Yazar arşivleri: Mehmet ŞELECİ

GSB Spor Okulları açıldı

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından her yıl düzenlenen GSB Spor Okulları’nın açılışı, Edirne Şükrüpaşa Atletizm Sahası’nda gerçekleştirildi. Açılış programına Edirne Gençlik ve Spor İl Müdürü Selim Ak da katılarak çocuklarla birlikte spor yaptı ve etkinlik alanındaki eğitmenlerle bir araya geldi.

İl Müdürü Selim Ak, yaptığı basın açıklamasında, GSB Spor Okulları’nın bakanlığın en önemli projelerinden biri olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bakanlığımızın amacı sporu yaygınlaştırmak, sevdirmek ve çocuklara küçük yaşlarda spor alışkanlığı kazandırmak. Hedefimiz; çocuklarımızın serbest zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirmelerini sağlamak, onları kötü alışkanlıklardan ve riskli ortamlardan uzak tutarak geleceğe hazırlamak.”

İl genelinde 23 farklı branşta başlatılan yaz spor okullarına, bu yıl yaklaşık 3 bin öğrencinin katılması bekleniyor. Spor okulları, yaz tatili boyunca sürecek ve öğrenciler okullar açılana kadar çeşitli branşlarda eğitim almaya devam edecek.

Edirne’de sporun yaygınlaştırılması, gençlerin aktif yaşama teşvik edilmesi ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen GSB Spor Okulları, sporla dolu ve eğlenceli bir yaz için çocuklara önemli bir fırsat sunuyor.

Oskan çifti toprağa verildi

Olgay GÜLER

Edirne’nin Keşan ilçesinde 3 otomobilin karıştığı kazada hayatını kaybedenlerden Gencay Oskan (28) ve 5 aylık hamile eşi Seren Oskan (26), Enez’e Karaincirli Köyü’nde toprağa verildi.

Keşan-Enez kara yolu üzerinde önceki gece 00.30 sularında, 3 aracın karıştığı kazada Keşan İlçe Jandarma Komutanlığı Trafik Tim Komutanı Astsubay Kıdemli Çavuş Erkan Özkan ile birlikte Gencay Oskan ve 5 aylık hamile eşi Seren Oskan hayatını kaybetti. Astsubay Kıdemli Çavuş Erken Özkan’ın cenazesi ilçe jandarma komutanlığında gerçekleştirilen törenin ardından memleketi Balıkesir’e gönderilirken, Gencay Oskan ve Seren Oskan için Enez ilçesine bağlı Karaincirli köyünde cenaze namazı kılındı.

Cenazeye, Oskan ailesinin yanı sıra Edirne Valisi Yunus Sezer, Edirne Jandarma Komutanı Albay Mehmet Kasım Ermiş, Enez Belediye Başkanı Özkan, oda başkanları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Gencay Oskan’ın babası Enez Ziraat Odası Başkanı Mehmet Oskan taziyeleri kabul etti. Gencay ve Seren Oskan’ın cenazeleri, ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Karaincirli Köyü Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Yatırımcı Refleksleri Değişiyor: Portekiz Golden Visa Fonlarında Yeni Dönem

Golden Visa programı, uzun yıllar boyunca yatırımcılara Avrupa’da oturum izni elde etmenin güvenli ve yaygın bir yolunu sundu. Ancak 2023 yılında yapılan yasal değişikliklerle birlikte, gayrimenkul yatırımı programdan çıkarıldı. Bu değişim, yatırımcıların karar alma biçimlerini de etkiledi. Artık sadece oturum almak isteyen değil, aynı zamanda yatırımlarını dikkatli ve planlı şekilde yönlendirmek isteyen profiller öne çıkıyor.

Bu noktada Portekiz yatırım fonu, yatırımcılar için hem uyumlu hem de sürdürülebilir bir seçenek olarak öne çıkıyor. Fonlar, artık yalnızca göçmenlik avantajı sunan bir araç değil; sermayeyi koruma, çeşitlendirme ve orta-uzun vadeli planlar yapma imkânı tanıyan bir finansal çözüm olarak değerlendiriliyor.

Fonlara Yönelen İlgi Artıyor

2019’da henüz alternatif olarak bile görülmeyen Golden Visa uyumlu fonlar, bugün yatırımcıların ilk tercihlerinden biri. Fonlar iki ana kategoride toplanıyor:

  • Kapalı uçlu fonlar, yenilenebilir enerji, sağlık, tarım gibi sektörlere odaklanıyor.

  • Açık uçlu fonlar ise daha likit varlıklara, halka açık enstrümanlara ve bazı durumlarda dijital varlıklara yöneliyor.

Bu yeni yapı, yatırımcıları sadece oturum izni değil, aynı zamanda sermaye koruma ve çeşitlendirme amacıyla da fonlara yönlendiriyor. Artık fonların performansı kadar portföy dağılımı, uyumluluğu ve çıkış stratejisi de değerlendiriliyor.

