Suriye’de Türkler Bizim Meselemizdir

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Zaman hızla geçiyor, Esad devrildi, yakın zamanda bir anayasa metni hazırlandı, günler önce de dönüşüm hükümeti kuruldu. İsrail’de Kürtler ve Dürzilere elimizi uzatıyoruz demişti yine haftalar önce… ABD’nin Bölücü Terör Örgütü’nün uzantısına yaptığı yardımları anlatmaya gerek bile yok. Peki ya bizim kanımızdan insanlara bizim desteğimiz? İşin doğrusu Esad devrildiğinden beri endişeliyim ifadesini tekrar edip durdum, Suriye’deki Türklerin umutlu olduğu dönemde de bu ifadeyi kullandım, sonrasında endişem artıyor dedim şimdi ise maalesef endişelenmekte haklıyım diyorum.

Suriye Türkleri belki de kabinede bir yahut iki bakanlık bekledikleri için umutlarını sürdürdü. Ancak şahsi düşüncem bu sayıdaki bakanlığın da yeterli olmayacağı yönündeydi. Bırakınız Suriye Türklerine bir yahut iki bakanlık verilmesini bakanlık konusunda Suriye Türklerinden kimsenin adı bile geçmedi. Verilse bile yeterli olmayacak olan bakanlıklardan kaç tanesini mi aldık cevap veriyorum KOCA BİR SIFIR!

Bazı kaynaklarda şu anda üstelik de Humus civarında olma ihtimali kuvvetle muhtemel bir üsten bahsediyor. Bu noktadan oldukça stratejik bir konum elde edilme ihtimali de ekleniyor. Umuyorum Türk Silahlı Kuvvetleri adına bu kazanım elde edilir. Ancak şu notu düşmem gerekir ki politik olarak desteklenmediği müddetçe bu kazanım oldukça zorlu bir şekilde elde tutulacak ve sürdürülecek bir kazanım olacaktır. Çünkü bir Suriye Türk gücünün silahlı olarak sadece Suriye Türklerinin geleceği ve varlığı için desteklenmediği, Suriye Türk’ü bürokrat ve siyasetçilerin Suriye politikası ve idaresinde yer almadığı şartların lehimize sürdürülebilirliği maalesef tartışmalı bir konumda olacaktır.

Bunun benzer bir örneğini Irak’ın kuzeyinde yaşıyoruz. Bu yazıyı okuyanlardan bazıları Irak’ın kuzeyindeki de facto yapının Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olduğunu düşünebilir. Burada bir bağlılıktan ziyade bir çıkar ilişkisi olduğunu, de facto yapının ABD, İsrail ve Rusya Federasyonu ile olan ilişkisinde zayıfladığı yahut istediğini alamadığı zamanlarda bu ilişkinin iyileşme eğilimi olduğunu gözden kaçırmayalım.

Benzeri bir ilişki şeklinin Suriye’de Şara hükümeti ile kurulması da muhtemel görünüyor. Bu yazı kaleme alınırken (2 Nisan 2025 gece 11 suları) İsrail’in Suriye topraklarını yeniden bombaladığı haberleri geliyordu. Bir yandan da ABD’nin belirsiz tavrı devam ediyor. Belirsiz tavır diyorum ama bu Vaşington’un ne yapacağına dair belirsizlik. İsrail’in saldırıları açısından Vaşington’un tavrı son derece belirli: TAM SESSİZLİK.

Bu arada Rusya Federasyonu’nun Esad dönemindeki kadar olmasa da bölgedeki etkinliğini sürdürme çabası dolayısıyla ABD ile ortak bir paydada buluşamayacağını düşünenler için kartlar yeniden dağıtılırken kurulan masalara dikkatli bakmalarını tavsiye ederim. Bu kartlar ve masalar meselesi elbette kinaye ama Trump ile Putin’in üst düzey yetkililerinin görüştüğü buz gibi bir gerçek. Yani keskin hatlarla ayrılmış bir dostluk-düşmanlık ikileminden ziyade bir çıkarlar katmanı söz konusu her daim ifade ettiğim gibi.

Bu çıkarlar katmanında bizlerin elinin kuvvetli olması için Suriye Türklerinin kendi kimlikleri ile var olması şart. Umuyorum bu çok net bir şekilde anlaşılıyordur. Suriye Türklerinin kendi kimlikleri ile var olmadığı ve kabul edilmediği bir durumda maalesef Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi çeşitli zamanlarda kapımızda duran ancak eli güçlendiğinde de meydan okuyan bir yönetimle karşı karşıya kalmamız kuvvetle muhtemel. Ayrıca sevgili eşimin de bir katkısı var bu yazıya ki oldukça dikkat çekici, gönderdiği kaynakta terör örgütünün halen Suriye Dönüşüm Hükümeti ile pazarlık yapma çabası olduğu görülüyor. Bölücü Terör Örgütü’nün Suriye uzantısının unsurları Suriye ordusuna kendi şartlarıyla katılma çabalarını sürdürüyor. Bu şartlar altında unutulmasın ki; GÜÇLÜ SURİYE TÜRKLERİ GÜÇLÜ TÜRKİYE DEMEK. Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları…