Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi, CHP Edirne 27. Dönem Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et ve Süt Kurumu’nun ithalatı yöneten kurumlar olmaktan çıkıp tamamen üreticinin ürününü satın almaya ve iç piyasayı düzenlemeye odaklanması gerektiğini belirterek, üreticiye yapılan son süt zammının bir işe yaramadığını, süt ineklerinin yeniden kesilme tehdidi altında bulunduğunu söyledi.
Eski Milletvekili Doç. Dr. Gaytancıoğlu, sosyal medya hesabından ‘Hayvancılık can çekişiyor’ başlığı altında gerçekleştirdiği açıklamasında, 22 Ocak 2024’den itibaren geçerli olmak üzere Ulusal Süt Konseyi’in üreticiden satın alınan süt fiyatını % 18 oranında arttırarak 1 litre sütün 13.5 TL olmasını önerdiğini anımsatarak şunlara kaydetti:
“Gıda enflasyonun %70’lerde olduğu bugünlerde süt fiyatlarındaki %18’lik artış başlangıçta sevindirici gibi gözükse de yem ham maddelerindeki dışa bağımlılık dövizin artmasıyla her gün yemin çuvalına zam olarak yansıdı. Sütteki artış daha çiftçinin cebine girmeden yeme sürekli zam yapıldı. Hatta şu son 25 günde yeme gelen artışlar dövizin de etkisiyle % 30’ları buldu. Ayrıca firmalar ve marketler süte gelen artışı gerekçe göstererek başta peynir ve yoğurt olmak üzere tüm süt ürünlerine yine dövizdeki artışlarla beraber % 40’ların üzerinde zamlar yaptılar. Pekiyi yem fiyatları neden artıyor? Haliyle yem fiyatları net ithalatçı bir politika izlenmesi ve dövizdeki artışlardan dolayı sürekli artıyor. Yem hammaddelerindeki dışa bağımlılık hayvancığımızda çöküşe neden oluyor ve bu çöküş sürekli hale geliyor. Bu konuda üretimi ve üreticiyi desteklemesi gereken Tarım Bakanlığı tam tersine çözümü yine ithalatta buluyor. Gümrük vergilerini düşürüyor, TMO aracığıyla her gün ithalat duyuruları yapılıyor kısacası günübirlik politikalarla soruna çözüm aranıyor. Hâlbuki Tarım Bakanlığı “ekilmeyen 35 milyon dekar alanda nasıl üretim yaptırabilirim” konusunda projeler geliştirmeli. ‘Mera alanlarımızın korunması ve verimliliğinin artırılması için tedbirler almalı’ ve “yem bitkileri üretimini teşvik etme” konusunda nasıl projeler üretebilirim diye çalışmalıdır. Ve en önemlisi ‘tüketicilere nasıl daha fazla, daha ucuz et ve süt tükettirebilirim’ diye çalışmalar yapmalıdır. Çünkü birçok Dünya ülkesi hayvansal protein açığını gidermek ve nüfusunu dengeli beslemek için projeler geliştirmektedir.
Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et ve Süt Kurumu ithalatı yöneten kurumlar olmaktan çıkıp tamamen üreticinin ürününü satın almaya ve iç piyasayı düzenlemeye odaklanmalıdır. Süt fiyatlarındaki artış ile biraz sevinen üretici yem fiyatlarındaki artış ile üzülmeye başlamıştır. Ayrıca süt fiyatlarına yapılan zamlar anında peynir, yoğurt gibi süt ve süt ürünlerine de yansımış ve bu artıştan ötürü 85 milyon bunun bedelini ödemeye başlamıştır. Süt hayvancılığı yapan işletmeler yem fiyatlarındaki artışlardan ötürü hayvan beslemeyi bırakmaya ve süt hayvanlarını kesime göndermeye başlamışlardır. Maalesef son 2 yıl içinde 3 milyon süt ineğinin mezbahalarda kesildiği anlaşılmaktadır.
Yem süt paritesi ve yem et paritesindeki denge sağlanana kadar karma yemlerde devletin müdahalesi şarttır. Bu müdahale yem fiyatının en az yüzde 50’sinin devlet tarafından karşılanması ve yem bitkileri üretimine belirgin destekler verilinceye kadar korunmalıdır.
Çünkü sürdürülebilir bir hayvancılık yapabilmek için bir litre süt satarak en az 1.5 kilogram yem alınması gerekmektedir. Süte zam gelmeden önce bu parite 0,8 kg yeme kadar düşmüştür. Son zamla bu 1,2 kg’ye çıkmış ancak yeme gelen zamlarla 1’e gerilemiş ve daha da gerileceği tahmin edilmektedir.
Kısacası üreticiye yapılan süt zammı bir işe yaramadı, süt ineklerinin yeniden kesilme tehdidi var.”