03 Temmuz 2025 Perşembe
Instagram’da organik erişiminizi artırmak ve marka güvenilirliğinizi pekiştirmek için yalnızca içerik kalitesi yetmiyor. İlk izlenim, profilinizin takipçi sayısına ve etkileşim oranına bağlı. Zamedya’nın sunduğu hizmetlerle takipçi satın al adımınızı güvenle atarken, şifresiz takipçi satın al seçeneği sayesinde hesabınızın gizliliğinden ödün vermezsiniz.
Gerçek Takipçilerle Sosyal Kanıtınız Güçlensin
Bot veya yabancı hesaplar kısa süreli sayfa şişirmesi sağlar; ancak etkileşim oranınızı yükseltmez ve algoritmada geri plana itilebilir. Zamedya’nın paketlerinde yer alan Türkiye’den aktif kullanıcılar, paylaşımlarınıza gerçek tepkiler vererek profilinizin keşfet sayfasında öne çıkmasını sağlar. Bu sayede hem takipçi sayınız hem de beğeni ve yorum oranınız kalıcı biçimde artar.
Hesap Güvenliğiniz Ön Planda
Çoğu çözüm, hesap bilgilerinizi talep ederek güvenlik riskleri doğurur. Zamedya’nın şifresiz takipçi satın al hizmeti, sadece kullanıcı adınızı kullanarak işlem yapar. Şifrelerinizi hiçbir üçüncü tarafla paylaşmaz, hesabınıza erişim izni talep etmez. Böylece hem işlemleriniz Instagram kurallarına tamamen uyumlu gerçekleşir hem de gizliliğiniz korunur.
Hızlı Teslimatla Zaman Kazanın
Acil kampanya dönemlerinde veya içerik lansmanlarında hızlı bir başlangıç şart. Zamedya, seçtiğiniz paket kapsamında takipçi artışını 24–72 saat içinde tamamlar. Teslimat süreci boyunca şeffaf raporlama yapar; kaç takipçi eklendiğini ve etkileşim değişimini detaylıca sunar. Böylece stratejinizi anlık verilerle optimize etme imkânı elde edersiniz.
Uzun Vadeli Büyüme İçin Bölgesel Hedefleme
Yalnızca miktar değil, kalite de önemli. Zamedya’nın yöntemleriyle profilinize eklenen her bir kullanıcı, Türkiye merkezli ve etkileşim odaklıdır. Bu bölgesel hedefleme, ani takipçi kayıplarını engeller ve etkileşiminizi organik bir yola sokar. Böylece hem iş birlikleri hem de reklam kampanyaları için güçlü bir referans oluşturursunuz.
“Zamedya’dan şifresiz takipçi satın al hizmetini kullandım; bir haftada etkileşim oranım %60 artarken, hiçbir güvenlik endişesi yaşamadım. Tamamen memnun kaldım!”
– Melis D., Moda ve Yaşam Stili Influencer
Zamedya Ayrıcalığıyla Fark Yaratın
Çok sayıda takipçiye ulaşmak, yalnızca sayı odaklı bir yaklaşım değil; aynı zamanda sağlıklı etkileşim ve marka itibarı gerektirir. Takipçi satın al adımınızı Zamedya güvencesiyle atın, şifresiz takipçi satın al seçeneğiyle kolay ve güvenli bir süreç yaşayın. Sosyal medya başarınızı bugünden inşa etmeye başlayın.
Korkulukları parçalanmış, yarısı peynir tası
yarısı taş döşemenin en ilkel hali, Şahabettin Paşa Köprüsü.
Gönül UYANIKTIR
Belçika’nın,UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Brugge şehrinde yaşanan hırsızlık olayları aklıma Edirne’yi düşürdü. Merkezinde 120 bin kişinin yaşadığı, UNESCO’nun Dünya Mirası ilan ettiği Brugge; Edirne gibi derin, köklü geçmişi ve kültürü ile bir kadim kent… Çok sayıda kültürel ve tarihi ortaklığa sahip bu iki kentin, bir diğerini anımsatan noktalarından biri de kaldırım taşları!
