Olgay GÜLER
Edirne Ziraat Odası eski meclis başkanlarından, üretici Erdal Akgün, aşırı sıcak ve kuraklık nedeniyle ayçiçeğinde yaşanan kuraklığın üreticinin belini büktüğünü belirterek, açıklanacak alım fiyatının 25 TL’den aşağı olmaması gerektiğini söyledi.
Edirne’de kış aylarında yeterli yağışın alınamamasıyla birlikte, yaz ayının da kavurucu sıcak ve kurak geçmesi, ayçiçeği ekili tarlalarının kuruyup çatlamasına yol açtı. Kuraklıkla birlikte bölgedeki tarlalarda verim büyük ölçüde düşerken, bazı üreticiler ürününü de biçmeme kararı aldı. Verimin büyük ölçüde düştüğü bölgede üretici bir nebze de olsa yüzünün gülebilmesi için ayçiçeğinde açıklanacak alım fiyatına kulağını kabarttı. Kentin büyük üreticilerinden, Edirne Ziraat Odası eski meclis başkanlarından Erdal Akgün, alım fiyatının 25 TL’den az olmaması gerektiğini belirtti.
‘ÇOK ZOR DURUMDAYIZ, VERİM YOK’
Fiyatın bir an önce belli olması gerektiğini dile getiren Akgün, “Açıklanmayan her fiyat, üreticilerin aleyhinedir. Piyasanın oluşması bekleniyor herhalde. Ama böyle 30-40-50 kilogram ayçiçeği hasadının yapıldığı bir dönemde fiyatın belli olması gerektiğine inanıyoruz. Bunu daha önceleri Trakya Birlik açıklıyordu, daha sonra ayçiçeği fiyatlarıyla ilgili açıklamayı Tarım ve Orman Bakanlığı yapmaya başladı. Bir bekleyiş içerisindeyiz. Piyasanın oluşması bekleniyorsa, fiyat yukarı çıkarsa olumlu bir şekilde karşılanır, ama çıkmazsa da çiftçinin aleyhine olur. Artık tehlike çanları çalıyor demiyoruz; çanlar bile patladı gitti. Çok zor durumdayız, verim yok. 300 kilograma kadar ayçiçeği sapı yaptığımız zamanlar oldu. Yani bizim büyüklerimizin de söylediği gibi; bizi verim kurtarır. Şimdi ne verim ne de fiyat var” dedi.
’25 LİRADAN AŞAĞI OLURSA, BİR KURAKLIK DAHA EKLENİR’
Ayçiçeğinin dönüm başına maliyetinin 23-24 lira arasında değiştiğini anlatan Akgün, “Ayçiçeğinin maliyeti 23-24 liralarda. Bize ne para verseler, artık hiç kıymeti yok. Dediğim gibi 30-40 kilogram ayçiçeği biçiyorsak eğer, 100 liralık fiyat verse ne olacak. İş bu yönüyle de kötü. Kuraklıkla ilgili yaklaşık 2-3 aydır Edirne’mizin ve Trakya’mızın her tarafında müthiş bir haykırış var. Ama atılmış hiçbir adımın olmaması bizleri derinden üzüyor. Bir şeyler yapılmalı, ama biz bunu görmüyoruz. Hiçbir şey yapılmasa, sadece çiftçinin borçları faizsiz ertelenmiş olsa inanın bütün çiftçi kardeşlerimiz ‘Allah razı olsun’ der. Tarımla ilgili örgütlerden de ne olacağına dair bir açıklama yok. Artık devleti idare eden insanlar şimdiden çıkıp bir şeyler söylemeli. Borçların ertelenmesi, eğer faizli bir şekilde olursa hiçbir işe yaramayacağı kanaatindeyim. Hiç yapmasınlar, kimisi kalan 1-2 ineğini satacaktır, kimisi tarlasını satarak borcunu ödemeye çalışacaktır. Fiyat bir an önce açıklansın, belli olsun. Biz de kendimize ona göre bir yön çizelim. 25 liradan aşağı olmaması lazım. Olduğu zaman bu kuraklığın yanına bir kuraklık daha eklenir” diye konuştu.
Devlet desteklemezse, şu anda Edirne’nin yüzde 40-50’si ne buğday ekimi yapabilir ne de ayçiçeği ekimi yapabilir. Sosyal devlet devreye girmeli. Biz bunları daha önce çok gördük. DYP ve SHP hükümeti döneminde orak başlamıştı, Tarım İl Müdürlüğümüz biçerdöverlerden buğday numunesi almaya başlamıştı. Yapılan laboratuvar tahlillerinde Edirne’mizde ekilmiş olan buğdayların tohumluk vasfı taşımadığını, tanelerin çok zayıf olduğunu, bundan 1 yıl sonra şartlar uygun olsa da yüksek verim elde etmenin mümkün olmadığını söylediler. Muhtarlıklar vasıtasıyla müracaatını yapan her çiftçimize, Devlet Üretme Çiftliği’nden gelen tohumluk buğdaylarla resmen bayram yaptırmışlardı. İşte rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi; ‘Hükümeti ayrı tutmak lazım, devleti ayrı tutmak lazım.’ Biz bunu devletimizden istiyoruz. Biz, devlet gibi davranan iktidar istiyoruz.