SOL Parti Edirne İl Örgütü, Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Edirne İl Müftülüğü arasında imzalanan Eğitim İşbirliği Protokolü’ne bağlı olarak Edirne ve ilçelerindeki okullarda 7-10 yaş grubu çocuklar için Kur’an Kursları açılması ile ilgili il genelinde velilerin rızalarının alınması için 29 Eylül 2025 günlü yazı gönderildiğine dikkat çekerek, 4-10 yaş arası çocukların dini eğitiminin, Kur’an kurslarının geleneksel, yoğun ve akademik yapısından ziyade, aile içinde sevgi, şefkat ve örnek oluşturma yoluyla verilmesi gerektiğini bildirdi.
SOL Parti Edirne İl Sözcüsü Nazım Türkoğlu, “Çocuklarımızın üzerinden ellerinizi çekiniz!” başlığı altında gerçekleştirdiği açıklamada, şunları kaydetti:
“AKP-MHP iktidarı çocuklarımızın geleceğini karartıyor, ülkemizi karanlığa sürüklüyor.23 yıllık iktidarları döneminde kendi ideolojik ve siyasi tercihleri doğrultusunda ‘kindar ve dindar’ nesil yetiştireceğiz iddiasıyla eğitimi orta çağ karanlığına gömdüler.
2002 yılından bu yana 10 Milli Eğitim Bakanı ve 18 Müfredat programı değiştirdiler.Bu süreçte kendilerince yaptıkları en önemli değişiklik 4+4+4 zorunlu eğitim sistemine geçişti sözde. Şimdi ondan da vazgeçiyorlar. Yandaş basın ve yayın kuruluşlarını, sendika, vakıf ve derneklerini kamuoyu diye bizlere yutturmaya çalışarak zorunlu eğitim sistemini kısaltmayı önlerine iş olarak koymuşlar.
Şu an için AKP-MHP iktidarı tarafından ülke genelinde 4-6 yaş çocukları için açılan 6721 Kur’an Kursu mevcut. Buna karşı 3910 adet anaokulu açmışlardır.
VELİLERİN RIZASI
4-6 yaş Kur’an kursları yetmiyormuş gibi Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Edirne İl Müftülüğü arasında Eğitim İşbirliği Protokolü imzalanmış. Bu protokole bağlı olarak Edirne ve ilçelerindeki okullarda 7-10 yaş grubu çocuklar için Kur’an Kursları açılması ile ilgili il genelinde velilerin rızalarının alınması için 29.09.2025 günlü yazı gönderilmiş.
Bu protokole ses çıkarmayan il genelinde örgütlülüğü bulunan eğitim iş kolunda örgütlenmiş sendikalara, demokratik kitle örgütleri ile Pedagojik formasyon almış il, ilçe milli eğitim müdürleri ile okul müdürlerine ve tüm öğretmenlere soruyoruz! Bu anlayış ve protokoller ile mi çocuklarımızı uluslar arası arenada yarıştıracaksınız?
Aşağıdaki bilimsel gerçeklikleri tüm anne-baba ve ebeveynlerin dikkat ve bilgilerine önemle sunuyoruz.
Ancak yukarıda belirttiğimiz tüm kurum, kuruluş ve bireyler ile sayın yetkililerin aşağıda sıraladığımız bu bilimsel gerçeklikleri bilmediklerini düşünmüyoruz. Onları bir kez daha düşünmeye ve vicdanlarını sorgulamaya çağırıyoruz.
PEDAGOJİK RİSKLER
Çocukların dini ve manevi gelişimleri, ebeveynlerin en doğal ve hassas konularından biridir. Ancak, 4-10 yaş aralığındaki çocukların yoğun ve yapılandırılmış Kur’an kursu eğitimine tabi tutulması, onların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimleri açısından önemli pedagojik riskler taşımaktadır. Bu yaş dönemi, akademik bir ezber ve disiplin ortamından ziyade, oyun, keşif ve somut öğrenme ile desteklenmelidir.
