DOLAR 39,8357 0.05%
EURO 47,0148 0.01%
ALTIN 4.245,530,42
BIST 9.948,515,78%
BITCOIN 4275207-1,33%
Edirne
31°

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Mehmet ŞELECİ

Mehmet ŞELECİ

30 Haziran 2025 Pazartesi

KONUKLARINIZIN SESİ 372

KONUKLARINIZIN SESİ 372
0

BEĞENDİM

ABONE OL

            ‘Nasıl mutlu oluruz?’ u yanıtlamak için bir dizi ön yazı yazdık, özetleyelim:

(1) Sanırız, birey üzere en çok çalışmış Freud’la başladık. Ne diyor?

            “İnsanların ana amacı ‘mutlu olmak’. Bunun iki yönü var: Acıdan, kederden kaçış ve hazza, sevince koşuş. Yaşam boyu uğraşları da bazen birinci, bazen ikinci yönde sürüp gidiyor… Freud üç mutluluk yolu belirlemiş: Temel gereksinimlerle baş etme mutluluğu, yaratıcılığın getirdiği mutluluk, (din veya bireysel çılgınlık gibi) kendini kandırma (ilizyon) mutluluğu.”

          (Daha geniş anlatım 09.08. 2023 tarihli yazımızda.)

           (2) Sonra değişik kaynaklardan ‘mutluluk tanımları’, ‘mutlu olma yolları’, ‘mutluluk çeşitleri’ … üzere alıntılamalar yaptık. Bu arada, “yaşamı, yaşamaya değer kılan bilimsel çalışma” diye tanımlanan, “insanın düşüncelerini, hislerini, davranışlarını, zayıflıkları yönünden değil, güçlükleri yönünden inceleme” diye açıklanan pozitif psikolojiyle karşılaştık ve öncülerinden alıntılar yaptık.

            (3) Bazı yaşamlar seçtik: İz bırakmışlardan (Arşimed, Epiktet, Resneli Niyazi, Çolak İbrahim, Turan Dursun ve özellikle Atatürk) ve halktan (katran üreticisi Bayram, yosun toplayan Muhittin, urgan yapan Hanife).

            Şimdi çıkarımlarımızla, mutluluk konusunu sonlandıralım.

            (1) Bireyin mutluluğunda en önemli etken toplum.

             Örneğin 1934’te kurulan Kayseri Bez farikasının işçileri mutlu.

                 Çünkü ülke ilerliyor ve onlar bu ilerlemeye katkıda bulunuyorlar. Ayrıca geçim dertleri yok, her tür toplumsal etkinliğe katılıyorlar.

                 1940~1946 Köy Enstitüsü öğrencileri mutlu.

                  Çünkü Köy Enstitüleri İş Okulu. Öğrenciler üreterek öğreniyor, mezuniyetlerinde ülkeye katkılarını düşlüyor. Ayrıca kendileri ürettiklerinden yiyecekleri, giyecekleri, barınakları, toplum genelinin üstünde. Müzikle, sporla, sanatla iç içe yaşıyorlar.

               Bugün ülkemiz, bizi mutlu kılacak bir yapıda değil. Toplumumuzun büyük bir oranı, en basit gereksinimlerini karşılayamıyor veya karşılamakta zorlanıyor. Bu durum, karşılıklı güveni, hatta sevgiyi yok ediyor. Böylece dayanışmayı, yardımlaşmayı, toplumsallaşmayı daha küçük ölçekte aramak zorundayız. Bu ölçek bir dernek, bir arkadaşlık veya akrabalık çevresi, hatta bir aile olabilir.

                  Dünyada da kapitalizm ilerledikçe, tüm toplumlardaki mutsuzluk etkisi de artıyor. Vahşet bile kapitalizmin doğal sonucu. Genelde büyük çoğunluk acı çekiyor. Azınlıksa acı çeken bu çoğunluğun tepkisinin korkusuyla yaşıyor. Freud’un bile mutluluğu, tek birey ölçeğinde araması, toplumda kapitalist yönetimi kaçınılmaz kabul etmesinin sonucu. Hâlbuki kapitalizme karşı savaş önemli bir mutluluk kaynağı. Örnek Resneli Niyazi. Atatürk ayrıca belirli bir düzeyde başarılı olmuş.

                  (2) Bireyin mutluluğu yaşamdan elde ettiğinin yaşamdan beklentisine oranı.

                  Köle filozof Epiktet, yaşamdan elde ettiği çok düşük olduğundan, beklentisini en aza indirmede çözüm arıyor. Matematikçi Arşimed, bir yandan yönetenlere hizmet ederek onlarla arasını iyi tutarken yaratıcılıkta mutluluk arıyor. Turan Dursun’un mutluluğu yapay mutluluğa savaş açmada. Halkımızdan seçtiklerimizde mutluluk arayışı küçük ölçekli üretkenlikte…

                Böylece “Biz nasıl mutlu oluruz? Ne yapalım?”ın yanıtına ulaştık.

                Cesaretiniz buna yetiyorsa küçük ölçekli üretkenlikte, dayanışmada, yardımlaşmada, toplumsallaşmada mutluluk arayın.

                 Cesaretiniz varsa kapitalizme, kapitalizmin (ekonomi, hukuk, eğitim, … gibi) araçlarına karşı savaşa katılın. Örgütlenerek, öğrenerek… Ama gerçeklikten ayrılmadan, gücünüzü, etkinizi, tepkilere karşı direncinizi tartarak. İlizyonlara kapılmayın.

                                                                                                                                   Sağlıcakla,