DOLAR 34,3487 -0.06%
EURO 36,3194 -0.04%
ALTIN 2.827,01-0,56
BIST 9.300,300,80%
BITCOIN 30835182,48%
Edirne

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

187 okunma

İSMAİL KÖKSOY – 40 YAŞINA KADAR KALEYİ BIRAKMAZ

ABONE OL
4 Kasım 2024 13:16
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hayatında kaleyi, kaleciliği, eldivenlerini sevdiği kadar hiçbir şeyi sevmedi İsmail Köksoy. 82 yaşında anlattığı kalecilik anılarında bile heyecanlanmaktan geri kalmadı görüşmemiz esnasında. Bana da keyifli dakikalar yaşattı anılarını aktarırken.
İlkokul yıllarında başladığı kaleciliği 40 yaşına kadar büyük bir heyecanla yapmış, sadece kalecilik değil şartlar gerektiğinde sahanın her mevkiinde forma giymiş, meşin yuvarlağın peşinde koşmuş birisiyle İsmail, Köksoy’la görüştük, anılarını dinledik.


**
“Tuncaspor en büyük tutkumdu. Ama öncesinde Meriçspor, Karagücü, Jandarma Gücü, Ayşekadınspor, Yıldırımspor, Ardaspor’da da oynadım. Zamora Mustafa ile birlikte aynı takımda da.
Ailem Bulgaristan Kırcaali’den gelme. 1942 yılında Edirne’de doğmuşum. Savaş yılları, babam aşçı olmasına karşın açlığın her yerde hüküm sürdüğü yıllarmış o yıllar. Memurlar bir çeyrek ekmek verildiği dönem. Bir okka ekmek bir kilo 200 gram. Aç insanlar memurların kapılarında ekmek umuduyla beklerken insanların açlıktan öldüğü yıllarmış.

BİR BANYO İÇİN KOŞTUK, BİR LİMON İÇİN OYNADIK
Spora ilkokulda koşuyla başladım. Gazeteci Ali bey, Ahmet Karatoprak, İş Bankası’nda çalışırdı Musabeyli köyünden Köylü Mehmet. Bir banyo için koştuk, bir limon için oynadık. Ardından futbola Meriçspor’da başladım. Edirnespor’la rekabet çok yoğundu. Meriçspor’un başkanı Cevat Ağaoğulları, Edirnespor’un Rahmi Akıncan.
50 kişi futbolcu ordusu gibi Şarköy’de Meriçspor olarak kampa girdik çadırlarda. Her gün malzeme, yiyecek ve aşçımız gelir yemeğimizi yapardı. Bir yemek ve forma için oynadık.
TAKIMI SAHADAN ÇEKİYORUM
Lise yıllarında liseler arası maçlar çok çekişmeli olur, bütün Edirne’liler maçları izlemeye gelirlerdi. Sahaya ancak çıkabilen 11 oyuncuyduk Ticaret Lisesi olarak ama kaliteli ve iddialı bir kadromuz vardı.
Sanat Okulu ile aramızda bir dostluk ama mümkünü yok onlarla final oynamayı düşünemiyorduk. Mucizeler gerçekleşti ve biz dost okulumuz Sanat Okulu’yla finalde karşı karşıya geldik.
Maçın daha başında baskılı oyunumuz, üç topumuzun direkten dönmesi ve kaleme gelen bir serbest vuruşta seyirciye şov yapmaya çalışırken topu kaçırmam ve 1-0 geriye düşmemizin şaşkınlığı içindeydik. Sanat Okulu’ndan Fahrettin kaleye girip topa bir daha vurunca ben de ona vurdum.
Maçın hakemi Turhan Kundakçı’nın uyarılarına karşı gelince kırmızı kartla oyun dışı kaldım ben. Ardından bizim oyuncumuz Eşekçi Bekir’de rakip oyuncuya sert girince ikinci kırmızıdan takımımız kaldı 9 kişi sahada.
Ben takımı sahadan çekmeye karar verdim. Müdürümüz Toto Hasan ve Karga Bedri müdahale ettiler takımı sahadan çekmemem için. Ben hocalarıma itiraz ettim; “Sizler okulumuzun müdürü ve müdür muavinisiniz. Ben de bu takımın kaptanıyım sahada benim sözüm geçer, çekiyorum takımı.” Ortalık karıştı maç sonunda tabiî ki.


KALECİYDİM AMA SAHANIN HER YERİNDE OYNADIM
Meriçspor’da kaleci olarak futbola başlamış oldum. Aynı zamanda lise takımında da oynuyordum. Ama şartlar gerektiğinde sahanın her mevkiinde oynadım. Ama gözüm hep kalede olurdu.
Bursa’da oynadım, liseler arası futbol maçlarında Türkiye ikincisi olduk. Bir yıl sonra da Kırklareli’nde Başakspor’da oynadım ve oradan mezun oldum. Meriçspor’dan sonra Edirnespor’un da formasını giydim. En olgun dönemimde mahalle takımım olan Tuncaspor’a geldim ve futbolu bırakana kadar Tuncaspor formasını giydim.
Ben geldiğimde Tuncaspor’un Edirne’de hiç şampiyonluğu yoktu. 1976/77’de bir ilki gerçekleştirdik ve ilk şampiyonluğumuzu yaşadık. 35 yaşımdaydım şampiyonluk yaşadığımızda.


İKİ OĞLUM DA KALECİLİK YAPTI İLERLEYEN YILLARDA
İki oğlum da Murat ve Sedat da kaleci olarak yetiştiler sonraki yıllarda. Büyük oğlum Murat Orduspor, İspartaspor gibi takımlarda da oynadı. Çocuklarımın kaleciliğe başladığı yıllarda Gönül Uyanıktır hanım bizi haberleştirmişti.
Kıyık’ta Sığır Meydanı’nda (Şimdi aynı yerde 50.Yıl İlkokulu var) yapardık antrenmanlarımızı. Terzi Fedai, Ahmet Maltepe ile özel antrenmanlar yapar, küçük çocukları, gençleri çalıştırır spora, futbola kazandırmaya çalışırdık. Hüsnü Paşa kaleciliğini geliştirmesi için oynasın diye ben sağ açık veya diğer mevkilerde oynardım.


Amatör futbolun aynı zamanda çileli dönemleriydi. Maçlardan sonra formalarımı alır evde kendimiz yıkardık. Maçlarda genelde ayakkabı olarak ayağımızda postal olurdu. Çivili kramponlarımız olurdu arada, onların da çivileri ayağımızın içine batardı.
Gece kalkar bisikletimle gider sahada idmanımı yapardım. Severek çalışırdım, ilginç bir kaleciydim, özel seyircim vardı maçlarda kale arkasına gelir beri seyrederlerdi. Özellikle Keşan’daki maçlarda kale arkasına arabalarıyla gelen bir grup seyirce maç boyunca bana tatlı tatlı sataşırlar, benim motivasyonumu düşürmek isteseler de onlar benimle, ben onlarla maç boyunca kafa yapardık.

(DEVAM EDECEK)

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    SON DAKİKA HABERLERİ