Yatırımcının Üç Temel Önceliği

Golden Visa yatırımcılarının kararlarında üç ana motivasyon öne çıkıyor:

  1. Oturum hakkını korumak

  2. Yatırımı güvence altına almak

  3. Varlıkları farklı alanlara yaymak

Bu hedefler doğrultusunda yatırımcılar daha bilinçli, veri temelli ve uzun vadeli düşünen bir profille sürece dahil oluyor.

Hukuki Uyum: Yatırımda Stratejik Güvencenin Anahtarı

Golden Visa süreci yalnızca fon seçimiyle sınırlı değil; arka planda ciddi bir hukuki uyumluluk sistemi işliyor. Avrupa Birliği genelinde yürürlükte olan Kara Para Aklama ile Mücadele (AML) ve Müşterini Tanı (KYC) regülasyonları, yatırımcının fon transferinden kimlik beyanına kadar tüm aşamalarını kapsam altına alıyor.

Bu kapsamda, başvurunun sağlıklı ilerleyebilmesi için yatırımcının:

  • Gelir kaynaklarını belgelerle açık şekilde ortaya koyması,

  • Fonlara aktarılan tutarlarla bu kaynaklar arasında doğrudan bir bağ kurması,

  • Temiz bir sabıka kaydı sunması,

  • Banka transferlerinde açıklayıcı ve tutarlı bir evrak seti hazırlaması bekleniyor.

Reddedilme oranı düşük olsa da, bu tür belgelerde eksiklik veya uyumsuzluk olması süreci sekteye uğratabiliyor. Özellikle fon yöneticileri ve bankalar, AB finansal düzenlemelerine sıkı şekilde tabi olduklarından, yatırımın yalnızca finansal değil, yasal olarak da şeffaf olması şart.

Avukatla İlerlemek Neden Zorunlu Hale Geldi?

Yatırımcıların sıkça sorduğu “Fon yatırımı yapıyorum, neden avukata ihtiyaç duyayım?” sorusu, süreçteki çok aktörlü yapının karmaşıklığıyla yanıt buluyor. Golden Visa süreci yalnızca para transferinden ibaret değil; banka hesabı açılışı, fon belgelerinin incelenmesi, yatırımcı uygunluk testleri ve resmi başvuru evraklarının hazırlanmasını da kapsayan çok katmanlı bir yapıya sahip.

Tüm bu adımların hatasız, hızlı ve uyumlu şekilde ilerlemesi için bir hukuk profesyonelinin süreci baştan sona takip etmesi büyük önem taşıyor.

Golden Visa Programının Temel Avantajları

Portekiz Golden Visa programı yatırımcılar açısından üç temel avantaj sunuyor:

  • Minimum fiziksel ikamet: Yılda yalnızca 7 gün Portekiz’de bulunmak yeterli.

  • Vergi avantajı: Portekiz vergi mukimi olmayan yatırımcılar için fon gelirleri vergiden muaftır; mukim olunması halinde %10 sabit vergi uygulanır.

  • Vatandaşlık hakkı: 5 yılın sonunda vatandaşlık veya kalıcı oturum başvurusu yapılabilir.

Fon Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Fon yatırımı yapacak yatırımcıların göz önünde bulundurması gereken başlıca kriterler şunlardır:

  • Fon süresi en az 5 yıl olmalıdır.

  • Yatırımların %60’tan fazlası Portekiz merkezli şirketlere yöneltilmelidir.

  • Fon doğrudan veya dolaylı olarak gayrimenkul içermemelidir.

  • Minimum yatırım tutarı 500.000 Euro’dur; bu tutar birden fazla fon arasında bölünebilir.

  • Fonun yönetmelik, izahname ve lisans belgeleri bir hukukçu tarafından incelenmeli, uyumluluğu teyit edilmelidir.

Yeni Dönem: Golden Visa Artık Bir Sermaye Stratejisi

Webinarda da vurgulandığı üzere, Golden Visa artık sadece bir göçmenlik aracı değil; yatırımcının sermayesini kurumsal disiplinle konumlandırdığı bir platform. Gayrimenkul yatırımlarının yerini alan fonlar, veri temelli karar alma süreçleriyle birleşerek yatırımcıya stratejik çeşitlendirme ve sermaye koruma imkânı sunuyor.

Bugünün yatırımcısı artık yalnızca pasaport hedeflemiyor; izlenebilir, sürdürülebilir ve regülasyonlara uyumlu bir portföy arayışında. Bu dönüşüm, Golden Visa’yı yalnızca bir oturum programı değil, aynı zamanda uluslararası sermaye yönetiminin önemli bir aracı haline getiriyor.

