Ayetullah Mike görevde mi? Yoksa birileri yine düğmelere mi bastı? Ne eğlenceli şeyler değil mi? Ya meselenin aslı ile ilgilenmek, her yazımda olduğu gibi o eğlenceli bir şey olmadığı için bana kalıyor. Ha bir de sıkılmaktan oldukça memnun iki üç kişilik okur kitlesine.
Bir devletin cumhurbaşkanını düşünün ki; yarım asırlık bir helikoptere bindirilsin! Neden? Efendim çünkü İran gibi önemli bir devlet geleneklerine bağlıdır o yüzden de yarım asırı aşmış bir helikopter kullanıyorlar yoksa olmadığından değil. Bunu bile söylemiş olabilirler ciddiyetle ve uzun bir sopanın ucundan harita göstererek.
ABD, Humeyni ihtilalinin tespiti hususunda büyük bir istihbarat analizi fiyaskosuna imza atmıştı. İran Şahı Pehlevi’nin ülkesini terk etmesinden yaklaşık on beş gün önce Başkan Carter “bana İran’da değişiklik olacağını düşündürten herhangi bir bilgi gelmedi” diyordu. Başkan Carter’ın bu açıklamasından takribi on beş gün sonra İran Şahı ülkesini terk etti ve kısa bir süre sonra Humeyni ihtilali gerçekleşti.
Ha bir de Korg. Huyser meselesi var ki, bizim alanın o çok övülen gidip görmeciliğinin ne aşamada olduğunu gösterir önemli örneklerdendir. Daha sonrasında Amerikan Hava Kuvvetlerinde orgeneral rütbesine terfi ettirilen bu zat, korgeneral rütbesindeyken İran’da neler olduğunu anlamak üzere Tahran’a gönderilir. Tahran’da kazan kaynamaktadır ancak Korg. Huyser “yetkililerle” yaptığı görüşmede Şahın ordusunda sadakat ve koruma açısından hiçbir sorun görmemiştir.
Evet ABD’nin bastığı düğmeler varsa bile çoğu zaman yanlış düğmeye basmıştır. Yani Ayetullah Mike’çı zevata kötü haber. Ancak ABD’nin kendi çıkarlarını sağlama açısından düzgün yapabildiği bir şey var. O da ittifak ilişkilerini kendi çıkarı açısından da koordine edebilmek ve bu duruma dayalı güvenlik ilişkilerini ortaya çıkarabilmek. Bu kapasitesi öyle bir seviyede ki yeri geldiğinde Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti bile ABD ile iş birliği yapabiliyor. Bir örnek vereyim; Trump döneminde İran’a yönelik yaptırımlar sıkılaştırıldığında Tahran’ın gözü yardım alabilmek adına Moskova’ya döndüğünde Putin “biz itfaiyeci değiliz, her yangını söndüremeyiz” demişti. Türkiye’deki basında bunlar pek yer almaz. Bizim basın eşrafı basılan düğmeler peşindedir çünkü.
Yaptırım demişken; bir devlete yıllardır uygulanan yaptırımların sonuçlarıdır koskoca cumhurbaşkanını yarım asırı devirmiş bir helikoptere bindirmek. Yaptırımlar kapsamında yer alan konulara bakılırsa eğer düğme aramaktan vakit bulununca elbette anlaşılır ne denmek istendiği. Sahi Reisi’nin cenazesine Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti devlet başkanları katılmış mıydı? Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları.