26 Aralık 2024 Perşembe
Geçtiğimiz günlerde yapılan Antalya Diplomasi Forumu isimli toplantıda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuşurken, Suriye’de henüz bir istikrarın sağlanamadığı, anayasa sürecinin ne olacağına dair görüşmelerin yapılması gerektiğini beyan eden ifadeler kullandı. Bölgesel güvenliğin küresel ölçekteki yansımaları için de çözüme kavuşması gereken Suriye meselesi hayli önemli bir konumda duruyor. Her ne kadar Türkiye’de iç siyasetin yapım sürecinin bir parçası olmaktan çıksa da…
Suriye’nin kuzeyindeki Bölücü Terör Örgütü’nün uzantısı olan yapılanma hem ABD hem de Rusya Federasyonu tarafından desteklenirken bu devletlerden sadece birisi tarafından BTÖ’nün uzantısının desteklendiği söylemi de giderek gücünü kaybediyor. Özellikle Amerikan karşıtlığı yapacağım derken bilerek yahut bilmeyerek Rusya Federasyonu yandaşlığı davranışı sergileyen kitlenin bile artık Rusya Federasyonu’nun BTÖ’nün Suriye uzantısını desteklediğini mahcup ifadelerle itiraf etmek zorunda kaldıklarını görmek güzel.
Ancak bunlar ne yazık ki son dönem Türk Dış Politikası’nın dış politika yapım süreçleri ve uluslararası politikanın sistemik yapısı ile oluşan etkinin iç politikaya tahvil edilmesi çabasının bir ürünü. Elbette dış politika yapım sürecinin stratejik önemi bu yapıdan uzak bir şekilde ele alınması gerekliliğini gün gibi ortaya çıkarıyor. Bu süreçte 2013’ten beri ifade ettiğim Esad’ın Irak’ta olduğu gibi bir askeri operasyonla gitmeyeceği, gidemeyeceği gerçeğinin tüm kesimler tarafından kabul edilmiş olması da stratejik seviyede bakış açısının ne denli önemli olduğunu, günlük, anlık kararların ise ne denli sorunlu sonuçlar doğuracağına dair bir örnek.
Dönelim yazının girişine… Her daim ifade ettiğim gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok önemli bir bölgesel güç. Bölgesel seviyeden yani alt-sistemik seviyeden küresel seviyeye yani sistemik uluslararası politika seviyesine etki edebilen bir güç. Bu kapasiteye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hem ABD hem de Rusya Federasyonu arasında bir denge noktası bularak Suriye’deki anayasal dönüşüm sürecinin artık hızlandırılması gerekiyor. Zira başta yasa dışı göç olmak üzere pek çok Suriye kaynaklı sorun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hızını yavaşlatıyor. Bölgesel istikrarın sağlanması bu yüzden önemli.
Umuyorum ki hem Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD ziyaretleri sürecinde bu hususa dair operatif, taktik ve stratejik seviyelerde planlamalar yapılır. Bu görüşmelerin Rusya Federasyonu ile de sürdürülmesi ve konunun artık bir çözüme ulaştırılması şart. Planlamaların yapılıp yapılmadığı ise gelişen günler içinde belli olacak. Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları.