04 Temmuz 2025 Cuma
Yaz aylarında binlerce araç Saros sahillerine yönelmeye başlayınca bir türlü istenilen düzeye ulaştırılamayan Keşan Enez karayolunun yetersizliği her geçen yıl artan trafik nedeniyle daha da yoğun hissedilmeye başlanırken, yolu yapıp kim bitirirse Enez dörtyola heykelinin dikilmesi önerildi.
Keşan ilçesinin deneyimli gazetecileri Necdet Uybaş ve Ömer Çakıcı sosyal medya hesaplarından gerçekleştirdikleri paylaşımlarda yolun yetersizliğini bir kaz daha gözler önüne serdi.
“BU YOL BU ARAÇ TRAFİĞİNİ TAŞIYAMAZ”
Gazeteci Necdet Uybaş, “Bu yol bu araç trafiğini taşıyamaz” diyerek konun önemine dikkat çektiği paylaşımında şunları kaydetti:
“Enez yolu…50 yıldan beri gazetecilik yapıyorum. Bu yolda ne canlar hayatını kaybetti. Nice ocaklar söndü. Çok büyük kazaları da gördük. Ama buna dur diyen yok. Yıllarca asfalt olmasını bekledik. Asfalt oldu. Şimdi de genişlemesini bekliyoruz. Ama çalışmalar adeta kaplumbağa hızı ile.
Yolda bir çok karanlık nokta var. Araç birden sanki çukurdan önünüze çıkıyor. Çok basit rötuşlarla bazı yerler düzeltilebilir.
Turizm sezonu geldi. Her gün binlerce araç Saros Körfezi’ne akıyor. Biz ise sadece bakıyoruz.
Sürücü hatalarını da göz ardı etmeyelim. Ama artık bu yolun ivedilikle ve acilen düzeltilmesi gerekiyor.
Bu yol bu araç trafiğini taşıyamaz. Hele de yaz aylarında…
Ama ateş düştüğü yeri yakıyor maalesef.”
AMBULANS NASIL GEÇECEK?
Gazeteci Ömer Çakıcı da, “Ambulans nasıl geçecek?” başlıklı paylaşımında şunlara yer verdi:
“Keşan – Enez Karayolu!
Gün geçmiyor ki ölümlü, yaralamalı maddi hasarlı trafik kazaları olmasın.
Canlar gidiyor, ocaklar sönüyor, ağıtlar yakılıyor.
Tam 45 yıl oldu Keşan – Enez Karayolunu kullanıyorum ama yolcu arabalarıyla, ama otomobil ile. Yüzlerce ölü, yaralı kaza çektik, haber yaptık.
Enez’den Keşan’a gelen bir ambulansın fotoğrafını Çelebi Köyü bayırından inerken çektik kaza maktullerinin cenazelerine giderken.
Sağlı sollu araç kuyruğu görüldüğü gibi, içinde belki de dakikalarla önemli acile yetişmesi gereken bir hasta var.
Ama ne yazık ki ambulans gitmekte zorlanıyor.
Diyeceksiniz ki sürücü hatası yok mu? Elbette var! Ama en azından sollayacak bir şerit daha olsa..
Yolun artık yoğunluğu taşımadığı apaçık ortada aşikar. Yaz aylarında deniz mevsimi süresince Saros Körfezi’ne giden sürücüler, bu yolda adeta akrobasi yaparak gidecekleri yere ulaşmaya çalışıyor.
İşte son olarak Keşan – Enez yolu 30. Km.sinde 1 Temmuz sabahı 3 ölümlü trafik kazasıyla uyandık içimiz yandı.
Enez Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ozkan’ın biricik oğlu 28 yaşındaki Gencay ile gelini 26 yaşındaki Seray Ozkan, hayata veda etti.
Aynı kazada Keşan Jandarması’nda görevli Balıkesirli J. Astsubay Erkan Özkan’da yaşamını yitirdi.
Bu ne ilk, ne de son olacaktır bu gidişle. Keşke kazalar olmasa, insanlar ölmeden sevdiklerine kavuşabilse..
Evet yıllardır siyasilerin seçimden seçime nutuk attığı bu Enez yolu, acilen yapılıp bitirilmelidir.
Geçen yıl 15 kilometrelik ihalesi yapılıp yapımına başlanan yol, daha 5 kilometreye ulaşamamakla beraber, ne zaman biteceği belli değildir.
Keşan – Enez Karayolu artık bir siyasi rant olma konumundan çıkmış olup, zaruri olması konumuna gelip acilen sona gelinmelidir.
Buradan tüm siyasi ve yetkili erkana sesleniyorum;
Kim bu yolu yapıp bitirirse, onun Enez 4 yola heykelini dikelim.
Yeter ki canlar gitmesin, ocaklar sönmesin.”
Olgay GÜLER
Edirne’nin Keşan ilçesinde, üç mahallenin arasında kalan, yanı başında yüksekokul, lise ve yüzme havuzuyla, içme suyu kuyuları bulunan patlatmalı taş ocağına, 16 Haziran’da kapasite artışı ve alan revizyonu izni verilmesi, bölge sakinlerinin tepkisine yol açtı.