CEM Vakfı’ndan ‘Madımak’ anması

Olgay GÜLER

CEM Vakfı Edirne Şubesi tarafından Sivas’ta Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te yaşanan olayların yıldönümünde, hayatını kaybedenler için anma töreni düzenlendi.

Sivas’ta 32 yıl önce düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde, aralarında yazar, ozan, düşünür ve 2 otel çalışanının bulunduğu 35 kişi yakılarak katledildi. Tarihe kara leke olarak geçen olayda hayatını kaybedenler, 32’nci yıldönümünde CEM Vakfı Edirne Şubesi tarafından anıldı. Edirne Şubesi binasında gerçekleştirilen anma töreninde Cem Vakfı Edirne Şube Başkanı Sadık Bektaş ile Cem Vakfı Edirne Şubesi Cem Evi Dedesi Selahattin Deniz konuşma yaptı.

Etkinlikte konuşan Şube Başkanı Bektaş, “Sivas Katliamı, Sivas Olayları, Madımak Katliamı ya da Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin Radikal İslamcı bir grup tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi, en büyüğü 66 yaşında, en küçüğü 12 yaşında, 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmeleriyle sonuçlanan olaylardır. Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas’a giden çoğunluğu Alevi aydın ve ozanlardan oluşan 33 kişinin Madımak Oteli’nin yakılması sonucu hayatını kaybetmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Hayatını kaybedenler her yıl farklı etkinliklerle anılıyor. Bizlerde Cem Vakfı Edirne Şubesi yönetimi ve tüm canlarımız adına tarihe kara harflerle kazınmış Sivas Madımak olayını, bu olaya sebep olanları esefle kınıyoruz. Bu ve benzer vakaların tekrar yaşanmamasını, insanlığı kardeşlik, dostluk, sevgi ve barışın kucakladığı bir dünya diliyoruz. Sizi asla unutmayacağız ve unutturmayacağız” dedi.

‘Ürün fazlası’na bildirim önerisi

Olgay GÜLER

Edirne Genç Çiftçiler Derneği Başkanı Egemen Ilgın, Türkiye’de tarımsal üretimde yaşanan plansızlık, israf ve fiyat dengesizliklerine karşı ‘Ürün Fazlası Bildirim Sistemi’nin kurulması önerisinde bulundu.

Dernek Başkanı Ilgın, tarımsal üretimde yaşanan plansızlık, israf ve fiyat dengesizliklerine karşı dünyada başarıyla uygulanan modellerden yola çıkarak öneride bulundu. Türkiye için “Ürün Fazlası Bildirim Sistemi”nin kurulabileceğini belirten Ilgın; Fransa, ABD, Çin, Hollanda ve İspanya gibi ülkelerde benzer sistemlerin yıllardır uygulandığını belirtti.

‘ÜRETİCİNİN ELİNDEKİ ÜRÜN DEĞER KAZANACAK’

Dünyada uygulanan sistemlerden örnek veren Ilgın, “Fransa’da FranceAgriMer aracılığıyla üreticiden alınan verilerle arz fazlası ürünler okullara ve yardım kuruluşlarına yönlendiriliyor. ABD’de USDA aracılığıyla fazla ürünler gıda bankalarına aktarılıyor ve üretici destekleniyor. Çin’de mobil uygulamalar üzerinden çiftçilerin girdiği verilerle devlet anlık yönlendirmeler yapıyor. Hollanda’da üretici verisi dijital sistemle kooperatifler arasında eşleştiriliyor. İspanya’da kooperatif temelli bölgesel planlama ile ürün israfı en aza indiriliyor. Üretici, e-Devlet üzerinden ya da kooperatifler aracılığıyla elinde kalan ürünü dijital sisteme bildirecek. Tarım Bakanlığı bu verileri anlık olarak izleyecek, analiz edecek. Fazla ürünler TMO, Tarım Kredi Marketleri, belediyeler ve sosyal yardım kuruluşlarına yönlendirilecek. Böylece hem israf önlenecek hem de pazardaki fiyat dengesi sağlanacak. Sistem sayesinde, arz fazlası olan ürünler ihtiyaç duyulan bölgelere yönlendirilecek; kamu kurumları ve sosyal destek mekanizmaları için ucuz ve güvenilir tedarik sağlanacak. Gerekli hâllerde devlet alım garantisi, lojistik destek ve işleme teşvikleriyle (konserve, soğuk hava deposu, dondurucu vb) üreticinin elindeki ürün değer kazanacak” dedi.

Sistemin sadece tarımı değil, aynı zamanda sosyal yardımı, kamu ekonomisini ve tüketici refahını da güçlendireceğinin altını çizsen Ilgın, “Bu sistem sadece tarımı değil, aynı zamanda sosyal yardımı, kamu ekonomisini ve tüketici refahını da güçlendirir. Türk tarımının en önemli eksikliğini hep birlikte giderelim; Üretimi planlayalım, ürünü yönlendirelim, hep birlikte kazanalım” diye konuştu.

