664’üncü Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri için sabah 10.00’da başlayan kayıt işlemi, 17.00’da tamamlandı.
Buna göre Kırkpınar’da güreşmeye hak kazanan 826 pehlivandan, 762’si güreşler için kayıt yaptırdı.
BOYLARA GÖRE KATILACAK PEHLİVANLAR
Boylara göre kayıt yaptıran pehlivan sayıları şu şekilde oluştu: Minik-1: 36, Minik-2: 37, Teşvik-1: 42, Teşvik-2: 45, Tozkoparan: 63, Ayak: 67, Deste Küçük: 59, Deste Orta: 59, Deste Büyük: 63, Küçük Orta Küçük: 62: Küçük Orta Büyük: 61, Büyük Orta: 64, Başaltı: 64, Baş: 40
Enez Hacı Bektaşi Veli Cemevi Derneği, Sivas Madımak katliamının insanlık tarihinin en kara, en utanç verici katliamlarından biri olduğunu belirterek, yakanları da, aklayanları da, katilleri serbest bırakanları da affetmeyeceklerini bildirdi.
Enez Hacı Bektaşi Veli Cemevi Derneği’nce yıldönümü dolayısıyla Enez Cumhuriyet Meydanı Atatürk Heykeli önünde okunan bildiride, “Sivas’taki vahşi katliamın üzerinden 32 yıl geçti. Ama ne acımız azaldı, ne de öfkemiz dindi” denildi. Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karakaş’ın okuduğu bildiride şunlara yer verildi:.
“Bu topraklarda direnişin simgesi, Alevi inancının hak, hakikat ve adalet yolundaki temel direklerinden biri olan Pirimiz Pir Sultan Abdal’ın anısına düzenlenen etkinliklerin dördüncüsünde, semah dönen gençlerimiz, ozanlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız, aydınlarımız, bu halkın vicdanı ve geleceği olan 33 Canımız, 2 Temmuz 1993 Cuma günü Madimak Oteli’nde yakılarak katledildi.
Katillerin ‘Sivas Laiklere Mezar Olacak’ sloganları atarak geldiği, güvenlik güçlerinin seyirci kaldığı, dönemin siyasi iktidarının sessizliğiyle gölgelenmiş bu katliam, sadece Türkiye’nin değil, insanlık tarihinin kara lekesi, bu coğrafyada farklı olana, inanca, düşünceye, aydınlığa ve insanlığa karşı işlenmiş bir insanlık suçudur.
Zaman döner, takvimler değişir. Ama bazı tarihler, her yıl aynı acıyla gelir. Bu yıl Muharrem Yas Orucu 26 Haziran – 7 Temmuz arası tutuluyor. 2 Temmuz 1993 Madimak Katliamı’nın yıldönümü, Muharrem orucunun 7. gününe denk geliyor. 2025’in Mart ayından beri Suriye’de aleviler HTŞ tarafından katlediliyor, tecavüze uğruyor ve topraklarından sürülmek isteniyor. Yani 2025 Muharrem’i yalnızca Kerbela’nın değil, Çorum’un, Maraş’ın, Sivas’ın, Suriye’nin de yasını taşıyor…
Sivas’taki vahşi katliamın üzerinden 32 yıl geçti. Ama ne acımız azaldı, ne de öfkemiz dindi.
Çünkü adalet yerini bulmadı. Katillerin büyük bir bölümü cezasız kalırken ceza alanlar affedildi, serbest bırakıldı. İnsanlığa karşı işlenmiş bir dava, zaman aşımına uğratıldı. Sivas’ın öncesinde yaşanan katliamlarla da, Sivas’la da, sonrası yaşanan katliamlarla da yüzleşilmedi.
Yaşanmış hiçbir katliamla hesaplaşılmadı. Hesabı verilmedi. Çünkü katiller, bizzat siyasi iktidarlar tarafından korundu. Bu tür cinayetler, gerici, ırkçı, faşist çeteler, örgütler cesaretlendirildi, 199dolayısıyla katliamlar teşvik edildi. Katiller ve onları koruyup kollayanlar, devlet protokollerinde yer buldu.
Sevgili Dostlar! Katilleri de, bu katliamı planlayanları da, aklayanları da tanıyoruz.
Zihniyetlerini biliyoruz. Ülkemizin ve hatta dünyanın geleceğini karartmak isteyen bu zihniyet ile mücadelemiz yeni değildir.
Tarihimiz bu anlayış ile mücadele tarihidir. Tarihin hiçbir döneminde karanlığa teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız.
Yüzleşme ve hesaplaşma olmadan bu topraklara barış da, demokrasi de, özgürlük de gelmeyecektir.
Bugün Sivas’ın katillerinin, Hizbullahçıların salıverildiği; gazetecilerin, öğrencilerin, aydınların cezaevlerinde tutulduğu, halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının tutuklandığı, yerine kayyumların atandığı karanlık bir dönemden geçiyoruz.
Ekonomik ve sosyal kriz, adalet krizi ile gerici ve tekçi bir ablukaya dönüşürken, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin, kadınların bedeller ödeyerek kazandıkları temel haklar birer birer gasp ediliyor, en demokratik anayasal haklar kullandırılmıyor, bu düzenin devamına yönelik her türden hukuksuzluk olağanlaştırılıyor.
Laik ve bilimsel eğitim yerine dinsel ve mezhepçi bir müfredat getirilerek yeni karanlıklar örülmek isteniyor.
Değerli Canlar! Sivas, Tokat, Malatya Erzincan başta olmak üzere Alevi coğrafyası madencilik adı altında, maden ve enerji şirketlerine peşkeş çekilmekte, kutsal mekânlarımız, ziyaretgahlarımız, derelerimiz, dağlarımız, zeytinliklerimiz, yaşam alanlarımız talan edilmektedir.
Bu yapılmak istenen şey, sadece sıradan bir doğa katliamı değil, aynı zamanda bir inanç, kültür ve hafıza kıyımıdır.
Bugün yaşanılanlar gerici ve faşist bir kuşatmanın ta kendisidir ve bu düzenin adı açıkça faşizmdir.
Ve biz, bu kuşatmaya karşı direnen halkların, inançların, kadınların, gençlerin yanında, Hakk’ın ve halkın yolundayız!
Sivas’ta yakılan ateşle simgeleşen bu katliamla yüzleşmeyen hiçbir iktidar, barış ve eşit yurttaşlık iddiasında bulunamaz.
Dersim, Çorum, Maraş, Gazi, Suruç, Roboski, Ankara Gar, Gezi gibi yaşanmış her bir katliam, ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyenlerin planıdır.
Katliamlar, Alevilerin ve Türkiye halklarının kaderi değildir ve olmayacaktır. Bizler pirlerimizin, yol önderlerimizin tarih boyunca sürdürdüğü hak ve hakikat mücadelesini büyüterek devam ettireceğiz. Sonunda kaybeden karanlık olacak. Bu ülke ve bütün halklar özgürleşecek, eşit yurttaşlığa dayalı Laik ve Demokratik Cumhuriyet mutlaka inşa edilecektir.
Madimak yanmasın bir daha. İnsanlık yanmasın… Unutmadık, affetmiyoruz.”
Olgay GÜLER Edirne’de 664’üncüsü düzenlenen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin 2023 ve 2024 şampiyonu başpehlivan Yusufcan Zeybek, bu yıl da şampiyon olup altın kemeri ebedi olarak Antalya’ya götürmek istediğini söyledi.
Bu yıl 4-6 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen, UNESCO İnsanlığım Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ndeki Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin en iddialı isimlerinden, son iki yılın şampiyonu Yusufcan Zeybek, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın’ı ziyaret etti. Ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Zeybek, en büyük hedefinin bu yıl da şampiyon olarak altın kemeri ebedi olarak Antalya’ya götürmek olduğunu söyledi.
‘HEYECAN VAR’ Bu yıl Kırkpınar’da stresi kontrol altında tutarak başarıyı hedeflediğini kaydeden Zeybek, “Geçtiğimiz iki yıl güzel çalıştık ve emeğimizin karşılığını aldık. Bu yıl da güzel çalıştık, inşallah emeklerimizin karşılığını alır, kemeri ebedi olarak uzun bir aradan sonra alırız. Bu farklı bir duygu. Heyecan var, heyecan olmazsa zaten bu işin tadı ve tuzu olmaz. İnşallah biz de bu heyecanımızı kontrol altında tutup sahada en iyi şekilde, en güzel şekilde güreşimizi yaparız, istediğimiz bir şekilde kenar alırız, Antalya’mıza gideriz. Edirne’nin farklı bir havası var. Güreşçiler için, seyirciler için. Duygusu çok farklı. Sonuçta dualı bir çayır Sarayiçi. İnşallah en güzel şekilde taçlandırırız bu yılımızı, Antalya’mıza ebedi kemeri alıp döneriz” diye konuştu.
