Kategori arşivi: Siyaset

‘İncirlik-Kürecik TSK denetimine alınsın’


Vatan Partisi Edirne İl Başkanı Gürol Bora Ateş, İsrail’in bölgede Türkiye’yi hedef alan konumda olduğunu, arkasında da Amerika’nın olduğunun bilindiğini belirterek, “İncirlik ve Kürecik Üsleri derhal TSK’nın kontrolüne alınmalıdır” dedi.
Vatan Partisi İl Başkanı Gürol Bora Ateş, yaptığı yazılı açıklamada, “İsrail’in İran’a yaptığı terör saldırısını Türkiye olarak, Türk milleti olarak ve Türkiye devleti olarak yüksek tepelerden seyretmiyoruz. Doğrudan doğruya bu saldırı, Türkiye’ye de saldırıdır. Hepimizin bildiği gibi İsrail’in bölgemizdeki stratejik hedefi Kürdistan adı altında İkinci İsrail’i kurmaktır. Dolayısıyla bu saldırı bize yöneliktir. İran bizim binlerce yıllık kardeşimizdir. İsrail de bölgemizde Türkiye’yi hedef alan konumdadır ve arkasında da Amerika’nın olduğu bilinmektedir” dedi.
Bu saldırı karşısında yalnız kınamalarla hiçbir zaman Türkiye’nin kendi sorumluluğunu yerine getiremeyeceğini belirten Ateş, şunları kaydetti:
“Burada İran’a karşı bir sorumluluğumuz var ama her şeyden önce kendi milletimize karşı sorumluluğumuz var. Türkiye’nin yapması gerekenler var. Bunun başında da İncirlik radar üssünü ve Kürecik üssünü, TSK denetimine almak gelmektedir. Türkiye hükümeti bütün dünyaya şunu ilan etmelidir; ‘TSK, Kürecik’teki radar üssünü ve İncirlik üssünü kontrol altına almıştır. Bu üslerden hiçbir şekilde İsrail saldırganlığına bir yardım gelmeyecektir. Buna Türkiye izin vermiyor.’ Hükümet bu iradeyi gösteremezse yok olmaya mahkumdur.


Bu süreç Vatan Partisi’ni hükümet sorumluluğuna taşımaktadır. Yaşanan koşullarda bir milli hükümetin olması, Türkiye için hayati önem taşımaktadır. Vatan Partisi o hükümetin merkezlerinde olacaktır. O milli hükümet İncirlik ve Kürecik üslerinin TSK kontrolüne geçmesini sağlayacaktır. Daha geçen günlerde yanı başımızda Dedeağaç’ta Türkiye’yi hedef alan NATO tatbikatı yapıldı. O tatbikatta Yunan zırhlı tümenleri Meriç Nehri’ni geçiyordu. ABD o nehri geçecek tertibatları getirdi. Dolayısıyla bu savaşın genişlemesi durumunda hangi manzaralarla karşılaşa-cağımızı bir tatbikatla öğrettiler. Bu savaşın bütün cepheyi kapsaması mümkündür. Doğu Akdeniz, burada en kritik olan yerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümetimize sesleniyorum. Lafla, lanetlemeyle İsrail’e karşı tavır olmaz. Aynı zamanda Filistin halkının, Gazze halkının yanında olmak da bugün İran halkının yanında olmaktır. İsrail hem Gazze hem de şu anda İran ile karşı karşıya gelmiştir. Dolayısıyla İran’dan Filistin’e kadar uzanan bir savaş cephesi oluştu. Burada ilk yapılacak iş İncirlik ve Kürecik üslerine TSK’nın el koyması ve buraları kontrol altına almasıdır. İncirlik ve Kürecik üsleri doğrudan doğruya Türkiye’ye Türkiye topraklarından yöneltilen bir hançerdir. Bu düşman hançerlerini kendi topraklarımızdan temizlemeliyiz. İran’a karşı kardeşliğimizi de bu kararlı tavırla ifade edebiliriz.
Ülkemizde yapılan İsrail propagandasına çok dikkat etmemiz lazım. Televizyonlarda bunlar sinsi sinsi yapılıyor. Bugün basınımıza büyük görev düşüyor. Kurtuluş Savaş’ı döneminde nasıl işgalcilere hizmet eden Mütakere basını varsa günümüzde de İsrail-Amerikan yanlısı bu oluşumlar vardır. Bu savaş Ankara’yı ilgilendiren bir savaştır. Onun için tarafsız havalar, dolaylı İsrail yandaşlığıdır bunlar kimseyi kandıramayacaktır. MOSSAD’ı parlatan kampanya başlatıldı. İran’da Rejim değişikliği Türkiye lehinedir diyen bir çevre var, bu anlayış MOSSAD elemanlarının anlayışıdır. Bu anlayışla da mücadele edeceğiz.
Bu savaşın sonucu İsrail’in yenilgisidir. İsrail devletini yaşatabilirlerse onlar için bir başarı olur. İsrail saldırganlığı, kendi saldırısıyla kendisi hakkında idam kararını vermiştir.
HERKESİ ANKARAYA SAKARYA CADESİNE ÇAĞIRIYORUZ!
Vatan Partisi hiçbir zaman olayları izlemez müdahale eder. Dedeağaç’taki Türkiye karşıtı tatbikata nasıl karşılık verdiğimizi Edirne’de yaptığımız mitingle tüm Türkiye’ye gösterdik. Mitingimize katılan tüm vatandaşlarımıza bu kararlı ve vatansever tutumlarından dolayı tekrar teşekkür ediyoruz.
Şimdi de İsrail saldırganlığına karşı bir eylem yapıyoruz. Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek’in katılımıyla, 21 Haziran saat: 16.00’da Ankara Sakarya Caddesi’nde ‘İsrail’e geçit yok, Türkiye-İran Filistin omuz omuza, İncirlik ve Kürecik TSK denetimine alınsın’ buluşmamıza tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.”

Taybıllı’dan Mecidiyelilere geçmiş olsun

CHP Edirne İl Başkanı Av. Harika Taybıllı, Keşan ilçesine bağlı Mecidiye Köyü yakınlarında, buğday tarlasında başlayarak ormanlık alana sıçrayan yangının kendilerini üzüntüye boğduğunu belirterek, bu tür olayların sadece bir çevre felaketi değil; aynı zamanda toprağın, üretimin ve geleceğin kaybı olduğunu söyledi.

CHP İl Başkanı Av. Harika Taybıllı, yangından duyduğu üzüntüsünü paylaştığı açıklamasında şunlara yer verdi:

“Keşan ilçemize bağlı Mecidiye Köyü yakınlarında, buğday tarlasında başlayan ve rüzgârın etkisiyle ormanlık alana sıçrayan yangın, hepimizi derin bir üzüntüye boğmuştur. İlk belirlemelere göre yaklaşık 150 dönüm tarım arazisi ve ormanlık alanın bu yangından etkilendiği açıklandı.

Yangının büyümeden kontrol altına alınması için büyük bir özveriyle çalışan Keşan Belediyesi İtfaiyesi’ne, Orman İşletme Müdürlüğü ekiplerine, havadan ve karadan müdahale eden tüm görevlilere ve destek veren gönüllü vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bölge halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Bu tür olaylar, sadece bir çevre felaketi değil; aynı zamanda toprağımızın, üretimimizin ve geleceğimizin kaybıdır. Edirne’nin bereketli tarım alanlarını, ormanlarını ve doğal yaşamını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur.

CHP Edirne İl Örgütü olarak, doğamıza sahip çıkma kararlılığımızı yineliyor; yerel yönetimlerle ve ilgili kurumlarla iş birliği içinde, benzer olayların tekrar yaşanmaması için gerekli tüm adımların takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyorum.

Yangından etkilenen tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun. Edirne’nin doğasına birlikte sahip çıkacağız.”

‘Proje okullarda liyakat yerine keyfiyet’

Edirne Milletvekili Ediz Ün, proje okullardaki öğretmen atamalarına ilişkin soru önergesine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından verilen yanıtla atamaların liyakat yerine keyfiyetle yapıldığının tescillendiğini söyledi.

Konuya ilişkin açıklama yapan Ün, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı proje okullarında görev yapan pek çok öğretmenin başka okullara atanmasının, yerine ise hangi liyakat ve pedagojik ölçütlere göre seçildiği belirsiz öğretmenlerin görevlendirilmesinin kamuoyunda ciddi soru işaretlerine yol açtığını belirterek şunları söyledi:

“Öğrencilerimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren bu radikal değişiklikler, hiçbir bilimsel gerekçe ortaya konmaksızın, adeta “idari tasarruf” denilerek yapılmakta; eğitimde kalite, istikrar ve adalet ilkeleri göz ardı edilmektedir.

