DOLAR 32,2110 0.02%
EURO 35,0563 0.12%
ALTIN 2.528,061,11
BIST 10.742,860,93%
BITCOIN 2151933-0,61%
Edirne
18°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Mehmet ŞELECİ

Mehmet ŞELECİ

20 Mayıs 2024 Pazartesi

    1 Mayıs’ta ‘demokrasi ve hak’ çığlığı!

    1 Mayıs’ta ‘demokrasi ve hak’ çığlığı!
    5

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Olgay GÜLER

    Edirne’de emek ve demokrasi mücadelesi için alın teri döken yaklaşık 2 bin kişi, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü, gerçekleştirilen yürüyüş ve trafiğe kapalı Saraçlar Caddesi’ndeki programla kutladı.

    Edirne’de, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kapsamında yürüyüş düzenlenirken, devamında Saraçlar Caddesi’nde kutlama programı yapıldı. Atatürk Bulvarı üzerinde toplanan yaklaşık 2 bin kişilik sivil toplum örgütü üyeleri, cadde boyunca ellerinde pankart ve dövizlerle yürüdü. Korteje, vatandaşlar da alkış tutarak destek verdi.

    KUTLAMALAR TRAFİĞE KAPALI CADDEDE DEVAM ETTİ

    Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın’ın da katıldığı yürüyüşün ardından program, trafiğe kapalı Saraçlar Caddesi’nde devam etti. İlçe belediye başkanlarının da yer aldığı kutlama programında Edirne Belediye Başkanı Akın, TÜRK-İş Edirne İl Temsilcisi Zeki Şişko, TEZ-KOOP İŞ Sendikası Başkanı Mehmet Meral, DİSK Trakya Bölge Temsilcisi Caner Makasçı, Birleşik Kamu-İş İl Temsilcisi Nedim Zobar, KESK Edirne Platform Sözcüsü Ahmet Acet, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Yılmaz Eren ve Edirne Tabip Odası Başkanı Gürcan Altun ile birlikte sahneye çıkarak katılımcıları selamladı.

    ‘YÖNETENLERİN TERCİHİ ZENGİN VE SERMAYEDEN YANA’

    Programda, DİSK Trakya Bölge Temsilcisi Caner Makasçı, 1 Mayıs Edirne Tertip Komitesi adına açıklamayı okudu. İşçiler, emekçiler ve emeklilerin Türkiye’nin çoğunluğu olduğunu hatırlatan Makasçı, “Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, bizler bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini emeğimizle var ediyoruz ve insanca yaşamayı hak ediyoruz. Ancak bugünlerde değil insanca yaşamak, hayatta kalmak dahi giderek zorlaşıyor. İnsanca yaşayamıyorsak bu ülke fakir olduğu için değil; ülkenin kaynakları yetersiz olduğu için değil. Bu ülkenin kaynakları hepimizi insanca yaşatmaya yeter. Yeter ki kaynaklarımız rantçılara, sermayeye, faize, saraya, şatafata, silaha, savaşa değil işçilere, kamu emekçilerine, emeklilere ve kamu hizmetlerine kullanılsın. Yeter ki çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönen bu düzene bir son verelim. Ama ülkeyi yönetenlerin tercihi belli. Onlar yoksuldan alıp zengine, emekçiden alıp sermayeye kaynak aktarmayı görev biliyor. Bankalar, holdingler, şirketler karlılık rekorları açıklarken enflasyonun sebebi olarak biz gösteriliyoruz; alım gücümüz gerilemeye devam ediyor” diye konuştu.

    ‘MİLYONLAR BORÇ BATAĞINDA’

    Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye’nin gıda enflasyonunda açık ara birinciliğini koruduğunu dile getiren Makasçı, “Alım gücümüz enflasyona ezdirilirken KDV-ÖTV, gelir vergisi, vergi dilimi derken cebimiz boşaltılıyor. Vergi yükü bizlerin sırtına yüklenirken sermaye ise keyfine göre vergi veriyor; bir gecede vergileri sıfırlanıyor, affediliyor.

    Yıllardır uygulanan ücretleri geriletmeye yönelik ekonomi politikalarının sonucu olarak borçlanarak yaşamaya mahkum edilen milyonlar, bugün yüksek faizler nedeniyle borç batağında. İşsizlik, özellikle de genç ve kadın işsizliği yeni rekorlara koşarken iş bulanlara da giderek daha düşük ücretler ve daha güvencesiz çalışma biçimleri dayatılıyor. Açlık sınırına bile yaklaşamayan maaşlara mahkûm edilen emeklilere ‘banka promosyonu müjdesi’ verilerek resmen alay ediliyor. Mülteciler asgari ücretin altında ücretlerle, sigortasız, güvencesiz ve hatta ölümüne çalışmaya mahkum edilerek tüm ücretler baskı altına alınıyor. Milyonlarca mültecinin çaresizliği, sömürüyü artırmak için kullanılıyor” ifadelerini kullandı.

    ‘EMEKÇİLER YAŞAM MÜCADELESİ VERİYOR’

    Zenginlerin ve muktedirlerin hiçbir kurala uymak zorunda olmadığı bir düzende milyonların ekmeği, hakları ve özgürlüklerinin gasp edildiğini ifade eden Makasçı şöyle devam etti:

    “Örneğin TÜİK mahkeme kararlarına uymayarak enflasyon verilerini nasıl hesapladığını açıklamıyor, ekmeğimiz sahte enflasyon verileriyle küçülüyor. Dünyanın en uzun çalışan, en az izin kullanan, durmaksızın iş cinayetlerine kurban giden emekçileri bu ülkede yaşam savaşı veriyor.  Ülkemiz bir ucuz emek cenneti haline getirilmek istenirken Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında. Otoriter bir rejimin ağır baskıları altında hepimiz köle gibi çalışıp asgari yaşamaya mahkum ediliyoruz. 2018 yılında kadro verdik aldatmacası ile Belediye Şirketlerine aktarılan işçiler Kamu hizmeti yapıyorlar. Ama Kadroları yok, ilave tediye hakları yok. Bizlerde buradan diyoruz ki kadro hakkımızı alana kadar durmak yok.

    ‘DEMOKRASİ’ VURGUSU

    Bu nedenle demokrasi mücadelesi 2024 1 Mayıs’ının en asli gündemlerinden biridir.

    Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), bütün dünyada otoriter rejimlerin yükselişine, demokrasinin gerilemesine ve buna bağlı olarak işçi haklarının zayıflamasına karşı ‘demokrasi için’ başlıklı küresel bir kampanya başlatmıştır. Bu 1 Mayıs ülkemizde ve dünyada, sermaye düzeninin ve bunlara bağlı otoriter rejimlerin tahrip ettiği demokrasiyi yeniden inşa edecek olan kolektif öznenin meydanlarda boy göstereceği tarih olacaktır.

    ‘1 MAYIS ALANINDA OLMAK EMEĞE SAHİP ÇIKMAKTIR’

    Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak işimize, aşımıza, ekmeğimize, emeğimize sahip çıkmaktır.

    Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak hakkımıza-hukukumuza; gelirde, vergide ve ülkede adalet talebimize sahip çıkmaktır. Bugün1 Mayıs alanlarında olmak eğitim ve sağlık başta olmak üzere herkese nitelikli kamu hizmeti hakkımıza sahip çıkmaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak MESEM adı ile çocuk işçiliğinin sömürülmesine karşı olmaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak söz ve karar hakkımıza; sendikalı olma, örgütlenme ve grev hakkımıza; ifade özgürlüğümüze; yani demokrasiye sahip çıkmaktır. Bugün1 Mayıs alanlarında olmak İstanbul Sözleşmesine, işyerinde şiddete ve tacize karşı ILO’nun 190 sayılı sözleşmesine sahip çıkmaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater,Mine Özerden ve Gezi Parkı tutsaklarının yanında olmak demektir. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak eşitliğe, özgürlüğe, laikliğe, hepimizin eşit yurttaşlar olarak barış içinde, kardeşçe yaşayacağımız bir memleket mücadelesine sahip çıkmaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında olmak emperyalizme karşı tam bağımsızlığı savunmaktır diyor, hepinizin 1 Mayıs emeğin bayramını, işçi bayramını bir kez daha kutluyoruz.”