Keşan’da uzun süredir faaliyet gösteren taş ocağının hazırladığı, üretimsel kapasite artışı ve alan revizyonu projesi, 2007’de verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına dayandırılarak 16 Haziran’da kabul edildi. Keşan’ın Yenimahalle, İzzetiye Mahallesi ve Aşağı Zaferiye Mahallesi arasında kalan, yanı başında yüksekokul, lise ve yüzme havuzuyla, içme suyu kuyuları bulunan ocağa verilen izin, bölge sakinlerinin tepkisine yol açtı. Konuyla ilgili Keşan Konseyi, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler ortak basın açıklaması yayınladı.
‘HAYATİ TEHDİTLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr Uğur Özdağlı’nun okuduğu basın açıklamasında söz konusu ocağın, bölgede hayati tehdit oluşturduğuna dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:
“Keşan’ın kalbinde, Yenimahalle, İzzetiye Mahallesi ve Aşağı Zaferiye Mahallesi arasında; Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Hakkı Yörük Sağlık Meslek Lisesi, Gençlik Merkezi ve Yüzme Havuzu’nun yalnızca birkaç yüz metre uzağında, hayati bir tehditle karşı karşıyayız. Yaklaşık 20 yıl önce, 2005 yılında alınmış bir taş ocağı ruhsatı, bugün artık gerçekliğini tamamen yitirmiş, bölgenin bugünkü sosyal, çevresel ve nüfus yoğunluğuna tamamen aykırı hale gelmiştir. O tarihte ne bu yoğun yerleşim vardı, ne eğitim kurumları, ne de bu denli hassas su kaynakları. Bugün ise binlerce insan bu bölgede yaşamaktadır. Üç farklı mahalleye yayılan yüzlerce konut, çocukların oynadığı sokaklar ve okullar bu alanın tam ortasında yer alıyor. Yüzlerce öğrencisi olan üniversiteler, eğitim kurumları taş ocağının birkaç yüz metre ötesindedir. Yeni Muhacir Beldesi’nin tek içme suyu kaynağı olan kuyular, taş ocağının neredeyse yanı başındadır.
‘YAŞAM ALANI TEHDİT ALTINDA’
Şirket, devraldığı bu taş ocağında “Üretimsel Kapasite Artışı ve Alan Revizyonu” yapmak üzere, 2005 ve 2007 yıllarında alınmış “ÇED Gerekli Değildir” kararlarına dayanarak tekrar faaliyete geçmek istemektedir. Ancak o kararların verildiği tarihten bu yana Keşan artık bambaşka bir yer olmuştur. O kararlara dayanak olan koşulların hiçbiri bugün mevcut değildir. Geçen hafta taş ocağı alanında kaçak patlatma yapıldı. Yeni Mahalle sakinleri büyük bir panikle evlerinden dışarı fırladı. “Deprem mi oldu?” diye sokaklara dökülen insanlar, gerçeği öğrendiklerinde hem öfkelendi hem endişelendi. Bu sadece bir patlatmaydı. Peki ya düzenli hale gelir, her hafta birkaç kez tekrarlanırsa? Bu sadece bir taş ocağı değil, bu bir yaşam alanının, bir eğitim yuvasının, bir su kaynağının ve çocuklarımızın geleceğinin tehdit altına alınmasıdır. Bu, huzurun, sağlığın ve güvenliğin sistematik olarak yok edilmesidir.
‘PROJE İPTAL EDİLMELİDİR’
Keşan’ın hemen dibinde, eğitim kurumlarının ve yaşam alanlarının ortasında patlatmalı taş ocağı işletmesine, şehir içine doluşacak onlarca ağır tonajlı kamyona, gürültüye, toza, yer sarsıntılarına ve en önemlisi çocuklarımızın, yaşlılarımızın, suyumuzun ve huzurumuzun tehdit edilmesine hayır diyoruz. Bugün sessiz kalırsak, yarın çocuklarımızın yüzüne bakamayız. Bugün duyarsız olursak, yarın sağlıklı suya, temiz havaya ve huzurlu bir yaşama veda etmiş oluruz. Başta üç mahalle olmak üzere, Keşan halkı bu projeye “dur” demektedir. İtiraz dilekçeleri toplanmakta, Anayasal ve yasal tüm haklar kullanılmak üzere hazırlık yapılmaktadır. Halkın sağlığını, geleceğini ve doğasını hiçe sayan bu proje için iptal kararı verilmesi, yalnızca hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda vicdanı ve insani bir mecburiyettir. Bu proje, iptal edilmelidir, hemen şimdi. Çocuklarımız, suyumuz, doğamız ve geleceğimiz için.”