Milletvekili olarak Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle sunduğum yazılı soru önergesine verilen yanıtta, proje okullarına yapılan atamaların özel mevzuat kapsamında gerçekleştirildiği, bu nedenle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki sınav ve liyakat hükümlerinin uygulanmadığı açıkça ifade edilmiştir. Bu, kamu görevliliğinde liyakat ilkesinin altının oyulması anlamına gelmektedir.

Bakanlık, atama ve görevlendirmelerin 2025 Yılı Öğretmen Atama ve Yöneticilik Görevlendirme Kılavuzu çerçevesinde yapıldığını belirtmekle birlikte, hangi objektif kriterlerin kullanıldığına dair net bir açıklama yapmamıştır. Üstelik öğretmenlerin hangi kriterlere göre görevlerinden alındığı ya da hangi pedagojik niteliklerle yerlerine yenilerinin getirildiği de belirsizliğini korumaktadır.

Edirne ilimizdeki proje okullarında da birçok deneyimli ve başarılı öğretmenimizin görev yerlerinin değiştirildiği, ancak bu atamalarda öğrencilerin görüşlerinin, veli taleplerinin ya da öğretmenlerin uzmanlıklarının dikkate alınıp alınmadığı meçhuldür. Bu durum, öğrencilerimizin eğitim motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitim ortamındaki sürekliliği ve güveni zedelemektedir.

Ayrıca Bakanlık, öğretmen atamalarında sendika üyeliğinin dikkate alınmadığını beyan etse de, sahadan gelen bilgiler bu konuda ciddi kuşkular doğurmaktadır. Edirne’de proje okullarından alınan öğretmenlerin sendikal dağılımı konusunda herhangi bir veri paylaşılmaması, bu şüpheleri artırmaktadır.

Bizler, kamu yönetiminde temel ilkenin liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik olması gerektiğini savunuyoruz. Proje okullarında yapılan bu tür keyfi görevlendirmeler sadece eğitimcileri değil, çocuklarımızın geleceğini de olumsuz etkilemektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nı; öğretmenlerin uzmanlık alanlarını, hizmet sürelerini, öğrencilerle kurdukları bağı ve eğitimin niteliğini esas alan, pedagojik gerekçelere dayanan şeffaf bir atama politikası izlemelidir.”