‘STRESİ KONTROL ALTINDA TUTARSAK TARİHE GEÇERİZ’ Altın kemerin ebedi sahibi olması durumunda, başarısını 2 yıl önce kaybettiği annesine adayacağını dile getiren Zeybek, “İlk yıl annem vefat etti. Geçen yıl şampiyon olduğumda ona armağan ettim, bu yıl da şampiyon olursam ona adayacağım. Bu yıl biraz daha profesyonel hazırlandım diyebilirim. Bu yıl biraz daha üstüne koyaraktan milim milim, sezonda olsun, antrenmanlar da olsun, izlenimlerimizi hepsini ona göre yaptık. İyi bir hazırlık geçirdik, iyi bir dönem geçirdik. Yani geçtiğimiz iki yıla bakarsak daha da iyi geldik. Tabii üçüncü yıl, biraz stresliyim ama daha çok da aşırı stres yok üzerimde. O sahaya çıktığımızda belli oluyor üstündeki stres. İnşallah bunu en iyi şekilde kontrol altında tutarım. Ben Avrupa’da, Dünya’da çok güreştim, oralarda da stresimi kontrol altında tuttum. Tabii bu saha çok farklı bir saha, Avrupa’ya veya dünyaya benzemiyor. Burası çok farklı bir yer. İnşallah burada da en güzel şekilde stresimizi baskı altında tutup, kemerimizi alıp güzel bir anı olarak tarihe geçeriz” dedi.
‘RAKİPLERİMİZ ÇOK GÜÇLÜ’ Bu yıl ki rakiplerinin de çok güçlü olduğunu belirten Zeybek, “Bu sene rakiplerimiz de çok güçlü. Kemer yılı ve kemeri yakmak da isim konusunda ayrı bir cazibe uyandırır. İnşallah kemerimiz yanmadan alırız. Orhan abi olsun, Ali abi olsun, Mustafa Taş olsun, Enes olsun, İsmail abi olsun, hepsi gerçek hayatta abilerimiz, ustalarımız, çıraklarımız, kardeş gibiyiz, beraberiz ama sahanın dışı çok farklı olur bizim için, sahanın içi çok farklı olur. Osman Aynur abimiz, Mustafa Batu kardeşim gibidir, antrenmanlarımızda hep çatışırız mesela. Sahada da çatışırız ama sahanın dışında hep kardeşiz. Nasip olursa inşallah kemeri alacağız. Kemeri alırsak da Antalya’ya giderken Ahmet Taşçı ustamıza uğrayacağız ilk olarak, bir el alacağız” şeklinde konuştu.
‘ANTALYA KEMERİ ÇOK İSTİYOR’ Antalya’nın da şehir olarak ebedi altın kemeri çok istediğini anlatan Zeybek, “Antalya’da hava şöyle; Antalya tabii kemeri çok istiyor. Neden istiyor? Antalya güreşe çok emek veriyor, güreş sporunu çok seviyor. Çok ümitliler. Disiplinli çalıştığımı da biliyorlar. Çok umut ediyorlar. İnşallah biz de o umutları karşılıksız bırakmayız. Ben çok disiplinli ve istikrarlı bir sporcuyum. Antrenman konusunda da disiplinliyimdir. Tabii onlar da çok istiyor haliyle. İnşallah bu umutları karşılıksız bırakmayız. Kemerimizi alıp Antalya’ya nasip olursa güzel bir şekilde pazartesi ve salı günü dönmek nasip olur bize” ifadelerini kullandı.
‘HEYECANLA PAZAR GÜNÜNÜ BEKLİYORUZ’ Zeybek’i makamında ağırlayan Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın da, bu yıl da güzel bir organizasyona ev sahipliği yapmak istediklerini belirterek, “Bu yıl siz kendinizi hem daha değerli hissedin hem de daha iyi koşullarda olun diye ağamızla beraber ortak bir çalışma yürüttük. İnşallah güzel bir organizasyona hep beraber ev sahipliği yapacağız. Çok heyecanlı bir durum var. Bu yıl altın kemer yılı. Hem Edirneli hemşerilerimiz hem de misafirlerimiz heyecanla pazar gününü bekliyorlar. İnşallah heyecanla sizler sayesinde güzel müsabakaları izleyeceğiz. Hem şehrimiz açısından hem Türkiye açısından hem de uluslararası arenada Kırkpınar’ı çok önemsiyorum. Ata sporumuz Kırkpınar’a Edirne’de ev sahipliği yapmak bizim için çok çok önemli” dedi.
Birleşik Kamu-İş MYK Üyesi Mehmet Koç, 8.Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde TÜİK’in yine hayali bir enflasyon oranı belirleyerek kamu emekçisinin masada hakkının yenmesine zemin hazırladığını bildirdi.