Merhum Oral Onur’un mücadelesi sonucu
tek kazanım Lozan Caddesi taşları
Göz alıcı bir Ortaçağ mirası olan Brugge, son dönemlerde tarihiyle olduğu kadar, kaldırım taşlarının çalınmasıyla da gündem oldu. Çünkü, şehrin kaldırım taşları ziyaretçilerin hedefinde. ‘Bu taşlara asırlar boyu kimler ayak basmış, ne acı tatlı olaylara tanık olmuş’ düşüncesine sahip bazı ziyaretçilerle anı olarak kaldırımlardan söküp götürüyormuş.
Göz alıcı bir Ortaçağ mirası olan Brugge
Ama kentin yöneticileri, ‘Altı üstü kaldırım taşı, alıp götürsünler biz de beton parke döşeriz, olmazsa Uşak’tan peynir taşı getiririz, döşemesi de kolay’ diye düşünmüyor. Tam tersi ziyaretçilere, “Lütfen taşları yerinden söküp götürmeyin. Onlar bu kentin geçmişi, kültürünün bir parçası!” diye çağrı yapıyor.
Brugge Belediyesi’nin tespitlerine göre kentin tarihi merkezinden her ay 50 ila 70 arası kaldırım taşı çalınıyor. Özellikle yaz sezonundaki yoğun ziyaretçi trafiği taş kayıplarını daha da artırıyor. Yetkililer; kentin kaldırım taşlarının sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda şehir kültürünün bir parçası olduğu için çok değerli olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Gece Edirne (Fotoğraf:Alıntı)
Basında yer alan haberlere göre, “Sizden yalnızca saygı bekliyoruz” diyerek ‘anı hırsızlarına’ “Brugge’de yürümek, yüzlerce yıllık tarihe dokunmak ayak basmak anlamına geliyor. Bu taşlar hatıra değil, miras! diye adeta yalvarıyor.
Onlara göre kaldırım taşları bir ulaşım aracı olmasından öte; şehrin ruhunun fiziksel birer uzantısı. Bu nedenle geçmişle bağ kurmak isteyenler, bu tarihi dokuyu sökmek yerine, bu mirası yaşamalı, deneyimlemeli. Bu kadim şehrin ruhunun somut uzantısı olan taşlarına saygı duymalı…!
Edirne sokak taşlar döşenirken
TAŞINA DA SUYUNA DA YÜZ ÇEVİREN KENT
Brugge örneğine Edirne’den bakınca, kentin tarihi dokusuna, şehrin ruhunun fiziksel unsurlarına çok da sahip çıkamadığımız sonucuna varmak güç değil. Bizde genelde ”makyaj her şeydir” mantığı hayli yaygın. Kısaca, üstteki güzelse altyapıyı boş ver, hatta tamamen bozulana kadar elini değdirme..!.
Elbette toplum olarak bugün, dünden daha bilinçli, yaşananların, çevremizde olup bitenlerin ayırdındayız. Ama bir de şu, ‘adam sen de’ rahatlığımız olmasa!?
Günümüzden 15 yıl kadar önce üzerinde nice savaşlar, işgaller, acılar ve nice zaferler yaşanmış kaldırım taşlarını bulundukları yerlerden sökerek sele teslim ettik. Tarihi köprülerimizin onarım ve restorasyonunda orijinal taşlar yerine Uşak’tan peynir şekeri gibi ufalanan taşlar getirilip banyo karosu gibi döşendi. Hatta Özel İdare tarafından uzun süre bu taşların gelmesi beklendi.
Yaşayan bir masal
Dönemin yöneticileri, somut kültürel mirasımızı köprü, kaldırım ve caddelerden sökerek Söğütlük Ormanı’na yığdı. Ardından üst üste yaşanan nehir taşkınlarıyla, Bosna Köy, Söğütlük, Lozan Caddesi, tarım arazileri konutlar, Fen Lisesi, Pazarkule Sınır Kapısı taşkın sular altında kalınca, kadim kentimizin ruh eşi kültür mirasımızın somut unsurları da taşkın sularıyla sürüklenip gitti.
Rahmetli Araştırmacı-Yazar Oral Onur, kaldırım ve köprü taşlarının sökülmesine karşı çıkarak Hudut Gazetesi’nde çok sayıda uyarıcı, eleştiriler yazıp mücadele etti. Ancak duyarlı birkaç isim dışında, güçlü bir destek bulamadık. (Nedense ‘Hudut’ yazınca bazı ilgili ve yetkili isimler işi, üç maymuna bağlıyor.)
Günümüzde Lozan Caddesi’nin 800 metrelik bölümündeki tarihi köprü-yol-kaldırım taşları rahmetli Oral Onur’un yılmayan mücadelesinden elimizde kalan tek kazanımdır. Edirne’nin taşının toprağının suyunun değerini bilen az sayıdaki insanı yitirdikçe değerlerini daha iyi anlıyoruz
Keşke; ukalalık yapmayan, dostane, bilinçli, bilgi- deneyim sürecinden damıtılmış uyarılara da kulak verilse!
UNESCO Somut olmayan kültürel miras listesinde yer alan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri takvimi başladı. Yerli yabancı binlerce sürücünün Şahabettin Paşa (Saraçhane), İkinci Bayezit ve Yalnızgöz köprülerinden geçerken, (Ekmekçizade Ahmet Paşa Mecidiye köprüleri de buna dahil) muhtemelen böbrek taşları yerinden oynayacak. Allah vere de parçalanmış korkuluk taşlarından ayçiçeği tarlalarına yuvarlanmasalar…!
Ama yine de tüm bu olumsuz tablodan kendimize bir böbürlenme payı çıkarabiliriz. Sonuçta (ne mutlu ki) bizim yöneticilerimiz Brugge gibi büyük bir ‘anı hırsızlığı’ sorununu hiç yaşamıyor olacak…
(Lozan Caddesi’ni tehlikeye atmış gibi olmayayım!!!)
ÖNEMLİ NOT : Tarihi köprülerin bakımı ve onarımını yapmak veya yaptırmak. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü Sanat Yapıları Daire Başkanlığı’nın görev ve sorumluluk alanında bulunuyor,
SOL Parti Edirne İl Örgütü, orman yangınlarına karşı mücadelenin ranttan arındırılmış kamusal bir planlama ile mümkün olduğunu bildirdi.
SOL Parti İl Sözcüsü Nazım Türkoğlu, “Yangınlar Kader Değil, Rantçı Siyasetin Sonucudur!” başlığı ile paylaştığı yazılı açıklamasında şunlara yer verdi:
“Her yıl olduğu gibi bu yaz da orman yangınlarıyla birlikte doğamız, canlılarımız ve yaşam alanlarımız yok oluyor. Yangınlara karşı hâlâ etkisiz, günü kurtarmaya dönük, şov amaçlı müdahalelerle yetinilmesi; ülkeyi ve ormanlarını yönetenlerin, halktan ve doğadan yana bir iradeye sahip olmadığını bir kez daha göstermiştir.
Bugün Türkiye’de orman yangınlarıyla mücadele, sadece havadan birkaç helikopterle su dökerek yapılan bir sahneye indirgenmiş durumda. Oysa yangınla mücadele, bütünlüklü bir afet yönetimi gerektirir: Ulaşılabilir yollar, bakım yapılmış orman içi hatlar, donanımlı kara araçları, eğitimli personel, doğru koordinasyon ve zamanında müdahale… Ama bunların hiçbirine yatırım yapılmıyor. Çünkü bu iktidar doğayı bir yaşam alanı olarak değil, satılacak, işletilecek ve tüketilecek bir meta olarak görüyor.
Yangına müdahale etmek için araç alabilirsiniz, ama o aracı ormana sokacak yolu yapmamışsanız bir işe yaramaz. Elinizde dozer olabilir, ama onu taşıyacak treyler yoksa kullanamazsınız. Onlarca hava aracı alabilirsiniz, ama aynı anda çalışacak koordinasyonu sağlayamazsanız sadece birbirine engel olurlar. Bugün yaşanan tam da budur: Bilimsellikten uzak, plansız, göstermelik ve rant odaklı bir sistemin yangın alanındaki yıkıcı sonucu.