SP’den ‘beyin göçü’ uyarısı


Olgay GÜLER
Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı, eski Edirne İl Başkanı Sinan Tekin, Türkiye’de eğitim sisteminin adil ve insani olmaması nedeniyle, gençlerde artarak devam beyin göçü tehlikesine dikkat çekti.
SP Genel Başkan Yardımcısı Tekin, parti genel merkezinde geçtiğimiz pazar gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS) ilişkin açıklamalarda bulundu. Eğitimin sadece bilgi değil, kimlik kazandırmak olduğunu söyleyen Tekin, sistemin Türkiye’de adil ve insani olmadığını kaydetti. Eğitim sisteminin değişmesi gerektiğini belirten Tekin, giderek artan beyin göçüne de dikkat çekti.
‘EĞİTİM SADECE BİLGİ DEĞİL, KİMLİK KAZANDIRMAKTIR’
Genel Başkan Yardımcısı Tekin, 15 Haziran’da gerçekleştirilen LGS sınavını hatırlatarak, “15 Haziran sabahı milyonlarca çocuğumuz sınav sıralarına oturdu. Bir gelecek, birkaç saate sığdırılmaya çalışıldı. Sormamız gerekiyor; Bir hayat, birkaç test sorusuyla şekillenir mi? Bugün eğitim; elemeye dayalıdır. Yıllardır sistemin adı değişiyor ama ruhu aynı kalıyor. OKS, SBS, TEOG şimdi LGS. Bu sistemde kim öne çıkarıyor? İmkanı olan, kursa gidebilen, özel okula yazı-lan, test kitaplarına ulaşabilen. Peki ya diğerleri? Daha en baş-ta geride başlıyorlar. Çünkü eşit şartlar yok. Çünkü bu yarışta herkes aynı kulvarda koşmuyor. Eğitim denilen şey sadece bu mudur? Sadece bilgiyle doldurmak mı? Hayır. Eğitim; sadece bilgi değil, kimlik kazandırmaktır. Milletini tanımak, medeniyetini anlamak, istikbale yön çizmektir. Eğitim; anlam aramak, yön bulmak, ilham almaktır. Çocuklarımızı bir sınava değil, bir hayata hazırlamak zorundayız. Ama ne acıdır ki bugün uygulanan eğitim sistemi; ne kimlik verir, ne istikamet çizer, ne de ilham olur” dedi.
‘BU SİSTEM DEĞİŞMEK ZORUNDA’
Eğitim sisteminin adil ve insani olmadığını kaydeden Tekin, “Bugün sistem ne adil, ne de insani. Yerleştirme süreci karışık. Nitelikli okul sayısı yetersiz. Bölgesel eşitsizlik gittikçe derinleşiyor. Çocuklarımız sadece sınavda mı kaybediyor? Hayır. Sistem değişmedikçe, hayatta da kaybedecekler. O yüzden artık yeter. Bu sistem değişmek zorunda. Tek sınavla değil, çok yönlü ölçmeyle. Baskıyla değil, rehberlikle. Yarışla değil, yönlendirmeyle ilerlemeliyiz. Her çocuğun ilgi ve yeteneği farklıdır. Eğitim sistemi bunu fark etmeli, beslemeli, büyütmeli. Kamu okulları güçlendirilmeli. İyi eğitim herkesin hakkı olmalı. Her çocuk bu vatanın evladıdır; imkanları da eşit olmalıdır. Rehberlik sistemleri güçlendirilmeli. Çocuklarımız kendilerini daha erken yaşta tanımalıdır” diye konuştu.
‘GENÇLER YURTDIŞINDA ÜNİVERSİTE HAYALİ KURUYOR’
Lise çağına kadar inen beyin göçünün ülkeyi derinden etkilediğini ifade eden Tekin, “Eskiden beyin göçü dediğimizde üniversite mezunlarını anlardık. Artık öyle değil. Bugün lise sıralarındaki gençlerimiz üniversite planlarını Türkiye’de değil; Almanya’da, Hollanda’da, Kanada’da yapıyor. Bu, bireysel bir yöneliş değil; toplumsal bir çözülmenin habercisidir. Tam da bu hafta sonu milyonlarca öğrencimiz üniversite sınavına girecekken. Birçok nitelikli gencimiz Türkiye’de üniversite okumayı düşünmüyor bile. Çünkü onlar artık bu ülkede değil, başka bir ülkede kendilerine bir gelecek kurmak istiyor. Üniversiteye dair hayallerini Türkiye ile değil, yurt dışındaki imkanlarla kuruyorlar. Bu sessiz göç, aslında yüksek sesli bir çığlıktır. Ve bu çığlık bize şunu söylüyor: Gençler artık yalnızca daha iyi bir eğitim değil, daha adil, daha huzurlu, daha umut verici bir hayat istiyor” şeklinde konuştu.
‘ZİHİNSEL VE DUYGUSAL BİR KOPUŞ’
Gençlerin sadece kaliteli eğitim değil, adil fırsatlar istedikleri için gittiklerini dile getiren Tekin, “Yalnızca diploma değil; liyakatle değerlendirildikleri, emeğinin karşılığını alabildikleri bir sistem arıyorlar. Türkiye’de eğitime duyulan memnuniyet oranı sadece %21; OECD ülkeleri arasında son sıradayız. Adalet sistemine güven ise %33 seviyesinde. Bugün yaşanan göç sadece fiziki bir hareket değil; zihinsel ve duygusal bir kopuştur. Gençler kendi ülkesinde değil, başka coğrafyalarda bir gelecek arıyor. Beyin göçü eğilimi, sadece belirli bazı okullara özgü değil Fen liselerinde, Anadolu liselerinde, imam hatiplerde, sosyal bilimler liselerinde de gençler yurt dışını düşünüyor. Sosyal medyada sıkça gördüğümüz “yurtdışına giden mezun” hikâyeleri artık birer başarı örneği değil; istikamet haline geldi” ifadelerini kullandı.
‘SİSTEMİ AHLAKLA, TOPLUMU ADALETLE YENİDEN İNŞA ETMELİYİZ’
Gençlerin kendilerini bu topraklara ait hissetmediğini de belirten Tekin, “Mesele sadece bu kadar değil, esas mesele aidiyet. Gençler neden kendilerini bu topraklara ait hissetmiyorlar? Oysa ki; biz her yeni doğan çocuk için dua ederiz: “Vatana, millete hayırlı evlat olsun” deriz. Ama bugün o evlatlar, bu topraklardan uzaklaşıyor. Milletinden ve milletin değerlerinden kopuyor. Başka ülkelere tutunmaya çalışıyor. Eğer bu topraklarda kalacak, inancına ve milletine sadık nesiller istiyorsak; Sistemi ahlakla, toplumu adaletle yeniden inşa etmeliyiz. Zira Millî Görüş’ün en temel ilkesi budur: Önce ahlak ve maneviyat. Sözle değil, örnek yaşantıyla. Öğütle değil, omuz omuza yürüyerek. Bugün bir adım atmalıyız. Geleceği kurtarmak için bugünü değiştirmeliyiz. Gençliği kazanmalıyız. Adaleti tesis etmeliyiz. Eğitimi güçlendirmeliyiz. Liyakati hâkim kılmalıyız. Fırsat eşitliğini sağlamalıyız. Gençliğine sahip çıkan bir millet, geleceğini de sahiplenmiş olur” dedi.