‘Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz…’

Olgay GÜLER

TÜRK-İŞ Edirne İl Başkanı Zeki Şişko, kamuda görevli 600 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde, geçtiğimiz hafta hükümet tarafından verilen ikinci teklifin kabul edilebilir olmadığını belirtti.

Kamuda görevli 600 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin ikinci zam teklifi geçtiğimiz hafta açıklandı. 2025’in ilk yarısı için yüzde 17, ikinci yarısı için yüzde 10 zam önerildi. 2026 yılı teklifi ise değişmedi. Yapılan teklif, işçi kanadını yine tatmin etmezken, TÜRK-İŞ Edirne İl Başkanlığı tarafından, basın açıklaması gerçekleştirildi. Saraçlar Caddesi’nde gerçekleştirilen açıklamayı TÜRK-İŞ İl Başkanı Zeki Şişko okudu.

‘KABUL EDİLEBİLECEK BİR TEKLİF SUNULMADI’

Şişko, kamuda çalışan işçiler olarak 2025 yılı toplu iş sözleşme sürecinde ücret artışları ve hakları için verdikleri mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini her fırsatta dile getirdiklerini söyleyerek, “Geçtiğimiz hafta, 81 ilde iş yerlerimizin önünde bildirilerimizi okuduk. Uyardık, çağrıda bulunduk. Dedik ki: “Geçim derdi büyüdü, bu teklif toplu sözleşme değil, toplu oyalamadır. İşçiyi, emekçiyi açlığa mahkum etmektir” Ve bugün, eylem planımız doğrultusunda bir adım daha atıyoruz: Alanlardayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz. Fakat görüyoruz ki ne bizi duyan olmuş, ne de halkın gerçekleriyle yüzleşen. Hükümet geçtiğimiz hafta cuma günü yapılan toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun olan, kabul edilebilecek bir teklif sunmamıştır. Hatta öyle bir teklif ki işçinin emeği adeta yok sayılmıştır. Bize reva görülen ücret tüm ülkede işçi kitlemiz ve kamuoyu tarafından üzüntüyle karşılanmıştır” dedi.

‘AÇ KALAN BİZİZ’

Ülkedeki çalışan işçilerin görmezden gelindiğini dile getiren Şişko, “Taleplerimiz duyulana kadar, haklarımız teslim edilene kadar, Emek mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İşte bu yüzden artık sokaktayız, meydanlardayız, alanlardayız. Geçinemiyoruz, zordayız. Eylemse eylem, grevse grev. Meydanlarda mı yatacağız yatarız, aç mı kalacağız kalırız. Zaten çalışan biziz, zaten aç kalan biziz. İşçiyiz biz işçi. Hakkımızı alana kadar, direne direne kazanacağız” diye konuştu. 

‘ADİL BİR ÜCRET, GÜVENLİ BİR GELECEK İSTİYORUZ ‘

TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla halkın yaşadığı gerçekler arasında da dağlar kadar fark olduğunu söyleyen Şişko, “TÜİK hala ‘güzel havalardan’ bahsediyor. Biz emekçiler pazarda, manavda, sokakta gerçek enflasyonu yaşıyoruz. Açıkladığınız veriler bu yangını ne söndürebilir, ne de gizleyebilir. Pazardan eli boş dönen emekçi TÜİK’in verilerine değil, cebindeki üç kuruşa bakarak yaşamaya çalışıyor. Gerçekleri görmek istiyorsanız TÜİK’in raporlarına değil, işçinin boş tenceresine bakın. Ülkemizde vergi yükü işçinin emekçinin sırtına bindirilmiş. Maaşlarımız daha cebimize girmeden yüzde 27’si eriyor. Az kazanandan çok vergi alan bir sistemde adaletten söz edilemez. Yanlış hesaplarınızın faturasını biz emekçilere ödetemezsiniz. Çıkıp bir sokağa bakın, çarşıya pazara bakın. Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. Kuru vaat değil, toplu sözleşme hakkı istiyoruz. Adil bir ücret, güvenli bir gelecek istiyoruz. Onurlu bir yaşam talebimizden geri adım atmayacağız. Emeğimizi yok sayanlar işçinin sesini duyana kadar susmayacağız. Sokaklardayız, meydanlardayız, alanlardayız” şeklinde konuştu.

Sarayiçi’nde İBB Kent Orkestrası rüzgarı!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın Sarayiçi Konser Alanı’nda verdiği konser büyük ilgi gördü. Konser sonrası Sarayiçi’ni gezen Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, vatandaşlarla ve esnafla görüştü.


UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan ve Edirne Belediyesi organizasyonuyla düzenlenen 664. Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali, müzik, dans ve eğlenceyle iç içe geçen etkinlikleriyle tüm coşkusuyla sürüyor.