Pedagoji ve gelişim psikolojisi, özellikle 7 yaş öncesi çocukların ve kısmen 7-11 yaş arası çocukların soyut düşünme yeteneklerinin tam olarak gelişmediğini gösterir.
Dini inanç, kader, ölüm, cennet, cehennem gibi Kur’an kurslarında sıkça ele alınan kavramlar çocuklar için son derece soyut ve anlamlandırılması zordur. Bu soyut bilgilerin zorla yüklenmesi, ezberciliğe yol açar ve inancın anlamından kopuk, mekanik bir ritüel haline gelme riskini doğurur.
Çocuğun anlamadığı bir metni zorla ve sürekli tekrarla ezberlemesi, öğrenmeye karşı direnç geliştirmesine, kaygı yaşamasına ve Kur’an’a karşı olumsuz duygular beslemesine neden olabilir.
Bu yaş grubu çocuklarının en temel ihtiyaçlarından biri hareket ve oyundur. Uzun süre sabit bir yerde oturup ders dinlemek ve yoğunlaşmak, onların doğal gelişimlerine aykırıdır.
Özellikle küçük yaşlarda (4-6 yaş) dikkat süreleri oldukça kısadır. Kur’an kurslarındaki uzun süreli ders saatleri, çocuğun fiziksel yorgunluğunu artırır, dikkatini dağıtır ve öğrenme verimliliğini düşürür.
Pedagojik olarak etkili öğrenme, bu yaşlarda oyun temelli, somut materyallerle desteklenmiş, deneyimleyerek ve keşfederek gerçekleşir. Ciddi ve disiplinli bir kurs ortamı, çocuğun bu doğal öğrenme kanallarını tıkar.
Yoğun dini eğitim ve disiplin, çocuğun duygusal sağlığı üzerinde baskı oluşturabilir.Ayetlerin veya hadislerin bağlamından koparılarak, ağırlıklı olarak ceza, günah ve korku temalı bir dil ile aktarılması, çocukta dini kaygı, suçluluk ve korku duygularını tetikleyebilir.
Akranları ile rekabete dayalı bir ezber ortamı, çocuğun özgüvenini zedeleyebilir ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyebilir.
ÇOCUKLARIN DİNİ EĞİTİMİ
SOL Parti olarak; 4-10 yaş arası çocukların dini eğitimi, Kur’an kurslarının geleneksel, yoğun ve akademik yapısından ziyade, aile içinde sevgi, şefkat ve örnek oluşturma yoluyla verilmelidir.
Dini değerler ve Kur’an sevgisi, hikâyeler, oyunlar, sanatsal faaliyetler ve anne-babanın yaşam tarzı aracılığıyla doğal bir süreç içinde sunulmalıdır.
Yoğun ve yapılandırılmış akademik dini eğitime başlamak için ilkokulun sonları (9-10 yaş) veya ortaokul dönemi (11-14 yaş) gibi bilişsel olarak soyut düşüncenin gelişmeye başladığı dönemler daha uygun kabul edilmektedir.
Pedagojik ilke, çocuğun gelişim hızına saygı duymayı ve ona en uygun öğrenme ortamını sağlamayı gerektirir. Çocukluk, bilginin zorla yüklendiği bir dönem değil, keşfetme ve sevgiyle büyüme dönemidir.
Şu unutulmamalıdır. Müslümanlık bu ülkeye AKP-MHP iktidarı ile gelmedi. Bu toplum bu halk, dün de Müslüman dı,bugünde Müslümanlar. Mevcut iktidar karanlık rejimlerini kalıcılaştırmak için çocuklarımızın geleceklerini karartıyorlar.
Atatürk Türkiye’sinden, devrim ve ilkelerinden, seküler yaşamdan yana olanları, yüz yıllık Cumhuriyet değerlerine, laikliğe, laik ve bilimsel eğitime sahip çıkanları hep birlikte birleşik mücadeleye çağırıyoruz.
Bu tek adam düzenini ve yarattığı karanlığı ortadan kaldırmak, bu gerici rejimi memleketimizin bağrından söküp atmak tek çözümdür. Birleşe, birleşe kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber, ya hiç birimiz.”