Yaşanan yangınlarda can kaybı olmaması sevindiricidir, ancak bu durum yaşanan felaketi hafifletmemelidir. Ormanların ve içinde barınan binlerce canlının yok oluşu telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Zarar gören yurttaşlarımızın kayıpları derhal tespit edilmeli, maddi zararları eksiksiz karşılanmalıdır. Yangın yaşanan bölgeler derhal ‘tabii afet bölgesi’ ilan edilmeli ve tüm kamu kaynaklarıyla afet çalışmaları başlatılmalıdır. Halka geçmiş olsun demekle yetinmeyip, bu yıkımın siyasi sorumluluğunun da üstlenilmesi gerekmektedir.
Bu felaketler, ülkeyi ve ormanlarını yönetenlerin ormanları ve doğayı rant aracı gören anlayışının, ne toplumsal sorumluluk ne de çevresel duyarlılık taşıdığını açıkça göstermektedir.
Bu ihmaller zinciri sadece teknik bir sorun değil, doğrudan bir siyasi tercihtir. Ormanları koruyacak kurumsal yapılar zayıflatılmış, yerel bilgi ve deneyimler yok sayılmış, merkeziyetçi ve piyasa odaklı yönetim anlayışı ormanları savunmasız bırakmıştır. Her yıl tekrar eden bu felaket, doğaya düşman bir rejimin sürdüğünün en açık kanıtıdır.
SOL Parti olarak haykırıyoruz: Orman yangınlarına karşı mücadele, ranttan arındırılmış kamusal bir planlama ile mümkündür. Bilimsel bilgiye, yerel halkın deneyimine ve kamu çalışanlarının örgütlü emeğine dayanan bir afet yönetimi gereklidir. Ormanlar piyasanın değil, halkın ortak yaşam alanlarıdır. Korunması bir lütuf değil, kamusal sorumluluktur. Doğanın değil, bu düzenin değişmesi gerekiyor! Yangınlarla etkili mücadele, ancak bu rantçı düzenle hesaplaşarak mümkündür! SOL Parti olarak doğanın, emeğin ve halkın yanında olmaya devam edeceğiz
İsmail DEMİRAY
Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu 2025-2026 Futbol Sezonu Klasman Hakem Ve Gözlemci Listelerini açıkladı. Özgür Yankaya yine Süper Ligde VAR’da görevine devam ederken, kendisi ile birlikte Edirne’den listelerde sadece 12 isim bulunuyor.
TFF Merkez Hakem Kurulu’nun açıkladığı 54 kişinin yer aldığı Üst Klasman Hakem Listesi, 112 kişinin bulunduğu Üst Klasman Yardımcı Hakem Listesi ve 133 kişinin sıralandığı Klasman Hakem Listesi’nde Edirne’de hiçbir isim yer almıyor.
VAR Hakemi Özgür Yankaya
Listelerdeki Edirneli isimler şöyle:
Video Yardımcı Hakem Listesi (15 kişi)
Özgür Yankaya Edirne
Klasman Yardımcı Hakem Listesi (251 kişi)
Anıl Küçükkaraca Edirne
Recep Tayyip Keleş Edirne
Eray Görgün Edirne
Arif Taşkın Edirne
Kadın Bölgesel Hakem Listesi (32 kişi)
Cansu Tiryaki Edirne
Kadın Bölgesel Yardımcı Hakem Listesi (103 kişi)
Ayşe Ezgi Şanlı Edirne
Bölgesel Hakem Listesi (229 kişi)
Bahri Oğuzhan Çamurlu Edirne
Bölgesel Yardımcı Hakem Listesi (411 kişi)
Hüsamettin Köse Edirne
Sabri Eren Tofan Edirne
Mehmet Talha Güven Edirne
Burak Astürk Edirne
Bölgesel Gözlemci Listesi (245)
Serdar Döşlü Edirne