Festivalin ikinci gününde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın Sarayiçi Konser Alanı’nda verdiği konser, Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın’ın ev sahipliğinde unutulmaz bir akşama dönüştü.

Edirne Belediyesi organizasyonuyla düzenlenen konser, klasik eserlerin yanı sıra farklı kültürlerin sevilen parçalarına uzanan geniş repertuarıyla dinleyicilere adeta bir müzik şöleni sundu. Sarayiçi’nin tarihi atmosferinde yankılanan ezgiler, festivale gelen misafirlerin coşkusunu daha da artırdı.


BAŞKAN GENCAN AKIN SARAYİÇİ’NDE ESNAF VE VATANDAŞLARLA
Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın, konserin ardından Sarayiçi alanını gezerek esnaflarla ve vatandaşlarla bir araya geldi. Halkın ilgisini gören Başkan Gencan Akın, Edirneliler ve şehre gelen konuklarla bol bol sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi.


Kırkpınar coşkusunu alanın dört bir yanında vatandaşlarla paylaşan Başkan Gencan Akın, esnafa da hayırlı işler temennisinde bulundu.

Edirnelilere müzik ziyafeti yaşatan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’na teşekkürlerini ileten Başkan Gencan Akın, yaptığı açıklamada “Sanatın birleştirici gücünü Kırkpınar ruhuyla buluşturduğumuz bu özel gecede, bizleri müziğin evrensel diliyle buluşturan İBB Kent Orkestrası’na gönülden teşekkür ediyorum. Edirne’mize yakışan bu güzellikleri hep birlikte yaşamaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Saç Dökülmesinde Devrim: En Yeni Teknolojiler

Ankara saç dökülmesi tedavisi ile artık saçların dökülmesi sorun olmaktan çıkıyor. Böyle durumlarda yeni nesil tedavi yöntemleri ile saçlar daha bakımlı ve gür şekilde kendini yenileyebiliyor. Bazen ilaç tedavisi bazen saç ekim yöntemleri ile saç estetiğine yeniden kavuşmak mümkün olabiliyor. Saç dökülmesi konusunda özellikle uzman kliniklerden hizmet almak gerekiyor.

Saç Dökülmesi Tedavisi

Saç dökülmesi tedavileri genelde saçın neden döküldüğüne bağlı olarak belirlenmektedir. Böyle durumlarda Ankara saç dökülmesi tedavisi için bu alanda prestijli kliniklerden hizmet almak mümkündür. Bazen mevsimlik olsa da bazen sağlık problemlerinden dolayı dökülmeler yaşanabilmektedir. Ancak her durumda açılan saç bölgelerine gerekli müdahaleler yapılabilmektedir.

Saç Dökülmesi Neden Olur?

Saçların dökülmesi kişiden kişiye değişen bir durumdur. Hem nedenleri hem de dökülme şiddeti değişebilmektedir. Ancak Ankara saç dökülmesi tedavi yöntemlerinden birini uygulayabilmek için mutlaka saç dökülmesine neden olan durumu saptayabilmek gerekir. En bilinen nedenler arasında şunları saymak mümkündür:

  • Çok yoğun stres ve üzüntü yaşanması
  • Yetersiz ve dengesiz beslenme
  • Gereli mineral ve vitaminlerin eksik olması
  • Kronik hastalıklar için kullanılan ilaçların yan etkileri
  • Saç bakımına önem vermemek
  • Genetik özellikler

Saç Dökülmesi Tedavi Edilebilir mi?

Kadınların ve erkeklerin sık sık yaşadığı saç dökülmeleri tedavi edilebilecek bir sorundur. Böyle durumlarda kişiler Ankara saç dökülmesi tedavisi için bu alanda hizmet veren kliniklere başvurabilirler. İlaçla, PRP ya da mezoterapi gibi yöntemlerle tedavisi yapılabilmektedir. Aynı zamanda saç ekim tedavisi uygulamaları da kişilerin sorunlarına çözüm olmaktadır.

Ankara’da Saç Ekimi Tedavisi

Saç ekimi kişilerin baş bölgesinin üst, yan ya da arka kısımlarında tamamen dökülerek kel kalan alanlara uygulanan bir yöntemdir. Yoğun dökülmeler karşısında Ankara saç ekimi kliniklerine başvurarak seyrelen saç bölgelerine saç ekimi yaptırmak mümkündür. Genelde FUE saç ekim yöntemi yaygın olarak tercih edilmektedir. Bu yöntem çok hızlı sonuç alınabildiği için tercih edilen bir yöntemdir.

Bunun yanında FUT yöntemi yönteminde ise tek seferde daha fazla saç kökü nakledildiği için tercih edilmektedir. Kısa sürede tamamlandığı için avantajlıdır. Özellikle Ankara saç ekimi merkezlerinde çokça tercih edilen bir yöntemdir. Bununla birlikte iyileşme süreci diğer yöntemlere göre daha hızlı olabilir. Çok tercih edilen saç ekim yöntemleri arasında DHI ve Safir FUE yöntemleri de bulunmaktadır.

