Olgay GÜLER
Edirne’de gerçekleştirilen 14 Mart Tıp Bayramı kutlamalarında konuşan Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, hekime başvuru sayısının yıllık 850 milyona çıktığını ve sağlıkta şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekip, rakamların sağlık hizmetlerindeki çöküşün göstergesi olduğunu söyledi.
Edirne’de, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla kent merkezindeki Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu. Törene İl Sağlık Müdür Vekili Op.Dr. Mustafa Talha Sütçü, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Filiz Akata, Edirne Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Gürcan Altun ve oda üyesi doktorlar, sağlık çalışanları ve CHP Edirne Belediye Başkan Adayı Filiz Gencan Akın katıldı.
‘KÖKLÜ HASTANELER ŞEHİR HASTANELERİ RANTI UĞRUNA KAPATILDI’
Törende konuşan Edirne Tabip Odası Başkanı Altun, özellikle son 20 yıllık süreçte Cumhuriyetle özdeşleşmiş sağlık kurumlarının birer birer yok edildiğini dile getirdi. Oda Başkanı Altun, “Bu süreçte Cumhuriyetle özdeşleşmiş sağlık kurumlarının birer birer yok edildiğine, beraberinde değerlerimizin de tüketilmesine, ne yazık ki, tanıklık yapmaktayız. Bu yüzyılın 70 yılına tanıklık etmiş bir meslek örgütü olarak Türk Tabipleri Birliği, önümüzdeki yüzyılda da, yapılan hataların tekrar etmemesi için tüm çabasını sürdürecektir. 2002 yılından itibaren uygulanan ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin’ yıkıcı etkisinin sonucu olarak, yüz yıldan daha fazla geçmişi olan, eğitim veren ve toplumun sağlığına hizmet eden köklü hastaneler, şehir-şirket hastanelerinin rantı uğruna kapatılmıştır” dedi.
‘HEKİME BAŞVURU SAYISI YILLIK 850 MİLYONU AŞTI’
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre; 2002 yılında hekime başvuru oranı yurttaş başına yıllık 3,1 iken, bu oranın 2022 yılında 10’a yükseldiğine dikkat çeken Altun, “Hekime başvuruda yıllık sayı 850 milyonu aşmış durumda, bu rakam nüfusumuzun yaklaşık 10 katı. Bir başka ifade ile her bir yurttaşımız yıl içinde ortalama 10 kez doktora gitmiş. Hekime başvuru sayısının bu denli artması bir başarı hikayesi ya da övgü konusu olmak yerine, olsa olsa çarpık sağlık sisteminin, hekimlere aşırı iş yükü ve şiddet olarak yansıyan bir sonucudur. Sağlıkta dönüşüm programı ile son yirmi yılda, neredeyse her ay hekime gitmek zorunda kalan, hasta bir toplum yaratmışız. Bu rakamlar, aynı zamanda, birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinden ne kadar uzaklaştığımızın da göstergesidir” diye konuştu.
‘RAKAMLAR ÇÖKÜŞÜN GÖSTERGESİ’
Hastanelerdeki yığılmanın önüne geçebilmek için en akılcı çözümün, koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği basamaklandırılmış bir sağlık sisteminin inşa edilmesi olduğunu söyleyen Altun, “Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçesinin %72’sinin ‘tedavi edici sağlık’ hizmetleri, %28’inin de koruyucu sağlık hizmetleri için ayrıldığı görülmektedir. Bilimsel bilgiler ışığında yapılacak planlamada, önceliğin ‘koruyucu’ sağlık hizmetlerine verilmesi gerekmektedir. Tedavi edici ve koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan bütçe oranları tersine çevrilmediği sürece sağlıklı bir toplum yaratmak mümkün olmayacaktır. Bu rakamlar, bize bir başarı hikayesi gibi sunulsa da, gelişmişlik göstergesi olmasının aksine, sağlık alanında gözlenen çöküşün ve bizlerin birer tüketim nesnesine dönüştürülmemizin göstergesi, aynı zamanda her gün şiddetle burun buruna çalışmak zorunda bırakılmamızın en temel nedenlerinden biridir” ifadelerini kullandı.
