14 Kasım 2024 Perşembe
Olgay GÜLER
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, kişilerin uyku bozukluklarının önde gelen nedenlerinin başında, gece ve gündüz saatlerinin değiştiği mevsim geçişinin geldiğini belirtti.
Uyku bozuklukları üzerine araştırmalar yapan TÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, iklimsel değişikliklerin günlük yaşamda uyku düzenini etkilediğini, kişilerde depresif bozukluklara neden olabildiğini söyledi. Mevsim geçişlerinde yaşanan gece-gündüz saatleri değişikliğinin bu duruma en büyük etken olduğunu ifade eden Öztürk, özellikle sabah karanlıkta kalkan vatandaşlara ‘biyolojik saatlerini sıfırlama’ önerisinde bulundu.
TÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk
‘KARANLIKTA UYANAN VÜCUT UYKU HORMONUNU BASTIRAMIYOR’
Uykunun mevsim geçişlerinde bir kaç sebeple etkilenebildiğini anlatan Öztürk, “Bunlardan bir tanesi gece ve gündüz sürelerinin değişiyor olmasıdır. Yaz döneminde sabah kalktığımız zaman erken saatlerde bile olsa hava aydınlanmış oluyor ve gözümüzden içeri parlak ışık girmektedir. Bu parlak ışık bizim uyku hormonu diye tabir ettiğimiz melatonin hormonunu baskılayarak güne başlamamızı sağlıyor. Yani uyku tamamlanmış oluyor. Fakat kış dönemlerinde sabah kalktığımız zaman hava karanlık olduğu için bu etkiden yararlanamıyoruz. Bu durumda ne yapmak lazım? Hemen yataktan çıkıp ışıkları açarak kendimize banyoya atabiliriz veya gözümüzden içeri parlak ışık girmesini sağlayabiliriz. Böylece uyku mahmurluğunu kısa bir süre içerinde atmamız mümkün olacaktır” dedi.
‘UYKU BOZUKLUĞUNUN ALTINDAKİ NEDEN DEPRESYON DA OLABİLİR’
Mevsimsel geçişlerin etkilerine değinen Prof. Dr. Öztürk, “Bir diğer durum ise mevsimsel geçişlerde bizlerin ‘mevsimsel depresyon’ diye tabir ettiğimiz bir duygu durum bozukluğu. Bu da özellikle ilkbahar, sonbahar aylarında değişkenliğin yüksek olmasıyla, kişinin duygu durumunda da dalgalanmalar olabiliyor. Kişide iştah sorunları, uyku problemleri, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, keyifsizlik, isteksizlik gibi sorunlar da görülebilir. Veya bunun tek göstergesi uyku sorunları olabilir. Yani bu uyku probleminin altında bir depresif duygu durum bozukluğu olabilir. Bunun için de bir doktora başvurmamız, belki de bir psikiyatriden de destek almamızda yarar olabilir” diye konuştu.
‘UYKU SORUNUNU ÖNEMSEMELİYİZ’
Prof. Dr. Öztürk, “Uykumuzla ilgili bir sorun yaşadığımızda bunu önemsemeliyiz ve bu durumun süreklilik arz ettiğini fark ediyorsak mesela 1 gün, 2 gün değil de bir süredir devam eden uyku rahatsızlığımız var. Ben yattığım zaman uyuyamıyorum ya da sabah çok erken kalkıyorum saat 3-4’te tekrar uykuya dalamıyorum gibi şikayetler varsa o zaman da uzmanına danışmamız lazım” ifadelerini kullandı.
‘SABAH KALKTIĞINIZDA BİYOLOJİK SAATİNE SIFIR AYARI VERMELİSİNİZ’
Prof. Dr. Öztürk, uyku bozukluğunun çalışma ve eğitim hayatında odaklanma problemine de neden olabileceğine dikkat çekerek, “Uyku bozukluğu tabii ki iş verimimizi bozar. Çünkü uykumuzu alamadığımız zaman bizim bütün bilinçsel süreçlerimiz etkileniyor. Kısa süreli, uzun süreli bellek, dikkat, konsantrasyon, odaklanma gibi durumlarda özellikle öğrenciler olumsuz yönde etkilenebilir. Burada öneri ne olabilir? Uyku, uyanıklık düzenini bozmamak, belli saatlerde yatıp belli saatlerde kalkmak, sabah kalktığımız zaman bir 10 dakika kadar gözümüzden içeri aydınlık ve parlak ışığın girmesini sağlamak, biyolojik saatinize bir çeşit sıfır ayarı vermek anlamına geliyor. Böylece güne başlıyoruz. Gün içerisinde sağda solda kafamızı koyup uyumamak, akşam yatma saatine kadar sonrasında da akşam yattığımızda 15-20 dakika içerisinde uykuya dalabilir hale gelmek, bu döngüyü sürdüremediğimiz de bir uyku sorunumuz var, demektir. Bu durumla ilgili de eğer tekrarlıyorsa ve bir süre içerisinde çözülmüyorsa o zaman uzmanlara danışmak gerekir” ifadelerini kullandı.