Saç Ekimi Nasıl Yapılır? Kimler İçin Uygundur? Ne Kadar Sürer?

Saç ekim uygulamalarında genelde kişilerin öncelikle bu işlemi yapacak uzmanla görüşmesi gerekir. Ön görüşme sırasında hem işlem yapılacak hem de donör olacak bölge belirlenir. Bununla birlikte kişilere Ankara saç ekimi kliniklerinde ekim işlemlerinde lokal anestezi uygulanmaktadır. 18 yaş üzerinde olup sağlık durumu elverişli olan herkes bu işlemden yararlanabilmektedir.

Saç Ekimi Sonrası Saçlar Ne Zaman Uzar?

Saç ekim işleminde süreç kişiden kişiye değişebilir. Aynı zamanda uygulanan teknik de önemli noktalar arasındadır. Genel olarak saç ekimi Ankara kliniklerinde yeni nesil yöntemler uygulanmaktadır. Bu yöntemler arasında FUT, FUE, DHI ve Safir FUE gibi seçenekler oldukça tercih edilmektedir.

İşlem sonrasında sonuç almak içini se kişilerin bir süre beklemesi gerekebilir. Ortalama olarak 8 haftaya kadar ilk etkileri görmek mümkün olur. Bununla birlikte saç ekimi Ankara kliniklerinin verdiği hizmetin kalitesi her zaman önemli noktalardandır.  Tam sonuçlarını görmek için ise 3 ay ile 6 ay arasında bir süre geçmesi gerekir.

Bununla birlikte tedavi süreci hem dökülme seviyesine hem de yönteme göre değişen bir durumdur. Bunun için saç ekimi Ankara tedavisi öncesinde kişinin uzman doktoru ile detaylı görüşme yapması önerilmektedir.

Edirne neden az güreşçi çıkarıyor?

Edirne’nin 664. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde tüm kategorilerde sadece 16 güreşçi ve prestijli Başpehlivan kategorisinde ise sıfır temsil edileceği, bu tablonun Edirne’nin yağlı güreşle tarihi bağını yeterince değerlendiremediğini gösterdiği ileri sürüldü.
Kırkpınar Oil Wrestling Edirne, Kırkpınar Güreşleri öncesi oldukça önemli bir analizi kamuoyu ile paylaştı. “664. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’ne katılan Edirneli güreşçilerin azlığı, eğitim altyapısı, antrenör kalitesi ve Trakya Üniversitesi’nin desteği üzerine eleştirel bir analiz!” başlığı ile “Edirne Neden Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’nde Bu Kadar Az Güreşçi Çıkarıyor?” sorusunun yöneltildiği çalışmada şunlara yer verildi:
“664. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, 30 Haziran – 6 Temmuz 2025 tarihlerinde Edirne’de düzenleniyor ve Türk kültürel mirasının temel taşlarından biri olarak UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alıyor. Geleneksel Türk yağlı güreşinin merkezi olan Edirne’nin, üst düzey pehlivanlar yetiştirmesi beklenir. Ancak, veriler, farklı güreş kategorilerinde (boylarda) Edirneli güreşçilerin “çarpıcı” derecede az olduğunu ortaya koyuyor. Yüzlerce katılımcı arasında sadece 16 Edirneli güreşçinin yer alması, bu tarihi merkezde yağlı güreşin durumuna dair ciddi sorular doğuruyor. Bu azlık, Edirne Belediyesinin yeterli önemi vermemesi, yerel eğitim altyapısı, antrenör kalitesi, kurumsal destek ve sosyo-kültürel faktörlerin eleştirel bir şekilde incelenmesini gerektiriyor.


Veriler, 664. Kırkpınar’da Edirneli güreşçilerin katılımını şu şekilde gösteriyor:

  • Başpehlivan: 40 katılımcı arasında 0
  • Başaltı: 64 katılımcı arasında 1 (Serkan Üğdüler)
  • Büyük Orta: 64 katılımcı arasında 1 (Atakan Makas)
  • Küçük Orta Büyük: 64 katılımcı arasında 2 (Emrah Kaya, Abdulbaki Kara)
  • Küçük Orta Küçük: 66 katılımcı arasında 3 (Cenk Akpınar, Yiğit Kartal, Emre Ertan)
  • Deste Büyük: 67 katılımcı arasında 3 (Alperen Düzenci, Erol Kartal, İsmail Ayaz)
  • Deste Orta: 64 katılımcı arasında 0
  • Deste Küçük: 65 katılımcı arasında 3 (Teyfik Gülter, Burak Altıok, Bayram Gümüşdağ)
  • Ayak: 67 katılımcı arasında 1 (Ceyhun Zımba)
  • Tozkoparan: 69 katılımcı arasında 1 (Erkan Makas)
  • Teşvik 2: 49 katılımcı arasında 3 (Ahmet Çiftçi, Aydıncan Gümüşdağ, Burak Kızıltıoprak)
  • Teşvik 1: 49 katılımcı arasında 1 (Gökdeniz Tezgider)
  • Minik 2: 49 katılımcı arasında 0
  • Minik 1: 49 katılımcı arasında 0
    Toplam kategori sayısı: 14
    Toplam Edirneli güreşçi sayısı: 19
    En fazla Edirneli katılımcının olduğu kategoriler: Küçük Orta Küçük, Deste Büyük, Deste Küçük, Teşvik 2 (her birinde 3 güreşçi)
    Edirneli katılımcının olmadığı kategoriler: Başpehlivan, Deste Orta, Minik 2, Minik 1
    Bu dağılım, özellikle Başpehlivan kategorisinde (0 katılımcı) ve bazı alt kategorilerde sıfır veya az temsil ile ciddi bir eksikliği gösteriyor. Toplam 16 Edirneli güreşçi, yüzlerce katılımcının küçük bir kısmını oluşturuyor ve bu Edirne gibi yağlı güreşin Kabe’si olarak adlandırılan şehir için endişe verici bir durumdur.
    Edirne Neden Bu Kadar Az Güreşçi Çıkarıyor?
    Edirneli güreşçi sayısının az olmasının birkaç olası nedeni var:
  1. Eğitim Altyapısının Yetersizliği
    Edirne, Kırkpınar’a ev sahipliği yapmasına rağmen, yağlı güreşe özel modern eğitim tesislerinden yoksundur. Geleneksel yağlı güreş, açık alanlarda antrenman, zeytinyağına erişim ve kispet (deri güreş şortu) gibi özel ekipmanların bakım ve saklama olanaklarını gerektirir. Sarayiçi Er Meydanı, festival için tarihi bir mekan olsa da yıl boyu eğitim merkezi olarak kullanılmıyor. Edirne’de özel, iyi donanımlı eğitim merkezlerinin eksikliği, yerel yeteneklerin gelişimini engelleyebileceğini de düşünmek gerekir. Bu tür tesislere sürekli erişim olmadan, hevesli güreşçiler etkili bir şekilde antrenman yapmakta zorlanabilir; bu durum, son yıllarda çok sayıda Başpehlivan (ör. Yusuf Can Zeybek, Ali Gürbüz) çıkaran Antalya gibi bölgelerle kıyaslandığında belirginleşmektedir.
  2. Antrenör Kalitesi ve Sayısı
    Edirne’deki antrenörlerin kalitesi kritik bir sorun. Yağlı güreş, elense, paça kazık, künde gibi özel teknikler ve kaygan, yağlı koşullara uygun fiziksel hazırlık gerektiren oldukça teknik bir spor. Edirne’nin köklü yağlı güreş geleneği olsa da yerel antrenörlerin modern eğitim metodolojilerine sahip olup olmadığı veya tutarlı, yüksek seviyeli eğitim verecek kaynaklara erişimi olup olmadığını olsa da yararlanıp yararlanmadığını bilmiyoruz. Sporun usta-çırak geleneğine, siyasete de dayanması, yenilikleri kısıtlayabilir; güncel olmayan antrenörler, bilgi eksikliğinden sadece belirli teknikler veya güç ve kondisyon çalışmalarına yeterli önem verilmemesi, Edirneli güreşçileri dezavantajlı konuma düşürür. Ayrıca, Edirne’de aktif antrenör sayısının az olmasımuhtemelen maddi teşviklerin veya kurumsal desteğin eksikliği nedeniyleeğitilen güreşçi sayısını sınırlayabilir.
  3. Trakya Üniversitesi’nden Sınırlı Destek
    Edirne’de bulunan Trakya Üniversitesi’nin Spor Bilimleri Fakültesi, teorik olarak yağlı güreşe akademik programlar, araştırmalar veya eğitim ortaklıklarıyla destek sağlayabilir. Üniversite ile işbirliği sağlanarak yerel güreşçilere biyomekanik araştırmalar, beslenme planları veya eğitim kampları gibi özel programlarla destek sunulmalıdır. Serbest güreş gibi modern sporlar dünya genelinde üniversite destekli programlardan faydalanırken, geleneksel yağlı güreş akademik ortamlarda öncelikli olmayabilir. Lakin bunun yapılması gerekir.
  4. Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Faktörler
