İYİ Parti Edirne Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Akalın, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri hakkında TBMM’deki konuşmasında, “TÜİK’in enflasyon sepetinde ne var? Tenis topu mu var, uçan halı mı var, pamuk prenses ve 7 cüceler mi var? Ne var bu sepette?” diye sordu.
Milletvekili Akalın,partisinin grubu adına gerçekleştirdiği kürsü konuşmasında Haziran ayı enflasyon verileriyle birlikte memur ve memur emeklilerinin 2024 yılının ikinci 6 ayında alacağı zamlı maaşlar ile SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarındaki artış oranlarının netleştiğini belirterek şunları kaydetti:
ÜÇ AYRI ENFLASYON ORANI
“Enflasyon verileri; TÜİK Aylık %1,64 Yıllık %71,60, İTO Aylık %3,42 Yıllık %82,14, ENAG Aylık %4,27 Yıllık %113,8
TÜİK, İTO ve ENAG gibi farklı kuruluşlar tarafından açıklanan enflasyon oranları arasındaki farklar dikkat çekicidir. Bu farklılıklar, enflasyonun nasıl ölçüldüğüne ilişkin şeffaflık ve güvenilirlik sorularını her zaman olduğu gibi gözler önüne sermektedir.
Adalet olgusunu zedeleyen ve yargı kararına rağmen açıklanmayan enflasyon sepetine dair endişeler izahı mümkün olmayan sonuçlar doğurmaya devam etmektedir.
TÜİK’in enflasyon sepetinde ne var? Tenis topu mu var, uçan halı mı var, pamuk prenses ve 7 cüceler mi var? Ne var bu sepette? Ben merak ediyorum, siz merak ediyor musunuz? Biliyorum siz de bilmiyorsunuz! Peki milletin sepetinde ne var?
Siz onu da bilmiyorsunuz ama biz biliyoruz; Günlük hayatın gerçekliklerini, marketteki fiyat artışlarını, mutfaktaki giderleri ve faturaları biz biliyoruz.
MİLLETİN SEPETİ
İşte bu gerçek sepet, TÜİK’in masal sepetinden çok farklı. Gerçek hayatın zorluklarını, ekonominin gerçek yüzünü yansıtıyor. TÜİK’in oyunlarını görmek yerine, gerçek hayatın gerçeklerine odaklanmak gerekiyor. Yani milletin sepeti tam takır kuru bakır!
İktidarınız Temmuz ayını zam yağmuruna tutarken memura, emekliye daha az ücret artışı yapmak için Haziran ayında enflasyonu düşük tuttu. Temmuz ayında ihtiyaca yönelik bir çok kaleme zam yapılması sonucunda geçim derdiyle kavrulan vatandaşlarımıza verilen ücret artışları maalesef anlamını yitirmektedir. Reel bir artışın söz konusu olmadığının kanıtı niteliğinde olan enflasyon verileri ışığında milletimiz geçimsizlik labirentine mahkum edilmektedir.
Gerçekleşen zamların, artan fiyatlarla ve yaşam maliyetleriyle başa çıkma konusunda yetersiz kaldığı açıktır. Hedef, hedef diye tutturduğunuz tabelacılıkla meşguliyetinizin sonucu milletimizin sırtına kambur olmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
NAS POLİTİKALARI
İrrasyonel politikalardan, rasyonel ekonomi politikalara geçiş için para sıkılaştırma politikalarıyla birlikte faiz artırımlarına başlanmış, ancak bu adımda tek başına başarılı olunamayacağını milletimiz acı bir şekilde görmektedir.
Nas politikaları diye milletimizin ümüğüne çökenler bugün yüksek Politika faizleriyle yine orta ve alt gelirliyi hedefe oturtmuştur. Peki bu yüksek faizden en çok yararlananlar kimler? CarryTrade’ciler. Şöyle ifade edelim;
Bir Avrupa ülkesinde yaşayan yatırımcı, %5 faiz oranıyla 100.000 Euro borç alır vebu parayı Türk Lirası’na çevirip Türkiye’de %50 faizle değerlendirirse altı ay sonra, faiz getirisiyle birlikte toplamda 4.375.000 TL’ye ulaşır.
Altı ayın sonunda döviz kuru tahmini 39 TL/Euro olduğunda, bu parayı tekrar Euro’ya çevirir ve yaklaşık 112.500 Euro elde eder. Faiziyle birlikte borcunu ödedikten sonra 10.000 Euro kar sağlar.
Sene sonu tahmini kur oranıyla ise yaklaşık 390.000 Lira elde edecektir. Bu rakamların yanlarına ne kadar sıfır koyarsanız o kadar artacağını unutmayın! Yani ülkemize giren sıcak döviz bu sebeple burada, Bu sebeple döviz artmıyor ve daha ucuz kalıyor. Çünkü Carry cazipliğinden daha fazla kazanım sağlanabilecek bir başka enstürman yok.
Yarın faiz indirimleri başladığında KKM sarmalında olduğu gibi alt üst olmamak için gereken hassasiyet gösterilmesini umuyorum.”