İYİ Parti Edirne Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Akalın, Türkiye’de her yıl yeniden nükseden şap hastalığı ve bu sorunun ardındaki sürdürülemez hayvancılık politikalarına dikkat çekerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kapsamlı bir araştırma önergesi sundu. Ancak önerge, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Akalın, Türkiye’nin hayvan ithalatına bağımlı ve denetimsiz yapısının artık sadece üreticiyi değil, halk sağlığını ve ulusal tarım güvenliğini de tehdit ettiğini vurguladı. Kurban Bayramı sonrası birçok ilde artan şap hastalığı vakaları nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hayvan pazarlarını süresiz kapatma kararını hatırlatan Akalın, “Bu karar hayvancılık ekonomisi ve halk sağlığı açısından ciddi sonuçlar doğurmuştur” dedi.
Almanya’da 35 yıl sonra ilk kez bu yıl sınırlı bir şap vakası bildirilirken Türkiye’de onlarca ilde aynı anda salgın yaşandığını belirten Akalın, “Bu tablo, ülkemizin hastalık kontrol kapasitesinin ne kadar zayıfladığını gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.
Araştırma önergesinde, 2018-2023 yılları arasında ithal edilen yaklaşık 3 milyon hayvanla birlikte farklı şap virüsü alt tiplerinin ülkeye taşındığına dikkat çekildi. Mevcut aşıların bu virüslere karşı etkisiz kaldığını belirten Akalın, “SAT-1 suşu şu anki aşılarda yok, hayvanlarımız savunmasız. Yeni 5’li aşı üretimine başlandı ama haftalık üretim yalnızca 1,5 milyon doz. Üstelik normalde iki doz yapılması gerekirken sadece bir doz uygulanabiliyor. Bu da korumayı zayıflatıyor” dedi.
Veterinerlik hizmetlerinde hem personel eksikliği hem de dağınık teşkilat yapısı nedeniyle sahada etkisiz kalındığını söyleyen Akalın, “Hayvan hareketleri hâlâ dijital sistemlerle izlenemiyor. Bu çağda bu ihmalkârlık kabul edilemez” diyerek sert çıktı.
Şap hastalığının sadece teknik bir veterinerlik meselesi olmadığını, aynı zamanda halk sağlığı, gıda güvenliği ve milli tarım politikası açısından kritik bir tehdit oluşturduğunu dile getiren Akalın, “Et ve süt ürünlerinde artan maliyet doğrudan tüketiciye zam olarak yansıyor. Yerli üretici ise hem yetersiz destekler hem de ithalat baskısıyla rekabet edemez hâlde” diye konuştu.
Verilen önergeyle; Türkiye’deki aşılama ve karantina uygulamaları, veteriner hizmetlerinin durumu, ithalat politikalarının hayvan sağlığına etkileri ve Avrupa’daki örnek uygulamaların Türkiye’ye adaptasyonu gibi başlıkların Meclis tarafından araştırılması talep edildi.
Ancak Prof. Dr. Akalın’ın sunduğu bu araştırma önergesi, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Konuyla ilgili değerlendirmesinde Akalın, “Bu mesele artık sadece üreticinin değil, toplumun ve çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren bir millî güvenlik sorunudur. Meclis bu sorumluluktan kaçamaz, ama bugün ne yazık ki kaçtı” ifadelerini kullandı.
MUSTAFA TAŞDEMİR VEFAT ETTİ
Ali, Salih ve Abdul Taşdemir’in babaları Mustafa Taşdemir 85 yaşında vefat etti. Merhumun cenazesi bugün Eski Camide öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası memleketi olan Rize’ye götürüldü. Mustafa Taşdemir’in naaşının yarın Rize Çayeli Mezarlığında toprağa verileceği öğrenildi.
ARMAĞAN SEZGİN VEFAT ETTİ
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Laboratuar Sağlık Teknisyeni Armağan Sezgin 67 yaşında vefat etti. Eren Sezgin’in babası, Habibe Sezgin’in eşi, merhum Niyazi Sezgin ve merhume Muzaffer Sezgin’in oğulları, merhum Erdoğan Sezgin, Nurdoğan Sezgin, Ali Sezgin’in kardeşleri, Kaan, Emre ve Mert Sezgin’in amcaları olan merhumun cenazesi dün Eski Camide öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası Buçuktepe Mezarlığında toprağa verildi.
HASAN KAPUSKA VEFAT ETTİ
Kapuska’nın eşi, Ümit Kapuska, Neşe Kapuska ve Emel Ciğercioğulları’nın babası, Engin Ciğercioğulları’nın kayınpederi, Rüştü Kapuska, Havva Buberka, merhum Abdullah, Ali Avni, Ekrem ve İsmail Kapuska’nın kardeşleri Hasan Kapuska 84 yaşında vefat etti. Merhumun cenazesi dün Şah Melek Camisinde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası Bademlik Mezarlığında toprağa verildi.
MEHMET YILMAZ VEFAT ETTİ
Devlet Su İşlerinden emekli Mehmet Yılmaz 83 yaşında vefat etti. Selvinaz Yılmaz’ın eşi, Burcu ve Ebru’nun babaları, Uğur’un kayınpederi, Duru ve Simge’nin dedeleri olan merhumun cenazesi 2 Temmuz Çarşamba günü Yavuz Sultan Selim Camisinde ikindi namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası Yeni Şehir Mezarlığında toprağa verildi.