Birleşik Kamu-İş MYK Üyesi Koç, yaptığı yazı açıklamada, TÜİK’in matematik dehalarının bile akıl sır erdiremeyeceği bir hesaplama yöntemine sahip olduğunu belirterek, “Her gün her anlamda eksiye giden ekonomiden artı sonuçlar çıkarmaya, 2 ile 2’yi topladığında Saray kaç çıkmasını istiyorsa ona göre sonuç yazmaya devam ediyor. Biz kamu emekçilerinin aldığı maaşın yaklaşık 3’te 1’i kiraya, 3’te 1’i gıdaya 5’te 1’i ulaşıma gidiyor. Hiç var olmamış marketlere gidip asla o fiyata bulamayacağınız ürünleri alıp enflasyon sepetine koyuyor. Sonuç ortada” dedi. Açıklamasında, “Bugün de böyle oldu: TÜİK enflasyonu Haziran ayı için 1.37 yıllık olarak da 35.05 çıkarmıştır. Birleşik Kamu-İş’in son araştırmasına göre açlık sınırı: 27 bin 415 TL yoksulluk sınırı da 83 BİN 859 TL olarak belirlendi” diyen Koç, şunları kaydetti:
“Şimdi tam da kamuda çalışan 4 milyona yakın memur ile 2,5 milyon memur emeklisinin 2026-2027 yıllarında alacakları maaş zamlarının belirleneceği 8.Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde, TÜİK yine hayali bir enflasyon oranı belirlemiş ve kamu emekçisinin masada hakkının yenmesine zemin hazırlamıştır. Üstelik kamu emekçisinin geçen yıllardan biriken mağduriyeti de giderilmemiştir. 2024 yılında yapılan gerçek zam oranı yüzde 37,1’dir. 2024 yılı için TÜİK’in enflasyon oranı yüzde 44,38’dir. Sözün özü, kamu emekçisinin aldığı ücret, hayali enflasyon oranına bile ezdirilmiştir ve şimdi yine aynı taktik devreye girmiştir.
7.Toplu Sözleşme’den bu yana kamu emekçisi daha da hızlı bir şekilde yoksullaşmıştır. 2 Temmuz 2025’ten itibaren geçerli olan doğalgaz zammıyla birlikte toplam artış 2023’teki o TİS’ten bu yana yüzde 700’ü bulmuştur. Aynı sürede su fiyatlarında yüzde 144, elektrik fiyatlarında yüzde 91 oranlarında artış yaşanmıştır. Son birkaç yılda ülke genelinde kiralardaki korkunç artışı da hesap ettiğinizde kamu emekçisinin barınma ve faturalara çalıştığını görmemek imkansızdır.
Birleşik-Kamu İş’in yaptığı hesaplamalara göre Haziran 2025 itibariyle dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmeleri için yapılması gereken gıda harcaması tutarını gösteren açlık sınırı 27 bin 415 lira düzeyinde bulunmaktadır yoksulluk sınırı ise 83 bin 859 lira düzeyindedir.
Bekar bir kamu çalışanının maaş ve ücretleri, açlık sınırını karşılasa da 4 kişilik bir aile açtır! Emekli aylıkları ise çoğunlukla açlık sınırının bile altındadır.
Bu yılın ilk yarısı için 43 bin 716 lira olan en düşük memur maaşı yoksulluk sınırının yüzde 52’sini zor karşılıyor. Yoksulluk sınırını karşılayabilmesi için en düşük memur maaşının en az 83 bin 859 TL olması gerekir.
Yani kamu emekçisi açlığa, yoksulluğa göz göre göre itiliyor. Bu tablo günden güne ağırlaşırken, gerçekleri çarpıtmak için imdada TÜİK yetişiyor.
Birleşik Kamu-İş olarak açıkça söylüyoruz: Bu yalancılıktır! Bu hırsızlıktır! Bu manipülasyondur! Bu çocuğuna harçlık veremeyen, maaşının yarısına yakınını barınma ihtiyacı için harcayan, haftada bir bile ailesiyle dışarıda bir yemek yiyemeyen kamu emekçisine ‘sesini çıkarma’ demektir! Hayatının en verimli çağlarında devletine çalışan kamu emeklisi, başka işte çalışmadan ya da evlatlarından utana sıkıla para almadan yaşayamaz durumda. Avrupa ülkelerindeki emekli yaşıtları dünyayı gezerken onlar taksicilik yapıyor, çaycılık yapıyor, evde yük olmamak için çıkıp parklarda oturuyor. Bu yalancı enflasyon raporu, o emekliye ‘Bu sana çok bile’ demektir. Sofralarımıza et ayda bir girer durumda, sebze ve meyve ancak taneyle alınıyor. Enflasyonu böyle hayali biçimde belirlemek o sofradaki yetersiz gıdaya bile göz dikmek demektir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu değersizliği hak etmiyor. Kamuda çalışan milyonlarca emekçi, onların aileleri, yaşamının büyük bölümünü devlet dairelerinde harcamış emeklilerimiz bu değersizleştirmeyi, görmezden gelinmeyi kabul etmiyoruz!
Şimdi yine aynı senaryoyla karşımızdalar; TÜİK sahneye çıktı ve ona verilen görevi yaptı. Sırada adı TİS görüşmesi olan ve bugüne dek danışıklı dövüşten ibaret olan süreç başlayacak. Ve zannediyorlar ki yine her şey eskisi gibi olacak, kamu emekçisine bir yoksulluk kaderi biçecekler ve onlar da ses çıkarmayacak!