‘Çiftçi perişan, AKP memnun’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, AKP Keşan İlçe Başkanının buğday hasadıyla ilgili açıklamasını gerçeklerden kopuk olduğunu belirterek, Tarlada çiftçiyle birlikte kamuoyuna açıklama yap” çağrısında bulundu.

İlçe Başkanı Çakır, AKP İlçe Başkanının açıklamasına şu eleştirilerle başladı:

“Açıklamasının tonu öyle dikkat çekici ki, zannedersiniz üretici bayram ediyor, zannedersiniz Keşan çiftçiler sevinçten şampanya patlatıyor. Gerçekle bağlarını ne zaman bu kadar kaybettiler, biz de şaşırıyoruz. Biraz daha devam etselerdi sanırdık ki buğday fiyatı 20.000 TL olmuş da biz farkında değiliz! Ama ne yazık ki gerçekler farklı: Çiftçi perişan, AKP memnun.”

“DESTEKLE 16.000 TL OLDU” MASALI

Açıklamanın en trajikomik kısmının, buğday fiyatına destek ekleyip “aslında 16.000 TL oldu” denilmesi olduğunu kaydeden İlçe Başkanı Çakır, “Sanki çiftçi desteklemeyi aynı gün alacakmış gibi bir hava yaratılmış” dedi ve AKP İlçe Başkanına şu soruları sıraladı:

“Çiftçi desteklemeyi hangi ay alacak? Bu destek enflasyona karşı korumasızken o para hâlâ aynı değerini mi koruyacak?  Çiftçi hasat döneminde ürününü satarken cebinde olmayan destek parasıyla mı borç ödeyecek? Destekle birlikte 16.000 TL mi? Öyleyse neden çiftçi perişan? Neden borcunu çeviremiyor? Neden köylerde tarlasını satmak zorunda kalan çiftçiler var?”

“TARLADA ÇİFTÇİYLE BİRLİKTE KAMUOYUNA AÇIKLAMA YAPSIN”

Açıklamasının devamında İlçe Başkanı Çakır, AKP İlçe Başkanına şu öneride bulundu:

 “Eğer bu fiyat gerçekten çiftçinin yüzünü güldürüyorsa, buyurun hodri meydan:AKP Keşan İlçe Başkanı ilk hasat günü bir tarlada çiftçiyle birlikte kamuoyuna açıklama yapsın bakalım üretici ne diyecek?”

VERİMLİLİK DERSİ VERENLER: TARIMI ÇÖKEN ÜLKENİN MİMARIDIR

AKP İlçe Başkanının açıklamasındaki garipliklerinden bir tanesine de daha değinen İlçe Başkanı Çakır, “Bir başka gariplik: Açıklamanın sonuna “esas mesele verimliliktir” gibi süslü bir cümle iliştirilmiş.İroniye bakar mısınız? Yani deniyor ki: ‘Fiyatlar düşük ama suç bizde değil, çiftçide; onlar verimsiz çalışıyor.’ Bunu söyleyen kim?23 yıldır iktidarda olan parti! Tarım Bakanının değiştiği kadar, çiftçi harman biçmedi. Tarımsal destekler dolar karşısında kuşa döndü, gübreye zam yağdı, mazot el yakıyor ama hâlâ utanmadan verimlilik dersi veriliyor” ifadelerini kullandı.

İlçe Başkanı Çakır, açıklamasına şu sorularla devam etti:

“Verimlilik arttırılsın diyorsunuz, peki 23 yılda siz neyi arttırdınız? Tarımda ithalatı mı? Yerli üreticinin borcunu mu? Çiftçinin çaresizliğini mi?”