    Edirneli güreşçi katılımındaki düşüş, daha geniş sosyo-kültürel değişimlerden de kaynaklanabileceğini düşünüyoruz. Yağlı güreş, kültürel olarak önemli olmasına rağmen, fiziksel olarak zorlayıcı ve modern sporlara veya diğer kariyer yollarına kıyasla maddi getirisi düşük bir uğraş. Edirne’deki genç sporcular, daha kazançlı veya küresel olarak tanınan futbol veya basketbol gibi sporlara yönelebilir; bu sporlar daha iyi altyapı ve sponsorluk fırsatları sunar.
  5. Diğer Bölgelerden Gelen Rekabet
    Antalya gibi diğer bölgelerden gelen güreşçilerin hakimiyeti, güreş gelişiminde bölgesel bir eşitsizliği gösteriyor. 2014’ten bu yana, Başpehlivan unvanlarının çoğu Antalya yerlilerine (birkaç istisna hariç) gitti. Bu, Antalya’nın daha deneyimli antrenörler, bilim ile kurulan Belediye Spor Kulüpleri, daha iyi tesisler ve güçlü topluluk desteğiyle daha iyi bir eğitim ekosistemine sahip olduğunu gösteriyor.
    Eğitim Tesisleri ve Antrenörler Yeterli mi?
    Edirne’deki eğitim tesislerinin ve antrenörlerin yeterliliği sorgulanabilir. Kırkpınar’a ev sahipliği yapmasına rağmen, Edirne’de yıl boyu hizmet veren yüksek kaliteli eğitim merkezlerinin eksikliği muhtemel bir engel. Sarayiçi Er Meydanı festival sırasında kullanılıyor, ancak yıl boyu eğitim merkezi değil. Yağlı güreş eğitimi, sadece fiziksel alan değil, aynı zamanda yağ, özel ekipmanlar ve sporun benzersiz taleplerini anlayan deneyimli, bilimle çalışan antrenörler gerektirir. Bunlar olmadan, Edirneli güreşçiler dezavantajlı konumda.
    Antrenör kalitesi de bir başka sorun. Geleneksel usta-çırak sistemi kültürel olarak zengin olsa da güç antrenmanları, sakatlık önleme veya taktik analiz gibi modern spor bilimini içermeyebilir. Edirne’deki antrenörler çağdaş eğitim yöntemlerine maruz kalmamışsa Kırkpınar’ın yüksek rekabet yoğunluğuna, özellikle Başpehlivan kategorisine (Edirneli güreşçilerin bulunmadığı) hazırlık yapmakta zorlanmaktadırlar.
    Edirne Yağlı Güreşi için İyileştirme Önerileri
    Edirneli güreşçi sayısının azlığını gidermek için şu adımlar atılabilir:
  • Eğitim Tesislerine Yatırım: Edirne, yıl boyu açık alanlar, yağ ve ekipman erişimi sunan özel yağlı güreş eğitim merkezlerine ihtiyaç duyuyor. Edirne Belediyesi, özel sponsorlar veya Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ortaklık kurarak bu tür tesisleri finanse edebilir.
  • Antrenörlerin Modernizasyonu: Antrenörler, güç kondisyonu, beslenme ve sakatlık önleme gibi modern spor bilimlerinde eğitim almalı, böylece güreşçileri yüksek seviyeli rekabete daha iyi hazırlayabilir.
  • Trakya Üniversitesi ile İş birliği: Üniversite, yağlı güreşe yönelik bir program başlatabilir, burslar, araştırmalar ve eğitim kampları sunarak yerel yetenekleri destekleyebilir.
  • Taban Programlarının Artırılması: Genç sporcuları yağlı güreşle tanıştıran toplum temelli girişimler, özellikle Minik ve Teşvik kategorilerinde katılımı artırabilir; bu kategorilerde Edirne şu anda minimal temsil ediliyor.
  • Kırkpınar’ın Prestijinden Yararlanma: Edirne, Kırkpınar’ın ev sahibi olarak statüsünü kullanarak finansman ve yetenek çekmeli, yatırım ve başarı döngüsü yaratmalıdır.
    Sonuç

664’ncü Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’nde Edirneli güreşçilerin azlığı, eğitim altyapısı, antrenör kalitesi ve kurumsal destekteki sistemik sorunları yansıtıyor. Tüm kategorilerde sadece 16 güreşçi ve prestijli Başpehlivan kategorisinde sıfır temsil, Edirne’nin yağlı güreşle tarihi bağını yeterince değerlendiremediğini gösteriyor. Modern eğitim tesislerinin eksikliği, muhtemelen güncel olmayan antrenör yöntemleri ve Trakya Üniversitesi’nin minimal katılımı önemli engeller. Sosyo-kültürel değişimler ve Antalya gibi bölgelerden gelen rekabet bu sorunu daha da derinleştiriyor. Edirne’nin güreş mirasını yeniden canlandırmak için belediye, üniversite ve yerel topluluğun tesislere yatırım yapması, antrenörleri çağdaş ve sürekli eğitimler alması ve yeni nesil pehlivanlara ilham vermesi gerekiyor. Ancak bu şekilde Edirne, Türk yağlı güreşinde hak ettiği yere geri dönebilir.”