Öte derken benim gibi düşünmeyenler, beri derken de benim gibi düşünenler anlaşılmasın. Farklı yaşamsal konulardan ama bizden olanları yazacağım için böyle bir başlık kullandım. Niyetim kamunun yerel hizmetlerinde kent çıkarından yana olanları ve olmayanları yazmak.
Bana ait düşünceler eleştiriler elbette var ama bu düşünceme başkaları da ortak ise benim için eleştirmeye veya övmeye değer. Çünkü kamu adına yapılanlar kişinin yanında kişileri, çoğunluğu mutlu etmeli, toplumun çıkarına olmalı.
Yeni rektörümüz atandı, hakkında değişik yazılar yazıldı, normaldir. Öncelikle Fakülte Hastanesine ziyaretçi otoparkının süresinin yarım saatten bir saate çıkarılması doğru bir karar. Ziyaretin kısası makbuldür denir ya özellikle hasta ziyareti kısa olmalı hem bizler için çalışan personel hem de hastalar rahatsız olmasın. Yarım saat kısa geliyordu ve Üniversite park zengini oluyor düşüncesi vardı. Uygulamayı başlatanları kutlarım.
Fakülteden bahsederken son gittiğimde otopark çıkış noktasında ödemenin kaldırılması sebebiyle bir saati aştım. Acilin karşısındaki ödeme noktasında ödeme yapılıp gidilmesinin nedenini gerçekten anlamadım. Personel azaltmak desen, olmaz. Yanlış işler olabiliyor desen, her şey dijital, olmaz. Anlaşılır bir gerekçe bulamadım, herkes gibi.
Üniversiteden bahsederken Lozan Anıtının da içinde olduğu alanın ücretli olmasını da anlamakta zorlandık kentliler olarak. Sosyal medyada birçok yazılar da çıktı. Gerekçe gelir olamaz.
Birinci Murat Devlet Hastanesinde yaşanılanları anlamak da zor. Sağlıkta devrim, çağ atladık diyen diller artık inandırıcı değil. Zamanında inananlar da aksini söylemeye başladı çünkü yaşayarak gördüler çağ atlamanın sonucunu. En doğru bilgi yaşayarak edinilen bilgidir.
Hastaneden gidelim; Kulak burun boğaz bölümünden e-devlet üzerinden 15 gün sonrası için randevu aldık. Zaten daha öncesine randevu genelde verilmiyor. Bizde 15 gün öncesinden 6 Kasım 2024 gününe randevumuzu aldık. 8 Ekim günü “o mesaj” geldi ki iptal edilmiş. Yeni bir randevu aldık 14 Kasım gününe. 13 Kasım günü yine “o mesaj” geldi. Bu arada eşim randevusuz girebilirim diye birkaç kez erkenden gitti ama randevusuz kabul etmiyorlar. Yine randevu aldık 4 Aralık gününe. Geçen gün yine “o mesaj” geldi.
O mesaj; “……. Polikliniğindeki randevunuz çalışma planında gelişen zorunlu değişiklik nedeni ile iptal edilmiştir. BOO1” N’apmalıyız? “O mesajı” yeniden almak istemiyorum. Emekli maaşı ile geçinen olduğumdan özel hastaneye de gidemem. N’olcek?
Bu yaşadığımı sadece biz yaşasak, amenna. O mesajı alan çokmuş meğerse. Bunun açıklamasını yapacak yetkili var mı? Yakın zamanda belgelerimle ilgili yerlere de başvuru yapacağız. Bu bizim yurttaşlık görevimizdir.
Belediye başkanlığı görevine seçilen Sayın Filiz Gencan Akın kendince bir program yapmış ve tüm enerjisi ile çalışıyor gibi. Yeni seçilen herkesin bir süre izlenmesi, niyetinin ve gücünün sınanması ve gerekiyor ise kibarca eleştirilmesi gerekir. Bir yılda niyet ve amaçları belli olur ki bu süre içinde yaptıkları da yapacaklarının işareti olacaktır.
Başkanlar kentin başkanıdır. Partilileri ve oy verenleri karşılıksız en büyük destekçisi olmalıdır. Siyasi partisinin içindeki farklı anlayışları bir araya getirebilen ve öncelikle tüm partililerini kentliye hizmette yoldaş edebilen başkan elbette en iyi başkandır. Devamında da tüm kentlileri bu yola katabilirse o zaman süper başkan olur. Ülkemizde böylesi elbette yok.
Ama ideal yönetim, katılımcı yönetim böyle olmalı. Yani kamu adına çalışanların liyakati, ayrımsız hizmet anlayışı ve kentlilerin de kentlerinden sorumluluk duyarak kentin temizliğinden kültürüne, sokağından mahallesine sahip çıkarak herkesin mutlu olabileceği bir kent oluşturmak.
Bizler atıklarımızı atık konteynırının içine değil de dışına bırakırsak suç işlemiş oluruz. Ki bunu yapan kentlilerimiz var. Evindeki mobilyadan yatağına, cam eşyadan dolabına, her atığını sokağa bırakan komşularımız var maalesef. Bu durum gelişmiş toplumlarda olmaz.
Öteden beriden, ötekinin berikinin hatasını gözleyip “bu millet adam olmaz” diyeceğimize kendimiz kentlilik hak ve sorumluluklarımıza uygun davransak yeter. Ben’ler biz olur ve bir bakmışız ki hepimiz kentli haklarımızı bilen, koruyan ve uygulanmasını talep eden kentliler oluruz. Olmalıyız.