Sunay Akın’ın geçen hafta sosyal medya hesabından Fatih Altaylı’nın tutuklanmasına neden olan programını seyrettikten sonra, yaptığı bir paylaşım oldukça dikkat çekti.
Akın’ın Türkçe öğretmenlerine, “Lütfen dilimizi öğrenmeyen, öğrenemeyen öğrencilerinizi mezun etmeyin… Ne olur, okuduğunu, duyduğunu anlamayan insanlara Türkçe konusunda yeterlilik vermeyin…” şeklindeki paylaşımı ile geçen hafta Edirne’nin sahil ilçesi Enez’deki bir toplantıda dile getirilen bir ayrıntı aynı zamana denk gelince sanki pişti oldu…
Enez Sahil Sakinleri Derneği’nce “Konuşan Enez” programı kapsamında düzenlenen ilçedeki örgün eğitim ve öğretimin yerel sorunlarının görüşüldüğü toplantıda çözüm önerileri ele alınırken, bugün liseye kadar gelmiş bazı öğrencilerin hala okuma/yazma konusunda yetersiz olduğuna dikkat çekilmesi sorunun vahametini en net biçimde ortaya koydu…
**
Hudut Gazetesi olarak biz de toplantıda dile getirilen bu ilginç saptamayı “Eğitimin hal-i pür melali!” başlığı ile gazetemizin manşetinden okurlarımızla paylaştık.
Hani derler ya, “Güleriz ağlanacak halimize…”
Fıkra gibi:
Öğretmen, öğrencisine sorar:
-Evladım, anlamadığın yeri neden sormadın?
Öğrenci cevap verir:
-Hocam, anlamadığım yeri anlamadım ki nereyi soracağımı bileyim!
Durum bu!
**
Sunay Akın’ın ironik çıkışı ile Enez’deki yerel toplantıda dile getirilen somut gözlemin yan yana gelmesi gerçekten çarpıcı…
Her ikisi de Türkiye’de anlama, dil ve eğitim konusunda yaşanan yapısal bir sorunun farklı yüzlerini gösteriyor…
Anlamak, sadece bir sözcüğü bilmek değildir.
Okumak da sadece harfleri birleştirmek değil.
Asıl mesele, satır aralarını görebilmek, anlatılanı çözümleyebilmek, düşünsel bir kavrayışa sahip olabilmektir.
Ama bu seviyeye ulaşmak, sınav puanlarıyla, test çözümleriyle değil; kitap okuyarak, tartışarak, düşünerek, dinleyerek ve en önemlisi dili doğru kullanarak olur.
**
Şu soruyu kendimize sormalıyız:
-Anlamayan bir vatandaş demokrasiyi nasıl savunur?
-Anlamayan bir seçmen, seçimini nasıl bilinçle yapar?”
Anlamak bireysel bir beceri gibi görünse de toplumsal bir sorumluluk taşıyor.
O nedenle öğretmenlere, ailelere, yazarlara, gazetecilere, hatta yerel sivil toplum örgütlerine büyük görev düşüyor.
Çünkü Enez’de konuşulan o sorun, belki İstanbul’da, İzmir’de, Diyarbakır’da farklı biçimlerde yaşanıyor.
Ve unutmayalım:
Dilini tam öğrenemeyen bir toplum, neyi savunacağını da, nelerden korkacağını da bilemez!
**
Yaşamım boyunca hiçbir siyasi partiye üye olmadım.
Elbette bir vatandaş olarak gittim oyumu kullandım, bir gazeteci olarak da mümkün olduğu kadar izlemeye, neler oluyor anlamaya çalıştım, hala da çalışıyorum.
Bugün 30 Haziran 2025 Pazartesi…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı’nın iptali ve parti yönetiminin görevden uzaklaştırılması talebiyle açılan dava bugün görülecek.
Gözler bir kişinin üzerinde…
Kim mi?
“Mahkeme kararlarına nasıl uymam” diyen kişi ile bu ülkede adalet yürüyüşü yapan kişi aynı kişi..
Bu fıkra da bu kadar…
**
Ne diyelim…
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!