Ama bilsinler ki biz çıkaracağız! Bu kez TİS görüşme masasında biz varız, kamu emekçisinin hakkının bir müzakere eşliğinde yenmesine geçit vermeyeceğiz. Hem alanlarda hem o masada, bugün açıklanan TÜİK rakamlarının doğru olmadığını, pazardaki marketteki fiyatlarla arasında uçurum bulunduğunu, gerçekçi bir hesaplama yapılacaksa bunun ancak doğru rakamlarla yapılacak! Biz tam da bu yüzden TÜİK enflasyonu hesaplarken oldukça cimri davrandığı için, ücretlerin belirlenmesinde artık TÜFE yerine, bir bakıma enflasyon ve büyüme oranının bileşiği olan milli gelirdeki cari fiyatlarla artış oranının dikkate alınmak zorundadır.”
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler, görevindeki başarıları kadar atletizm sporunda da büyük başarılar elde ederek, üniversitesinin adını duyuran ziraat ekibi personeli Raşit Hüseyin Çoban’ı makamında kabul etti.
Rektör Prof. Dr. Hatipler, hem görevindeki disiplinli çalışmaları hem de spor alanındaki üstün performansıyla dikkat çeken Çoban’ı tebrik ederek başarılarının devamını diledi.
Rektör Yardımcıları Prof. Dr. A. Muzaffer Demir, Prof. Dr. Sedat Üstündağ ve Prof. Dr. Mustafa Tan’ın yanı sıra Rektör Danışmanı ve Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. Ali İhsan Meşe, Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Türkel Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Ahmet Yence’nin de hazır bulunduğu kabulde, sporcu Raşit Hüseyin Çoban almış olduğu madalya ve kupaları Üniversite yöneticilerine takdim etti.
Son bir yıl içinde ulusal çapta birçok ödülü Edirne ve Trakya Üniversitesine kazandıran başarılı atlet Çoban, en son Tekirdağ Uçmakdere’de yapılan 51 kilometrelik Trakya Ultra Maratonu’nda genel kategoride 5., yaş grubunda ise 1. olma başarısı gösterdi.
Edirne Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Nedim Mercan, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç’u 664. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne Kırkpınar’ın davet simgesi kırmızı dipli mum ile davet etti. Edirne Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Nedim Mercan, davete ilişkin açıklamasında şunları kaydetti: “Fenerbahçe Spor Kulübü başkanımız Sn. Ali Yıldırım KOÇ’a Edirnelilerin selamını ileterek 664. Kırkpınar Yağlı Güreşlerine Kırkpınar’ın davet simgesi olan kırmızı dipli mum ile davet ettim.
18’nci yy.dan başlayarak bugüne gelen, Türk sanatını etkileyen, gelişmiş naturalist bir anlayış olan ve ilk kez Edirneli ustalar, sanatçılar tarafından uygulandığı için adı Edirnekari olan,Edirne’mize özgü Edirnekari tablomuzu hediye ettim.
664’ncü yılında dualı çayırda altın kemer için mücadele edecek olan tüm pehlivanlarımıza başarılar dileklerini ileten başkanımızı Edirne’mizde, Sarayiçi’nde yiğitlerin er meydanında ağırlamaktan onur duyacağız.”
Bölgenin kaderini değiştiren ve kısa sürede önemli bir ulaşım merkezi haline gelen Çukurova Bölgesel Havalimanı, yolcularına sadece hızlı ve güvenli uçuşlar değil, aynı zamanda karayolu transferinde de benzersiz bir deneyim sunuyor. Havalimanı, özellikle iş ve turizm dünyasının beklentilerini aşan VIP transfer hizmetleriyle, seyahat konforunu yepyeni bir seviyeye taşıyor.
Kapıdan Kapıya Kesintisiz Lüks
Yeni nesil havalimanının açılmasıyla birlikte artan yolcu potansiyeli, üst segment transfer ihtiyaçlarını da beraberinde getirdi. Bu talebe cevap veren VIP transfer şirketleri, Çukurova Havalimanı’na iniş yapan misafirleri için “kapıdan kapıya” kesintisiz bir lüks ve konfor sunuyor. Son model, en üst düzey güvenlik donanımlarına sahip ve özel tasarımlı VIP araçlar, yolcuların yorgunluklarını unutup, varış noktalarına adeta bir dinlenme molası eşliğinde ulaşmalarını sağlıyor.
Profesyonel Dokunuş: Güven ve Gizlilik
VIP transfer hizmetlerinin temelini, yüksek eğitimli ve deneyimli şoför kadrosu oluşturuyor. Bölgeye hakimiyetleri, ileri sürüş teknikleri ve yolcu gizliliğine verdikleri önemle öne çıkan bu profesyoneller, hem güvenli hem de sorunsuz bir yolculuk deneyimini garanti ediyor. Özel protokollerle karşılanan misafirler, bekleme süreleri olmadan, doğrudan ve en kısa yoldan hedeflerine ulaştırılıyor. Bu durum, özellikle yoğun iş temposuna sahip yöneticiler ve diplomatlar için büyük bir zaman tasarrufu anlamına geliyor.
