DOLAR 35,2586 0.23%
EURO 36,7873 0.2%
ALTIN 2.982,120,16
BIST 9.949,010,33%
BITCOIN 3372258-3,96%
Edirne

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Mehmet ŞELECİ

Mehmet ŞELECİ

26 Aralık 2024 Perşembe

    RÜSTEM PAŞA: Bit ve ikbal

    RÜSTEM PAŞA: Bit ve ikbal
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Olacak bir kişinin bahtı kavi talihi yar
    Kehlesi (biti) dahi anın işine yarar

    Rüstem Paşa, Osmanlının en ünlü vezirlerinden olup, en zirve zamanında işin başında olmuş gerçekten şanslı bir insan. Bitli Rüstem de denilen Rüstem Paşanın; Boşnak olduğu rivayet edilmektedir.
    Genç yaşta Edirne Enderun mektebine getirilip devşirilen Rüstem, Enderun’da at binme, savaş sanatı, Türkçe, Arapça, Farsça dil eğitimi, devlet yönetimi ve siyasi eğitim, saray içi hizmet işleri gibi eğitimleri tamamladıktan sonra Diyarbakır Beylerbeyi rütbesine kadar yükselir.
    O günlerde Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan, 17 sine basmış ve evlenme çağı gelmiştir. Siyasi ihtiraslarıyla bilinen Hürrem Sultan; kullanıma elverişli gördüğü ve Edirne sarayından tanıdığı Rüstem Paşa’yı çoktan damat adayları listesinde 1. sıraya yazmıştır bile. Kanuni damat adaylarını telaffuz ederken, Rüstem’i kıskananlar paşanın cüzzamlı olduğu yalanını dillendirirler. Cüzzamlıya kızını verme gibi bir riskini göze alamayan Kanuni, konuyu araştırmak üzere hekim başını görevlendirir. Diyarbakır’a giden hekimbaşı paşanın elbiselerini incelerken üzerinde bit görür. Cüzzamlılarda yaşamayı sevmeyen bitler paşanın kaderini değiştirir.
    Saraya dönen hekim başına durumu soran padişah “Sultanım Rüstem paşa sağlıklı, elbiselerinde bit bulduk, zira cüzzamlı insana bit gelmez” cevabını alır. Rüstem Paşanın önü açılmıştır. Hürrem Sultanın da yardımıyla saraya damat olur. Aldığı hazinenin güçlendirilmesi eğitimleriyle ve tayinlerden elde ettiği gelirlerle, Osmanlı hazinesi hiç olmadığı kadar zenginlemiştir. Paşa kendi zenginliğini de artırmayı ihmal etmez, Edirne Rüstem paşa kervansarayından, Ankara’da ki külliyeye, Kütahya’da ki külliyeden, Sapanca’da yol üzerinde gelir getiren mülklere, o devirde dünyanın en önemli ticaret merkezi Eminönü’nde ki külliyeden gelir getiren dükkanlara kadar servet getiren ne kadar yer varsa hepsine sahiptir. Servetine servet katar.
    Bitli Rüstem öldüğünde 1700 köle, 2700 harp atı, 1160 devesi, 8000 dülbent, 700 bin sikke, 5060 dikilmiş kaftan ve elbise, 1100 altın üsküf, 600 gümüş eyer, 500 altın eyer, 133 çift altın üzengi, 760 değerli taşlarla süslenmiş kılıç, kaftan, Anadolu ve Rumeli de bine yakın çiftlik gibi muazzam bir servete sahipti.
    Günümüzde olduğu gibi çoğu devletin satın aldığı kılıç, at gibi savaş malzemesi yada zenginlere hitap eden altın, gümüş eyer, süslü kılıçlar gibi zamanın rağbet gören ürünleri ve para getiren işlerin sahibi olmuştur. Onu bu ihtiraslı hali sadrazamlıktan etse de, etrafındakilerin yardımlarıyla tekrar sadrazam olmayı başarabilmiş ender insanlardandır.
    Günümüzde bütün dünyada, sıradan işlerden olan bulunduğu mevkiden çıkar sağlamak, o günlerde o kadar kolay bir iş değildi. Hata yapanın bedelini kellesiyle ödediği devirlerde, bütün dünyada tanınan Rüstem Paşa, belli ki yaptığı hayır işlerinin günahlarını sildireceğine inanıyordu. Osmanlı’da öldükten sonra paşaların bütün mal ve mülklerine devlet tarafından el konulduğundan, Rüstem Paşa kurduğu vakıf vasıtasıyla sürekliliği seçmiş, dünyanın sayılı kişiliklerinden ve Osmanlı’nın en zengin paşalarındandır.
    GÜNCEL
    MECLİSTE KAVGA
