SIKINTILI GÜNLERE İYİ GELEN HABERLER (1)

İnsanların dediklerine takılma. Çünkü onlar senin yaptıklarının iyi olup olmadığına değil, onlara yararlı olup olmadığına bakarlar.
Türkiye'de 30 milyon araca rağmen bölünmüş yollarla ortalama araç hızı 90 km ye ulaştı. Bir ülkenin kalkınma kriterlerini belirlemede en önemli etkenlerden biri de ölümlü kaza oranları. Ulaşım sorunlarının ne kadar aşılmış olduğuyla ilgili.
Kalkınmışlık oranları belirlenirken o ülkenin ticari araçları ne kadar fazla diye bakılıyor. Örneğin; kombi diye tarif edilen araçlar ne kadar fazlaysa hizmet sektörü de o kadar gelişmiş kabul ediliyor. Yani biz beğensek de beğenmesek de en çok hazır yemek istemekte kullanılan motosiklet, kombi tipi araçlar gelişmişliğin göstergesi oluyor. Bu konu sıradan biri hizmete ne kadar hızlı ulaşabiliyor olarak algılanıyor.
Berberlikten ayakkabı boyacılığına kadar, restorandan dondurmacıya kadar halka hitabeden herşey hizmet sektörüne giriyor. İnternete ulaşmakta hizmet sektörünün bir çeşidi sanıldığının aksine internet hizmet alımı batıdan ucuz bizim ülkemizde. O yüzden de operatörler yüzde yüzelli zam yapıyor ve ne hikmetse kimse ne yapıyorsun diye sormuyor. Telefon sözleşmem Kasım'da bitecek operatörün elemanları arıyor; 'sözleşmen bitiyor cazip tekliflerimiz var, yenileyelim' diye. Bendeniz de soruyorum nedir o cazibeli teklifiniz diye; 123 lira olan faturamı üç misli arttırıp sözleşme yenileyelim diyorlar, afallıyorum.
Yaklaşık üç ay önce başka bir adrese taşındık. Yeni adreste Türkiye'nin en büyük operatörünün alt yapısı yok. Taşındığımız yer dağ başı değil, artık şehrin orta göbeği sayılan biryer. Mecburen başka operatörle sözleşme yapıyoruz. İnternet günümüzde olmazsa olmaz bir şey. Eski operatörle sözleşmeyi sonlandıracağız, lakin bir türlü mümkün olmuyor. 'İnternet alıcı aparatını ve diğer aletleri hazırlayın, biz sizi arayacağız' diyorlar, lakin ne arayan ne soran oluyor. Bu arada geçen zamanda fatura hiç kullanmadığımız halde yazmaya devam ediyor. Firma otomatik ödemedeki faturaları tahsil etmiş. Aradan iki ay geçmiş, üçüncü faturada durumu fark edip otomatik ödemeyi durduruyoruz. Ama hiç kullanmasakta üçüncü fatura çıkmış bile. 'Faturayı ödeyin' diye pişkin pişkin arıyorlar. 'Hiç kullanılmadık hattan nasıl para istiyorsunuz!' tepkisine kayıtsız kalıyorlar. Piyasada üç operatör var, gidecek yer yok. İngiliz kökenli operatör kırsalda hiç yok. Bütün ağırlığı yoğun nüfusun olduğu yerlere vermiş. Her yerde erişilebilir olmalı ama nerdeeee…
Şikayetler üzerine devletin ortağı operatör köyümüzde çekim alanına girdi. En büyük en fazla abonesi var diye övünen operatörün esamesi yok bizim oralarda. Bulgar sınırında olan köyümüzde ister istemez Bulgar operatörü devreye giriyor. Bu defa faturalar yükseliyor, vatandaş işin farkına varınca iş işten geçmiş oluyor. İşi farkedenler bu defa yabancı operatöre telefonunu kapatıyor ama ilk defa oralara giden bir telefon sahibi hiç kullanmasa da yabancı operatöre girmişsin diye fark ödüyor. Saldım çayıra mevlam kayıra.
İktidar son seçimi açık ara piyasaya kayıtsız kaldı diye kaybetti. Muhalefetin hiç ağzından 'vatandaşı dibine kadar sömüren bu vahşilere dur diyeceğiz, vatandaşı soyanlara gereğini yapacağız' diye bir tek cümle duydunuz mu? Yok öyle bir şey. Mazot pahalı, gübre pahalı gibi suya sabuna dokunmayan sözler. 'Piyasayı kontrol altına alacağız, soğanları, domatesleri, portakalları denize dökenlerin, vatandaşın ucuz ürüne erişmesini engelleyenlerin ellerini yakacağız' diyen birini duydunuz mu?
Ne yazık ki vatandaşın yarınlara umutla bakmasını sağlayacak güzel umut dolu haberlerin de önü kesilmiş. Bütün köşe başları DİLAN POLAT olaylarıyla dolu. Kimse 'biz gelince bu rezillikleri yok edeceğiz' demiyor, diyemiyor. Konu hükümetin işine geliyor. Gündemi Dilan Polat'la dolduruyor, muhalefette neler oluyor diyeceği yerde değirmene su taşıyor.
Not: Yazıya başlamadan CİMER'e müracaatta bulunmuştum, yazıyı bitiremeden aradılar 65 yaş üstü olduğunuz için cihazları evinizden alacağız aboneliğiniz sonlandırıldı diye.
HALKIN SAĞLIĞIYLA OYNAYANLAR
Fransa'da tüketiciyi koruma örgütü FOODWATCH ünlü su markası NESTLE'nin halkın sağlığını tehlikeye attığını öne sürerek yeni dava açtı. Doğal kaynak suyu olarak satılan ürünler yasa dışı filtrasyonlar ve halkın sağlığını tehlikeye atma gerekçesiyle açılan davada NESTLE'nin daha önce suçlamaları kabul edip ceza ödemesini yaptığını fakat ödenen 2 milyon Euro nun 11,8 milyar Euro kar eden NESTLE'nin bu cezayı sadece 99 dakikada telafi etmeye yeteceğini belirtti. Aynı davada FRANSA nın en popüler maden suyu markalarından CRİSTALİN de hedef alındı. FOODWATCH yetkilisi Chris METHMANN; 'NESTLE gibi büyük bir firmanın tüketicileri yasa dışı filtrelenmiş suyla kandırması kabul edilemez' dedi. FOODWATCH'ın iddialarına göre NESTLE sadece kirli suları yasa dışı olarak filtrelemekle kalmadı aynı zamanda DOĞAL KARBONDİOKSİTLİ su adı altında piyasaya sürdüğü sulara sonradan karbondioksit ekledi ve içindeki zararlı arsenik seviyelerini düşürmek için demir sülfat kullandı. (Bu işler sadece bizim ülkemizde oluyor sanılmasın )