Çukurova’nın Prestijli Yüzü
Çukurova Havalimanı’nın VIP transfer hizmetleri, bölgenin sadece lojistik kapasitesini değil, aynı zamanda misafirperverliğini ve gelişmişliğini de uluslararası arenada sergileyen önemli bir vitrin görevi görüyor. İş görüşmeleri, kongreler veya özel etkinlikler için bölgeye gelen üst düzey misafirler, bu ayrıcalıklı hizmet sayesinde Çukurova’ya adım attıkları ilk andan itibaren kendilerini özel hissediyor.
Sektör temsilcileri, VIP transfer hizmetlerine olan talebin her geçen gün arttığını ve bu durumun, Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın bölge ekonomisine ve turizmine olan katkısını daha da güçlendirdiğini belirtiyor. Lüks, konfor ve güvenliğin birleştiği bu yeni transfer anlayışı, Çukurova’yı seyahat deneyiminde de bir adım öne taşıyor.
Bu haber metni, aşağıdaki özelliklere odaklanarak hazırlandı:
Çekici Başlık: Anahtar kelimeleri ve vurguyu içerir.
Giriş (Spot): Haber özetini ve ana fikri hızlıca verir.
Gelişme Bölümü: Hizmetin detaylarını, faydalarını ve neden önemli olduğunu anlatır (lüks, konfor, profesyonellik, zaman tasarrufu).
Vurgu: Bölgesel havalimanının önemine ve bölgeye katkısına değinir.
Sonuç: Geleceğe yönelik beklenti ve hizmetin genel etkisini özetler.
Akıcı Dil: Resmi ama anlaşılır ve etkileyici bir dil kullanılmıştır.
664.Kırkpınar Yağlı Güreşleri kapsamında dualı çayır Er Meydanı’nda güreşecek pehlivanlardan olan Furkan Durmuş Altın, Orhan Okulu, İsmail Balaban ve Kürşat Şevki Korkmaz ustalarıyla birlikte Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın’ı Tarihi Belediye Binası’ndaki makamında ziyaret etti. Başkan Gencan Akın, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada 664. Kırkpınar Yağlı Güreşleri biletlerine yoğun talep olduğunu belirtti.
Ziyarete Elmalı Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Aydın, Kırkpınar Güreşleri Koordinatörü İbrahim Doğan, Edirne Belediye Başkan Yardımcıları ile birlikte pehlivanların ustaları da katıldı.
Ziyaret sırasında; pehlivanların, güreşseverlerin ve kente gelen misafirlerin ihtiyaçlarını gözeterek Er Meydanı’nda çeşitli yenilikler gerçekleştirdiklerini ifade eden Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın, ziyaret sonrasında yaptığı basın açıklamasında ise bilet satışlarına yoğun bir ilgi olduğunu belirterek “Geçtiğimiz pazar günü itibariyle; pazar gününe ait biletlerimiz tükenmiş vaziyette. Bu yıl, geçtiğimiz yıllara nazaran çok yüksek bir taleple karşı karşıyayız. Benim aslında gönlüm istiyor ki, bilet konusunda herkese ulaşabilelim, herkes gelebilsin ve 664. Kırkpınar Yağlı Güreşlerimizi izleyebilsin. Ama biletlerimiz şu anda tükenmiş vaziyette. Cumartesi günü için ise satışlar hala devam ediyor.” dedi.
Festivalin başından bu yana büyük bir ilgiyle sürdüğünü de belirtilen Başkan Gencan Akın, “Pazartesi günü itibariyle Festivalimize başladık. Çok da güzel devam ediyoruz. Misafirlerimiz, güreşçilerimiz, şehrimize gelmiş vaziyette. Alandaki tepkiler çok güzel. Onlar da bu seneki organizasyondan gayet memnun olduklarını ifade ediyorlar. Ben de hem Edirneli hemşehrilerimin hem de şehir dışından gelen ve yurt dışından gelen misafirlerimizden böyle güzel şeyler duyunca çok memnun oluyorum.” ifadelerini kullandı.
