ÜÇ KUŞAK BİR EVDE
Dede bu ne?
Dede bana yadım ede misin?
Dede sen yaşlı mısın?
Dede saklambaç oyanayalım mı?
Eşimle bende bir tatlı telaş ki sormayın gitsin bir süredir.
Torunum Tuna 3 yaşına girmek üzere. Bir süredir annesi babası ile birlikte bizde kalıyorlar. Üç kuşak bir arada yaşıyoruz yani.
Çocuklarımız ev sorununu çözdükten sonra evlerini yerleştirmeleri ve evin yaşanır düzeye gelmesi bir süre gerektiriyor. Onlarda bu geçici süreyi bizim yanımızda geçiriyorlar.
Nineyle dedenin de canına minnet zaten. Torun bu; bir gün görmesek özlüyoruz, şimdilik hep bir arada yuvarlanıp gidiyoruz.
Sabahları hızlı başlıyor gün. Oğlum erken gidiyor işe. Ardından gelinim ve torunum ayakta. Annesi hem işe, hem de torunumuzu kreşe yetiştirme derdinde, hanım günlük işlerin kaygısında, bayağı hareketli oluyor sabahları. Dedeyi sorarsanız bisikletiyle kim nerelerde?
Akşamları daha bir tatlı telaş başlıyor evimizde. Daha sabahtan belli olan yemekler oluyor masada. Torunumuzun yemeği daha bir özenli, ona uygun. Şımarma hakkını sonuna kadar kullanıyor yemek boyunca. Yemekten sonra enerjiyi atma zamanı. Uzun ince olan evimizde bir oraya, bir buraya koşuyor da koşuyor. Sadece evimize değil yaşadığımız apartmana bile bir hareketlilik, canlılık geliyor böylece.
Sitemizin kedisi “Miskin” bile memnun konuklarımızdan. Çocuklarımız ve torunumuz da seviyorlar Miskin’i ve yeni doğmuş üç yavrusunu.
Çocukluğumu da sorguluyorum torunumla zaman geçirirken. Doğduğumuz köy evinde yaşadığımız tek odada annem, babam ve kardeşlerimle birlikte. Dedem, ninem, amcamlar da aynı evde.
Çocuklarla dönem dönem birlikte olmak çok güzel bir duygu sonuçta. En mutlusu torunumuz Tuna.
Ben bu satırları yazarken uyanan torunum Tuna yanıma geliyor, masamda bilgisayarıma bakarak soruyor;
“Dede ne yazıyosun?”
Seni diyorum. Gülüyor. Ben de katılıyorum gülüşüne, başlıyoruz yine evin içinde koşarak oynamaya.
Dede ve torun işte. Hangisi çocuk?