    Mecliste son dönemin en büyük kavgalarından biri gerçekleşti. Merdivenlerden kanlar silinecek kadar büyüyen kavgada milli futbolcu Alpay Özalan kürsüde konuşma yapan Ahmet Şık’ı yumruklarıyla yere indirince kavga büyüdü. Kavgada AKP ve DEM Partili vekillerin birbirine girdiği, DEM Partili vekiller AK Partililere ‘hırsızsınız’ diye bağırınca olanlar oldu. Can Atalay oturumunda genel kurulda hiç görmek istemediğimiz görüntüler meydana geldi. Ülkeyi yöneten mecliste sağlayamadığımız düzeni sokaklardan bekleyemeyiz.
    FENERBAHÇE BAŞKANINA SALDIRI
    Göztepe Fenerbahçe maçında, stada girişte zorlukla karşılaşan Fenerbahçe taraftarlarıyla görüşmek üzere maçın devre arasında Fenerbahçe taraftarlarının yanına giden başkan, taraftarlarla görüştükten sonra protokol tribününe giderken, daha önce bu işlerden sabıkalı İzmir de kokoreççilik yapan Fatih ÖZKAN’ın saldırısına uğradı. Kim haklı, kim haksız konumuz bu değil. Hakim, savcı değiliz. Ama ülkemizde bu gibi çağ dışı hareketlerin yaşanmasına hep birlikte tepki vermezsek işin sonu hiçte iyiye gitmiyor. Fenerbahçelilere maçtan önce yapılanlar, taraftarlara reva görülenler son derece yanlış. Saldırganın hiç olmaması gereken yerde bulunması da kabul edilemez bir durum. Ama Ali Koç gibi Türkiye’nin en güçlü ailelerinden birinin mensubu kişi, yasal olarak maç oynanırken oraya girilmemesi gerektiğini bilmemesi mümkün değil. Maçta 2-0 öndesin, gerekeni maçtan sonra yapma gücün var. Dünyanın sayılı hocalarından birini takımın başına getirme başarısını göstermişsin, bu ne şimdi? Bu gidişle korkarım MORİNHO yu da buraya geldiğine pişman edecekler. Bu gibi işler Göztepe’yi daha çok motive etmekten başka işe yaramaz. Nitekim de öyle oldu, maç 2-0 dan 2-2 ye geldi. Bunlar suçluları kahraman yapma hastalıklarımızdan. Bunlar futbolumuzun marka değerini düşüren hareketlerden. Endüstri toplumlarında futbol toplumun gazını almakta çok önemli bir faktör. Dünyanın en değerli ligi İngiltere’ de iyi futbol İngiliz holiganlarının Heysel de İtalyan taraftarlara saldırması sonucu duvarın çökmesiyle 39 taraftar ölmüş, UEFA nın verdiği cezayı az bulan dönemin İngiltere başbakanı Margaret THATCHER ‘bu hayvanların cezasını ben vereceğim’ demişti. O günden sonra İngiltere gerekli tedbirleri almış, yasal düzenlemeleri yapmış ve şimdi İngiltere’de seyirciyle oyuncular arasında tel örgüler olmadan maç seyrediliyor. Gönül istiyor ki biz de bunu başaralım. Yoksa köylülükten kurtulamadan ömrümüz dolacak. İyi gün görmeden bedenimiz solacak. Bir şeyi düzeltmek istiyorsak önce kendimizden başlayalım. Kendi suçlumuzu durduralım.
    Beşiktaş – Lugano maçını seyrettim, İngiltere’de mi maç seyrediyorum diye kendimi yokladım, güzel futbol bizde var. İşi bozan futbol dışı faktörler.
    U 20 KADIN VOLEYBOL TAKIMI AVRUPA ŞAMPİYONU r
    Türkiye 20 yaş altı kadın voleybol milli takımı, finalde İtalya’yı 3-2 yenerek Avrupa Şampiyonluğuna ulaştı. Avrupa Şampiyonası finalinde İtalya ile karşılaşan Türkiye 20 yaş altı kadın voleybol milli takımı mücadeleyi 3-2 kazanarak şampiyon oldu.
    Bulgaristan ve İrlanda’nın ev sahipliğinde düzenlenen organizasyonda grubunu 7 de 7 yaparak lider tamamlayan ay- yıldızlılar, yarı finalde Polonya’yı mağlup ederek finale yükselmişti.
    İnsanımızda bir eksik, bir kusur yok. Görüldüğü gibi sadece önlerini açmamız yeterli. Voleybolda bir ekol olan ve birçok ülkenin milli takım hocalarını yetiştiren, bizim milli takımımıza da hoca veren, bizi olimpiyatlarda yenen, İtalya’yı gelecek günlerde çok rahat yenecek gençlerimiz geliyor. Kimse merak etmesin. Asıl sorun süreci iyi yönetmekte. Bu arada milli takıma hoca da yetiştirebiliyor muyuz? Bu başarıda hocamız kim? diye araştırdım. Ama ne yazık ki gerekli bilgiye ulaşamadım, çok yazık. Herkesin adı var hocamızın yok.