AKP’NİN TARIM KARNESİ

İlçe Başkanı Çakır, “Madem her yıl açıklanan fiyatlar bu kadar ‘başarı’ ise” diyerek AKP İlçe Başkanına soru sormaya devam etti:

“O halde; Neden 2002’de 2.5 milyon tarımsal işletme varken bugün 2 milyonun altına düştü? Neden 2025 yılında Türkiye 15 milyon ton buğday ithalatı yaptı? Neden çiftçi, üretimden kopup şehre göç etmek zorunda kaldı? Bu sorulara cevap veremeyenlerin, çiftçiye akıl vermeye, fiyatları savunmaya ne hakkı olabilir? Biz üreticimizin yanındayız. Fiyatın değil, alın terinin karşılığı konuşulsun istiyoruz.  Sürdürülebilir tarım politikalarıyla üreticiyi güçlendirmek istiyoruz. TMO’nun çiftçinin kurumu olmasını, siyasi kadrolaşmanın değil adil alımın merkezi olmasını istiyoruz.”

CHP’DEN ALTERNATİF POLİTİKALAR

İlçe Başkanı Çakır, üretici için önerilen çözüm yollarını şöyle açıkladı:

“CHP iktidarında çiftçi, kaderine terk edilmeyecek.Çiftçinin fiyat pazarlığı değil, alın teri garanti altına alınacak.Mazot, gübre, tohum desteği zamanında verilecek.Üretici, destek parasını almak için seçim beklemek zorunda kalmayacak.”

SANDIĞA ÇAĞRI

Açıklamasının sonunda CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, Keşan Halkına şu çağrıda bulundu: “Değerli hemşehrilerim, Bu açıklama bir kez daha göstermiştir ki AKP halktan kopmuştur. Üreticinin cebini değil, sadece kendi siyasi çıkarlarını düşünmektedir. Biz ise tarlanın, emeğin sesini dinliyoruz. Çiftçinin yorgun ellerine bakıyoruz. Ve diyoruz ki: Bu ülke sizin emeğinizle ayakta, sizin alın terinizle doymakta. Size değer vermeyen bu anlayışa, sandıkta siz gereken cevabı vereceksiniz.”

Tekin, D-8’in 28. kuruluş toplantısında


Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyal İşler Başkanı Av. Sinan Tekin, D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 28. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle Çırağan Sarayı’nda düzenlenen programa katıldı.
Programda, D-8’in kuruluşuna öncülük eden Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “Yeni Bir Dünya” ideali bir kez daha hatırlatıldı. Adil paylaşım, karşılıklı dayanışma ve iş birliğine dayalı bu vizyonun, bugün hâlâ güncelliğini ve önemini koruduğu vurgulandı.


Program sonrası değerlendir-melerde bulunan Av. Sinan Tekin, şu açıklamalarda bulundu:
“28 yıl önce temelleri atılan D-8, İslam dünyasının kendi gücüne güvenmesinin ve birlikte hareket etmesinin sembolüdür. Bu yapıyı yaşatmak ve güçlendirmek, bize düşen tarihi bir görevdir. Merhum Erbakan Hocamızı rahmetle yâd ediyoruz.”
Av. Tekin ayrıca, Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Mahmut Arıkan’ın D-8’e ilişkin duruşunu da şu sözlerle ifade etti:
“Genel Başkanımız Sayın Mahmut Arıkan, D-8’in yalnızca ekonomik değil, ahlaki ve stratejik bir inşa süreci olduğunu her fırsatta dile getirmektedir. Bu anlayışla, adil bir dünya için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Program kapsamında; D-8 ülkeleri arasında iş birliğinin artırılması yönünde görüş alışverişinde bulunuldu.

‘İran’dan sonraki hedef ülkemizdir’


İYİ Parti Edirne İl Başkanı H.Hakan Şahin, İsrail ile İran arasındaki çatışmanın iki ülke arasında gözüküyor olsa da sonuçları itibariyle bölgeyi ve en önemlisi ülkemizi tehdit eder nitelikte olduğunu söyledi.
İYİ Parti İl Başkanı Şahin, yaptığı yazımlı açıklamada şunları kaydetti:
“İsrail’in komşumuz İran’a yönelik gerçekleştirdiği askeri harekatı bölgesel, hatta küresel dengeleri sarsacak, istikrara değil krizin daha da tırmanmasına yol açacak bir operasyon olarak görüyoruz.
Çatışma, bugün İsrail ile İran arasında gözüküyor olsa da sonuçları itibariyle bölgemizi ve en önemlisi ülkemizi tehdit eder niteliktedir.
Artık kınamadan öteye geçecek somut adımların atılmasının vakti gelmiştir. Hep söyledik yine söylüyoruz. İran’dan sonraki hedef ülkemizdir. Önce ülkenin içerisine doldurduğunuz mültecileri ülkelerine gönderin , İsrail ile tüm ticareti kesin ve en önemlisi de Lozan’a dört elle sarılın!”

Nur Cemaati’ne kıyağa tepki dinmiyor!

SOL Parti Edirne İl Örgütü, “Tahsis Milli Emlak’tan, plan değişikliği Belediyeden, yurt işletmesi Nur Cemaati’nden” diyerek Edirne Belediye Meclisi’nin Haziran ayı toplantısında aldığı kararla Edirnelilerin tüm itirazlarını yok saydığını bildirdi.
SOL Parti Edirne İl Örgütü Sözcüsü Nazım Türkoğlu, “Laiklikten Taviz Yok: Edirne Halkının İradesine Sahip Çıkıyoruz” başlığı altında paylaştığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“Edirne Belediye Meclisi, Haziran ayı toplantısında aldığı kararla, Edirnelilerin tüm itirazlarını yok saymıştır. Milli Emlak tarafından, Nur Cemaati’ne bağlı bir hayrat vakfına tahsis edilen ve kent planında ‘Turizm Alanı’ olarak belirlenmiş olan arsa, Belediye Meclisi tarafından plan bütünlüğü hiçe sayılarak ‘Yurt Alanı’ olarak değiştirilmiş ve vakfa “Buyurun, buraya yurt yapın” denilmiştir.
Belediye yetkilileri kararın ‘kişiye özel olmadığını’ ifade ediyor. Evet, karar kişiye özel değil; cemaate özel bir karardır.
‘Mevzuata uygun’ olduğu da ifade ediliyor. Evet, mevzuata uygun olabilir. Ancak bu plan değişikliğiyle cemaate sağlanan ayrıcalık, laik Edirne halkının vicdanına uygun değildir. Bu karar, gerici yapılanmaların kentimizde örgütlenmesinin önünü açmaktadır.
Yüzleri kızarmadan ‘Laikliğin teminatı biziz’ diyenlerin, bu kararı nasıl savunduklarını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

‘Tepeden değil gönülden yönetim’


Kurban Bayramı dolayısıyla Saadet Partisi Edirne İl Başkanlığı tarafından düzenlenen geleneksel bayramlaşma programı, yoğun katılım ve coşkulu bir atmosferle gerçekleştirildi. Programa, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyal İşler Başkanı Av. Sinan Tekin, il ve ilçe teşkilat yöneticileri, partililer ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bayram sabahı Edirne’nin manevi kalbi olan Eski Cami’de bayram namazını eda eden Av. Sinan Tekin, Edirne Valisi Yunus Sezer ve vatandaşlarla birlikte saf tuttu. Namazın ardından camide vatandaşlarla bayramlaşan Tekin, daha sonra il başkanlığının organize ettiği programa katıldı.
Bayramlaşma programında konuşan Tekin, bayramların kırgınlıkların geride bırakıldığı, kardeşliğin ve muhabbetin yeniden kuvvet kazandığı günler olduğuna işaret etti. Şu ifadeleri kullandı:
“Bayramlar; gönüllerin birleştiği, dargınlıkların sona erdiği, kardeşliğin ve dayanışmanın pekiştiği günlerdir. Saadet Partisi olarak bizler, sadece seçim zamanlarında değil, hayatın her anında halkımızın yanında olmayı görev biliyoruz. Bugün burada bir arada oluşumuz, ortak inançlarımızı, değerlerimizi ve sorumluluğumuzu yeniden hatırlamak açısından son derece kıymetlidir. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi ve kardeşliğimizi daim eylesin.”


Tekin, konuşmasında Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik sıkıntılara da değinerek; geçim mücadelesi veren emeklilerden, işsiz gençlere, borç altında ezilen esnafa kadar toplumun her kesiminin hak ettiği şartlara kavuşması için Saadet Partisi’nin çözüm odaklı bir siyaset yürüttüğünü ifade ederek, “Bu ülkede hiç kimse bayram sabahına kaygıyla, gelecek korkusuyla uyanmamalı” dedi.
Ayrıca Saadet Partisi’nin Türkiye genelinde düzenlediği “Ortak Akıl, Güçlü Şehir” çalıştaylarına da dikkat çeken Tekin, halkın derdini dinleyen, çözüm önerilerini ortak akılla şekillendiren bir siyaset anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, “Biz konuşmaya değil, dinlemeye talibiz. Halkın sözüyle siyaset şekillenmeli, tepeden değil gönülden yönetim anlayışı esas alınmalı” ifadelerini kullandı.
Tekin, Edirne İl Başkanı ve diğer il yöneticileri de bayramlaşma programında kısa selamlama konuşmaları yaparak katılımcıların bayramını kutladı. Programda teşkilatın çalışmaları, saha faaliyetleri ve önümüzdeki döneme dair hedefleri de paylaşıldı.
Program, edilen dualar ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Katılımcılar, hem bayram coşkusunu yaşadı hem de teşkilat ruhuyla bir araya gelmenin heyecanını hissetti.

‘Çiftçiyi çöküşe götürüyorsunuz’


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, TMD tarafından açıklanan buğday alım fiyatına tepkisini, “Alım fiyatları derhal revize edilmeli, prim ödemeleri zamanında yapılmalı. Buğday tarlasındaki üretici yalnızca ürün değil, bu ülkenin geleceğini ekiyor. Çiftçiye sırt çeviren bir devlet, toprağın bereketini de kaybetmeye mahkûmdur” diyerek gösterdi.
CHP Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, hububat için açıklanan rakamlara tepki gösterdi. Fiyatların yetersiz olduğunu iktidarın da bildiğini, bunun için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bir yazılı açıklama ile işin içinden sıyrılmaya çalıştığını söyleyen Yazgan, şunları vurguladı:
“Tarım ve Orman Bakanlığı, yazılı açıklama ile hububat alım fiyatlarını geç de olsa açıkladı. En başta bu yazılı açıklama, iktidarın tepkiden korktuğunun kanıtıdır. Oy olacaklarını düşündükleri konuları büyük programlar ile açıklayan iktidar, çiftçimizi çöküşe mahkûm eden böyle rakamları ise alelade bir açıklama gibi sitesinden paylaşmakla yetiniyor. Çiftçiyi belirsizlik içinde bıraktıkları yetmiyor gibi açıklanan fiyatlar, çiftçinin beklentisinin çok altında kalmış, tarımdan kopuşu hızlandıracak bir tabloyu gözler önüne sermiştir.
Ekmeklik buğday için 2024’te 11 TL, makarnalık buğday için 2024’te 11 lira 75 kuruş olan rakam 2025’te 16 lira 2 kuruş olmuştur. Arpa içinse 2024’te 8 TL olan rakam 2025’te 13 lira 52 kuruş yapılmıştır. Bu rakamlar, enflasyon rakamlarına yaklaşmıyor bile. Gübre, mazot, tohum, ilaç gibi temel tarım girdileri artmaya devam ediyor. Buğdaydaki ortalama maliyet, açıklanan fiyatların üstünde kalıyor. Bu şartlarda açıklanan rakamlar, üreticiyi zararına üretime mecbur bırakmak, tarımı bırakmaya zorlamaktır.
2024 için belirlenen ödemeler, 1 yıl içinde ancak yapılabildi. Kaldı ki bu süreçte çiftçi don, aşırı yağış, kuraklık gibi birçok felaket ile karşılaştı. Bu felaketler karşısında iktidar sessiz kaldı, çiftçiyi yalnız bıraktı. Üreticinin kaybı yalnızca bugünü değil, yarını da geleceğimizi de etkiler. İktidar yetkilileri resmen çiftçiye ‘Bizden umudu kes, tüccarın insafına kal, istersen artık üretme’ diyor. Bu tabloyu kabul etmiyoruz.
Bakanlığa soruyorum; girdi maliyetlerini neye göre hesaplıyor, buna rağmen bu fiyatları nasıl uygun görüyorsunuz? Alım fiyatları derhal revize edilmeli, prim ödemeleri zamanında yapılmalı. Buğday tarlasındaki üretici yalnızca ürün değil, bu ülkenin geleceğini ekiyor. Çiftçiye sırt çeviren bir hükümet, toprağın bereketini de kaybetmeye mahkûmdur.”