03 Aralık 2024 Salı
SALI YAZILARI
İsmail DEMİRAY
Lise yıllarında aynı sınıfta, aynı sıralarda oturduk Hüseyin Solmaz arkadaşımızla.
40 yıl önce birlikte öğrencilik anılarımızı paylaştığımız Hüseyin Solmaz 18 yıl önce 40 yaşında iken aramızdan ayrıldı.
Edirne Ticaret Lisesi’nin sıra dışı öğrencilerinin buluştuğu “Kooperatif” sınıfındaydık 1981/82 yıllarında. Sayısal derslerle arası iyi olmayan muhasebecilik, bankacılık gibi koltuklarda oturmayı gerektiren rahat meslekleri yapmak istemeyen kızların çoğunlukta olduğu 42 öğrenciydik.
Erkekler grubunda cigaraya yeni başlamış küçük bir grubun içinde Hüseyin’le tanışmıştık. Helada, teneffüs aralarında ortada bir tek birinci cıgarası arada dolaşır şekilden şekle girer ucundaki koru uzarda uzardı. Hüseyin’se nerden bulursa bulur o arada mutlaka bir tek 216’yı tellendirirdi çaktırmadan. Bizde hurraaa Hüseyin’in elinden 216’yı kapmak için üstüne.
Gençlik yıllarımızın güzel günleriydi lise yılları. Haksızlığı tahammül edemez mutlaka müdahale ederdi Hüseyin Solmaz. Arkadaşlık ruhu işte, bırakmaz, sahip çıkardık birbirimize okul sıralarında. Maceramız, anımız çoktur, anlatmaya kalksak haftalarca yazı konusu olur.
Kısaca “Hababam Sınıfı” gibiydik ve sınıfın da en matrak, yaramaz öğrencilerinden birisiydi Hüseyin Solmaz arkadaşımız.
O yıl mezun olduktan sonra yaşam gailesinin tokadını yiyen her birimiz yaşamın değişik işlerine, yollarına ayrıldı. Birkaç yıl sonra askerden döndükten sonra tekrar yollarımız kesişti Hüseyin arkadaşımızla. Lise yıllarının candan ekibi Fevzi, Cenap, Cemal Ahmet, Hüseyin, bize refakat eden tarihçi Hüseyin hocamız ve ben olmak üzere sık sık buluşur, anılarımızı yad ederek bol rakılı, anılı geceler yaşamaya başlamıştık. Bu birkaç yıl daha sürdü böyle şekilde. Sonrasında evlilik, çoluk çocuk, iş hayatları derken daha uzun kesintiler başladı hayatlarımızda.
Hüseyin tutkuyla bağlandığı gazetecilik yaşamında yerel muhabirliğin ötelerine geçerek Türkiye gündemine oturan haberlere imza atmaya başladı. Onun gazeteciliği konusunda arada görüşüp sohbet ettiğimizde mesleğini çok sevdiğini, tutkuyla, heyecanla yaptığından söz ederdi.
“Yaş otuz beş! yolun yarısı eder” demiş ya şairimiz bizde 35’inden sonra daha kısa, seyrek ama buluştuğumuzda daha yoğun sohbetler eder olduk Hüseyin’le. Baba olmanın dayanılmaz ağırlığı vardı üzerimizde yaşamın yüklediği.
Bir defa bile birbirimizi kırmadık, sesimizi bile yükseltmedik birbirimize. Sıkı dostluğumuzun yaşam boyu süreceğini hesaplıyorduk.
Bir gün babamın Zilli Büfe’de çalışırken akşam saatlerinde gelen haberle yıkıldım. Hüseyin Solmaz arkadaşımız geçirdiği ani kalp rahatsızlığı nedeniyle ölmüştü.
Geçtiğimiz 4 Kasım’da 18 yıl oluyor Hüseyin’in aramızdan ayrılışı. Gecikmiş bir veda yazısı olsa da anılarımızda lise yıllarında olduğu gibi yaşıyor Hüseyin Solmaz.