‘HİÇBİR YERE ÇEKİP GİTMİYORUZ’
Yurt dışında hekimlik yapmak üzere iyi hal belgesi almak için Türk Tabipleri Birliği’ne yapılan başvuru sayısının 2012 yılında sadece 59 iken, bu sayının 2023 yılında 3025’e yükseldiğine de dikkat çeken Altun, “Her beş dakikada bir verilen hasta randevuları, çalışma ortamlarındaki olumsuzluklar ve sağlık alanındaki şiddeti önlemede yetersiz kalan uygulamalar hekimlerin ülkeyi terk etmesine yol açıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, geçen yıl üniversite sınavında Türkiye birincisi olan Mustafa Özcan, çok daha rahat çalışma koşullarında çalışabileceği, muhtemelen daha çok para kazanabileceği bir meslek yerine, tercihini tıp fakültesinden yana yaptı. Belki idealistti, belki de saygın bir meslek sahibi olmak istiyordu. Üstelik her yıl binlerce hekimin ülkeyi terk ettiğinin, binlercesinin ise olumsuz koşullarda mutsuz çalıştığının farkında olarak. Mustafa’lara olan sorumluluğumuz gereği, bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; bizi değersizleştirmeye çalışanlara, ‘hiçbir yere çekip gitmiyoruz. Buradaydık, buradayız, burada kalacağız’ diyoruz. Bugünün ismi her ne kadar ‘Tıp Bayramı’ olsa da, hekimlerin bir gün dahi bayram yaşadığını söylemek olası değil” şeklinde konuştu.
AKATA: HEKİMLER ÖN SAFLARDA
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Filiz Akata ise koronavirüs pandemisi ve 6 Şubat depremi sonrası hekimlerin seferber olduğunu hatırlatarak, “Sizler de takdir edersiniz, bizzat içinde yaşadığınız 2023 yılına kadar 3 yılı SARS-CoV-2 pandemisiyle virüse karşı mücadeleyle geçirdik ve bu pandeminin en ağır yükünü sağlık çalışanları yaşadılar ve nihayet geçen yıl 6 Şubat 2023’te ülkemizi derinden sarsan büyük bir deprem felaketi yaşadık. Hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız, depremin ilk gününden itibaren deprem bölgesine yardıma koştular. Bir daha böyle felaketleri yaşamamak dileğiyle bir hekim olarak en zor zamanlarda mücadelenin sembolü olan 14 Mart Tıp Bayramı’nızı kutlar, olağanüstü zamanlarda her zaman en ön saflarda yer alan onurlu hekimlerimize sağlıklı, başarılı ve umut dolu gelecek diliyorum” diye konuştu.
‘SAĞLIK HİZMETİ HİÇ BİR ZAMAN AKSAMAYACAKTIR’
İl Sağlık Müdürü Vekili Mustafa Talha Sütçü de tıp mesleğinin tarihten günümüze dünyanın en saygın ve onurlu mesleklerinden birisi olduğunu dile getirdi. Sütçü, “Tıp mesleği, dünyanın her bölgesi, her ikliminde, her koşulda, yaz kış, gece gündüz, soğuk sıcak demeden; barışta ve savaşta, her türlü tehlikeyi göğüsleyerek, hiçbir din, dil, ırk farkı gözetmeden insana koşulsuz hizmet etmektir. Tarih boyunca, gerektiğinde canları pahasına milletin yardımına koşan sağlık çalışanları, koronavirüs salgınına karşı yürüttükleri zorlu mücadelede ve ülkemizin yaşamış olduğu büyük deprem felaketinde de yine en ön safta yer aldı. Durum ve koşullar her ne olursa olsun sağlık hizmeti hiçbir zaman aksamadı, aksamayacaktır” dedi.