662. ve 663. Kırkpınar Yağlı Güreşleri Başpehlivanı Yusuf Can Zeybek’in altın kemeri kuşanma ihtimalinin olduğunu belirten Başkan Gencan Akın, “Biliyorsunuz Altın Kemer senesi çok heyecanlı bir yıl. O yüzden Altın Kemer için de heyecanla bekleyen misafirlerimiz ve seyircilerimiz çok olacak. Güzel müsabakalar izleyeceğiz hep beraber, çok keyifli geçecek. Çok değerli misafirlerimizi ağırlayacağız pazar günü, o yüzden biz de heyecanla pazar gününü bekliyoruz. Genel başkanlarımızdan katılım sağlayacak olanlar var. Genel Başkan Yardımcılarımız olacak. Büyükşehir Belediye Başkanlarımız burada olacak. Belediye Başkanlarımız bizi yalnız bırakmayacak. Spor Bakanımız burada olacak. Tabii biliyorsunuz, son günlere yakın da kesinleşen isimler oluyor. Geçtiğimiz yıl da olduğu gibi bu yıl da çok kıymetli misafirlerimize ev sahipliği yapacağız” şeklinde konuştu.
Edirne’de, Duru Pakarda’yı (15) okul bahçesinde tabancayla vurarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan K.C.A. (18) için ‘kasten öldürme’ ve ‘ruhsatsız silah bulundurma’ suçlarından 32 yıla kadar hapsi istendi.
Olay, geçen yıl 17 Ağustos’ta saat 02.00 sıralarında Fatih Mahallesi Gaziosmanpaşa Ortaokulu’nun bahçesinde meydana geldi. Okul bahçesinde oturan 5 kişilik arkadaş grubundan K.C.A., yanında getirdiği tabancayı çıkardı. K.C.A., tabancayı arkadaşlarına gösterip, oynamaya başladı. Bu sırada ateş alan tabancadan çıkan kurşun, Duru Pakarda’nın göğsüne isabet etti. Pakarda, kanlar içinde yere yığılırken, arkadaşlarının ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ambulansla Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Duru Pakarda, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Polis, lise öğrencisi K.C.A.’yı gözaltına alırken, olay yerinde bulunanların da ifadesine başvurdu. Şüpheli K.C.A., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine konuldu.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, olaya ilişkin 9 sayfalık iddianame hazırlandı. Edirne 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, cinayet sanığı K.C.A. hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. K.C.A.’nın suç tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle cezasının 18 ila 24 yıla indirilmesi talep edilen iddianamede, ‘ruhsatsız silah bulundurması’ nedeniyle de 5 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası olmak üzere toplam 23 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istendi.
‘KASTEN ÖLDÜRDÜ’ İddianamede K.C.A.’nın olaydan sonra verdiği ifadelerle eylemini taksirle öldürmeye dönüştürmeye çalıştığı ancak dosyada toplanan delillerin suçu kasten işlediğini ortaya koyduğu vurgulandı. K.C.A.’nın savcılıktaki ifadesinde silahın bir anda kendi kendine patladığını beyan etse de kriminal raporda silahta herhangi bir mekanik arıza bulunmadığı, mağduru kasten öldürdüğü belirtildi.
İddianamede, savcılık ifadesine yer verilen K.C.A., Duru Pakarda’nın kendisinin 1 yıllık sevgilisi olduğunu, olaydan 1.5 ay önce silahı internetten aldığını belirterek, “Olay günü kemerime taktığım silah rahatsız ettiği için elimde oynuyordum. Ancak silahın içinde 1 mermi vardı. O da namluda değil şarjördeydi. Okulun bahçesindeki tribüne benzer kısımda arkadaşlarla yan yana dizilmiş bir şekilde oturuyorduk. Duru da yanımda bana sarılıyordu. Ayağa kalkarken elimde olan silah birden patlayıp Duru’nun göğüs bölgesine geldi. Ben kesinlikle bilerek Duru’yu vurmadım, kendisi sevgilimdi. Olaydan dolayı pişmanım” dedi.
OLAYDAN ÖNCE SİLAHIN FOTOĞRAFINI ÇEKMİŞ K.C.A.’nın olay gecesi, bacağına koyduğu silahın fotoğrafını çektiği de iddianamede yer aldı. K.C.A. ile Duru Pakarda arasındaki mesajlaşmalarda aralarındaki ilişki sebebiyle kavga ettikleri de tespit edilirken, tanıkların defalarca silahı bırakması yönündeki uyarılarına rağmen sanığın silahla tehlikeli şekilde oynamaya devam ettiği kaydedildi.
‘YÜZÜNDE ÜZÜNTÜ YOKTU, ÇOK SOĞUKKANLIYDI’ Cinayetin tanıklarından M.C. ifadesinde, sanık K.C.A.’nın olay yerinden kaçmaya çalıştığını fakat kendilerinin engellediğini söyledi. M.C., “Bize ‘Kız kendini vurdu, ifadelerinizde böyle söyleyin, ben kaçıyorum’ dedi. Giderken ben arkasından bağırdım, ‘nereye kaçıyorsun’ dedim ve engelledim. Olay yerine insanlar geldikten sonra evim yakın olduğundan eve gidip babamdan yardım istedim. Duru, vurulduğu sırada yüzünde üzüntü, şok gibi bir ifade görmedim, çok soğukkanlıydı” dedi.
