Olgay GÜLER
Edirne Süt Üreticileri Birliği (SÜTÜB) Başkanı Mustafa Suiçmez, tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da çağın gerektirdiği teknolojiyi yakalamanın şart olduğunu belirterek, maliyeti düşürme noktasında kendi yemini üretmenin önemine vurgu yaptı.
Edirne SÜTÜB tarafından, Danone ile işbirliğiyle ‘Sürdürülebilir Hayvancılık ve Çiftlik Yönetimi’ eğitim semineri gerçekleştirildi. Birlik üyesi üreticilerin katıldığı toplantı İl Tarım Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya SÜTÜB Başkanı Mustafa Suiçmez, Edirne Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürü Egemen Ilgın, köy muhtarları ve üreticiler katıldı.
‘HAYVANCILIĞI KARLI HALE GETİRMEK İÇİN TEKNOLOJİLERE AYAK UYDURMALIYIZ’
Toplantının açılışında konuşan SÜTÜB Bakanı Suiçmez, hayvancılıkta dünyada söz sahibi ülkelerin teknolojide çok ileride olduğuna dikkat çekti. Suiçmez, “Dünyada hep örnek aldığımız bazı ülkeler var. Örneğin Almanya, örneğin Hollanda, Avusturya, Belarus, Yeni Zelanda gibi, hayvancılıkta dünya fiyatlarını belirleyen, dünya piyasalarında söz sahibi olan ülkeler. Dünya öyle bir hale geldi bugün ticaret dahi bir tuşun ucunda, dünya artık çok küçüldü. Hayvancılık teknolojilerinde, diğer teknolojilerde olduğu gibi artık yapay zekaya varana bu ülkeler burada kullanıyor. Tabii burada bunların en önemli avantajları, bunlar bu olaya, yani değişim ve dönüşüme 50-60 yıl önceden başlamaları, aramızda böyle bir mesafe var. Öyle bir noktaya geldi ki tarımda yeni teknolojilere nasıl çabuk adapte olabiliyorsak, hayvancılıkta da kendi kendimize bunları izleyerek bu dönüşüme ayak uydurabilirsek, kendimizi yenileyebilirsek bu mesafeyi çok hızlı zamanda kat edebileceğimiz bir ortam oluştu. Eğer bu hayvancılığı biz karlı bir hale getirmek istiyorsak bunları mutlaka uygulamamız lazım” dedi.
‘GELİŞİMİ HIZLI ŞEKİLDE YAKALAMALIYIZ’
Bir an önce değişime ayak uydurulması gerektiğinin altını çizen Suiçmez, “Bitkisel üretimde yeni tarım tekniklerine çok çabuk adapte oluyoruz. Bugün baktığımızda işte kullandığımız traktörden ve kullandığımız ziraat ekipman ve aletlerine bakıyoruz. Dünyada ne kullanıyorsa hemen hemen aynısını bölgemizde kullanabiliyoruz. Tohumculuk alanında belirli bir yere geldik. Bugün buğday tohumunda 800-900 kilogramlar konuşulmakta. Yani burada hızlı bir gelişimi yakaladık. Hayvancılıkta da bunu yapmamız lazım arkadaşlar. Yapmamız şart” diye konuştu.
‘BİZDE FİYATI NE YAZIK Kİ MAMULÜ SATIN ALAN BELİRLİYOR’
Türkiye gibi hayvancılıkta gelişmekte olan ülkelerde, fiyatı üreticinin değil, mamulü satın alanların belirlediğine dikkat çeken Suiçmez, “Bugün biz ne alıyoruz? Fiyat istikrarı diyoruz ve fiyatlarımız yaklaşık olarak 8 aydan beri aynı düzeyde seyrediyor. Nereye bakıyoruz? Ulusal süt konseyi toplansın bize bir fiyat açıklasın. Bizim gibi ülkelerde, gelişmekte olan ve hızlı gelişmekte olan bir ülkede maalesef bugün fiyatı hep birileri üreticinin değil de, bu mamulü satın alanların fiyat belirlemesini bekliyoruz. Ancak saydığım ülkelerde birilerinin fiyat belirlemesi denen bir ortam yok. Burada ben gittim gördüm bazı ülkeleri. Buradaki bir fiyat 30 Euro serbest piyasada. Ancak sütün fiyatı üreticide 40-45 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Nasıl çıkabiliyor? Burada kalite, yağ oranı, verimlilik oranı. Bunların hepsi birbirinin üzerine bir pariteleri ekleyerek bir fiyat oluşuyor. Yani orada sabit bir fiyat yok. Sütün kalitesine göre belirleniyor” şeklinde konuştu.
‘KENDİ YEMİMİZİ ÜRETMEMİZ LAZIM’
Hayvancılıkta giderin yüzde 70’e yakınını besleme maliyetlerinin oluşturduğunu belirten Suiçmez, ülkenin kendi yemini üretmesi gerektiğinin altını çizdi. Suiçmez, “Hayvancılıkta besleme maliyeti özellikle yüzde 60-70 civarında kabul gören rakamlar bunlardır. Kaba yem giderimiz vardır, eğer biz bu kaba yemin tamamını üretemiyorsak, en azından büyük bölümünü bizim kendimiz üretme gayreti içerisine gitmemiz lazım. Yemde sanayicilere mahkum olduğumuz sürece, istediğimiz kadar uğraşalım bu maliyet hesabını tutturamayız. Kendi yemimizi üretirsek maliyetimiz yüzde 30-40 oranında aşağı düşmüş oluyor. Bu olayı da biz gerçekleştirebilirsek böyle de bir destek vermeyi amaçlıyoruz. Bu değişime ayak uydurmamız lazım. Yeter ki biz hayallerimizden hedeflerimizden üretimden vazgeçmeyelim. Bunları kendimize bir yol haritası olarak bir planlama yapalım” diye konuştu.
‘MİNİ YEM FABRİKASI PROJESİNDE SONA GELDİK’
SÜTÜB olarak mini yem fabrikası projesi hayata geçirmek için harekete geçtiklerini anlatan Suiçmez, “Allah’ın izniyle finansmanı bulabilirsek, büyük bölümünü de bulduk sayılır kimse de ne kafamıza dikilebilecek, aksine biz onların kafasına dikileceğiz. Bir sürü prosedür çıkardılar, 6-7 yıl önce gene böyle bir girişimimiz olmuştu. Ama bunun finansman ayağını tamamladığımızda bunu gerçekleştireceğiz. Buraya mısırını, arpanı, her ne çıkardıysan getirip silolara bırakılacak ve bu silolarda üreticinin istediği gibi, çağın gerektirdiği proteini, enerjisini bir ilave desteklerle bugün sanayi yeminden daha düşük maliyette üreticimize kendi ürününden yem yapabileceğiz. Bunu başarmamız lazım. Ben başarabileceğimize inanıyorum, böyle bir çalışmamız var. İnşallah 3-5 ay içerisinde, bunu neticelendiririz” ifadelerini kullandı.