Yakınıp duruyoruz: Ekonomimiz bozuk! Yönetimimiz kötü! Bu yakınmalara katılmayalım; “Biz ne yapabiliriz?” diye düşünelim dedik. Ekonomiyi öğrenmeye, anlamaya, hatta çözümlemeye çalıştık. Şimdilik başarısız. Biz ‘Para, sanal değer’ diye öğreniyoruz. Onlar ‘sanal para’ çıkarıyorlar. Yine Marks’a dönüp çalışacağız.
Politikayı, ekonomiden soyutlayınca, daha kolay çözümleyebiliyor; bazı genel yargılara ulaşabiliyoruz. Bazı çıkarımlarımızı az sayıdaki okurumuzla paylaşabiliriz. Tabii okurlarımızın katkılarını da hep umutla bekleyeceğiz.
(1) Politikada ölçek, önemli bir belirleyici. “Mahalle muhtarımız kim olsun?” dersek, doğru karar vermek kolay. Adaylarla tanışırız, konuşuruz, tartışırız. Belki ilçe belediye başkanıyla da aynı yolu izleyebiliriz ama ölçek büyür, ülke yönetimine, uluslararası politikaya gelince sorun değişiyor.
(2) Ülke yönetimine katılımımız partiler aracılığıyla. Deneyimimiz bize diyor ki, “Partilerden daha küçük ölçekli örgütlenmeler, örneğin dernekler, bir tür kendini kandırma.”
Partilerle ilgili ilk çıkarımımız, yakınmamak, etkin olmak istiyorsak, bir partiye üye olmalıyız. Ama hangi partiye? Bu soruyu yanıtlamak için yine ölçek kavramına dönüyoruz. Görebildiğimiz, daha büyük ölçekli bir politik yapının daha küçüğüne etkisi çok fazla; bireyin veya daha küçük ölçekli bir politik yapının daha büyüğüne etkisi sınırlı.
Söylediklerimizi somutlaştıralım. Ülkemizde belirli bir oranın üstünde oy alan partiler emperyal güçlerce belirlenen ve anlaşmalarla zorunlu kılınan sınırlar içinde kalmak zorunda. Bu yönetimimiz de, ekonomimiz de emperyal güçlerin izin verdiği ölçüde toplum yararına gelişir demek. Bu nedenle yaşamdaki ana amacımız toplumsal hizmetse önümüzde iki seçenek söz konusu: (a) Düşsel olanı, ortak amaçlı kişilerle bir araya gelerek kurduğumuz derneği büyütüp parti kurmak. Bu tür dernekler, nesnel koşullar zorlandığında, müdafaa-i hukuk cemiyetlerinde olduğu gibi, değer kazanıyor. (b) Daha gerçekçi olanı, emperyal yapıdan en bağımsız olduğunu gördüğümüz bir partiye üye olup veya katılıp bu partinin toplum çapında etkin olmasına çalışmak. Bu partiyi şu an için, toplumumuza önderlikten ne denli uzak görürsek görelim. Unutmayalım ki, parti içinde devrim, toplum adına devrimin öncülü.
(3) Yukarıdaki iki seçenek dışında, toplantılarda çözümlemeler yapmak, TV lerde, gazetelerde eleştirilerde bulunmak veya çözümlemeler önermek, kitaplarla bu eleştiri veya çözümlemelerin kapsamını genişletmek, bireysel eğitim-öğretim çalışmalarında bulunmak, göle maya çalmak. Bu çalışmaların veya geçmişteki toplumcu veya devrimci eylemleri öğrenmenin öncelikli yararı,yapanın kendisine.
“Ben kendimi veya en çok ailemi düşünürüm.” diyenlerinse seçenekleri çok fazla.
Sağlıcakla,