‘OLAY KAZAYLA OLDU’ DEMELERİNİ İSTEMİŞ Tanıklardan T.B. de savcılık ifadesinde, sanık K.C.A.’nın kendilerinden ‘olay kazayla oldu’ demelerini istediğini anlattı. T.B., “Biz okul kapısındayken o sırada neler yaptı bilmiyorum. Daha sonra yanımıza okul kapısına geldi. Olayı sorduklarında ‘kazayla oldu deyin’ dedi. Telefonunu bana vermeye çalıştı ama istemedim. Üzerinde bir deste para vardı. Sonra sanırım birisini arayıp olayı anlattı. ‘Beni al buradan’ dedi. Sonra kaçmaya çalıştı, biz onu tuttuk. Daha sonra polisler geldi’ diye konuştu.
Sanık K.C.A.’nın yargılanmasına önümüzdeki günlerde Edirne 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.
Bir fuar, bir markanın vitrinidir. Binlerce potansiyel müşterinin ziyaret ettiği, rakiplerle kıyasıya rekabetin yaşandığı bu ortamlarda, stantınızın ve markanızın ilk izlenimi paha biçilmezdir. Müşterilerinize güven veren, ürünlerinizi veya hizmetlerinizi en iyi şekilde sergileyen bir alan yaratmak için temizlik, en az tasarım kadar önemlidir. İşte bu kritik noktada, Tek Temizlik Şirketi, fuar stant temizliğinde sunduğu profesyonel ve zamanında çözümlerle markanızın parlamasını sağlıyor.
Fuar Alanının Dinamiklerine Hakimiz!
Fuar ortamları, hızlı kurulumlar, yoğun ziyaretçi trafiği ve titiz bir temizlik gerektiren dinamik yapılara sahiptir. Tek Temizlik Şirketi olarak, fuar takvimlerinin ve zaman kısıtlamalarının bilincindeyiz. Ekibimiz, fuar öncesi kurulum temizliğinden, fuar esnasındaki günlük bakıma ve fuar sonrası söküm temizliğine kadar her aşamada size özel, hızlı ve etkin çözümler sunar. Alanında uzmanlaşmış, fuar dinamiklerine hakim kadromuzla, en küçük ayrıntıyı bile gözden kaçırmadan, stantınızı kusursuz bir sergi alanına dönüştürüyoruz.
Kusursuz Bir İlk İzlenim İçin Neler Yapıyoruz?
Fuar Öncesi Derinlemesine Temizlik: Stantınızın kurulumu tamamlandıktan sonra, inşaat atıkları, toz, ambalaj kalıntıları ve montaj izleri titizlikle temizlenir. Zeminden tavana, vitrinlerden raflara kadar her yüzey, ürünlerinizi sergilemeye hazır hale getirilir. Özel parlatıcılar ve dezenfektanlarla hijyen ve parlaklık sağlanır. Fuar Esnasında Periyodik Bakım: Fuar süresince yoğun ziyaretçi trafiği nedeniyle oluşan kirlilik kaçınılmazdır. Tek Temizlik Şirketi, fuar saatleri dışında veya ziyaretçi akışının az olduğu dönemlerde, stantınızın sürekli temiz ve düzenli kalmasını sağlayacak periyodik bakım hizmetleri sunar. Çöp kovaları boşaltılır, yüzeyler silinir, zeminler kontrol edilir ve tuvalet gibi ortak alanlar düzenli olarak dezenfekte edilir. Fuar Sonrası Kapsamlı Temizlik: Fuarın sona ermesiyle birlikte stantın söküm süreci başlar. Bu aşamada geriye kalan her türlü atık, moloz ve kalıntı, çevreye duyarlı bir yaklaşımla toplanır ve fuar alanının ilk haline dönmesi sağlanır. Tek Temizlik Şirketi’nin Farkı:
Hız ve Esneklik: Fuar takvimine ve sizin programınıza tam uyum sağlayan esnek çalışma saatleri. Profesyonel Ekipman ve Ürünler: Sektörün en yeni, çevre dostu ve etkili temizlik ekipmanları ve kimyasalları ile maksimum hijyen. Deneyimli Kadro: Fuar ortamlarının gerektirdiği hızlı ve detaylı temizlik becerisine sahip, güvenilir ve eğitimli personel. Marka Değerinize Katkı: Temiz ve düzenli bir stant, markanızın profesyonelliğini ve detaylara verdiğiniz önemi yansıtarak, müşteri algısını olumlu yönde etkiler. Fuar başarınızın anahtarlarından biri olan temizliği riske atmayın! Markanızın prestijini yükseltmek ve ziyaretçilerinizde unutulmaz bir izlenim bırakmak için fuar ve stant temizliği ihtiyaçlarınızda Tek Temizlik Şirketi’ne güvenin. Biz temizleriz, siz parlayın!