SAROS’DA NELER OLUYOR?

Saros Körfezi'nde Enez ilçesine bağlı Sultaniçe - Gülçavuş köylerini aralarından geçen bir dere ayırır.
Her iki köyün bitiminde Saros sahilinin kıyıları uzanır. En sağda sonradan yapılan liman, iki sahili bıçak gibi kesen bir köprü ve orada olmaması gereken asfalt yolun kumsalla olan kavgası yirmi yıldır sürüp gitmektedir.
Daha kış başlangıcında köprünün ayaklarının olduğu yerlerde ve asfalt yolun büyük bir bölümünün alt tarafları fırtınalı havalarda deniz tarafından oyulmuş durumda. Gelecek aylarda daha büyük fırtınalarla karşılaşabilecek olan sahili kaplayan asfalt yola elveda. DSİ'de nasılsa para çok, aynı yere bir yol daha yapar, üstüne de asfaltı çekiverir. Sahilde yaşayanların düşüncesi önemli değil nasıl olsa.


Sahilde yaşayan duyarlı bir öğretmen emeklisi arkadaşımızın yapmış olduğu yüz yüze görüşmelerde sahilde yaşayanların yaklaşık yüzde doksan dokuzunun bu yola ve köprüye karşı olduğu görülmektedir.
Burada yaşayanların denizle kavuştukları yegane yerdir bu daracık plaj. Sorunları bitmez, çöptür, sigara izmaritidir, denizin yeşillenmesidir, deniz analarıdır, uğur böcekleridir derken her yıl başka bir sorunla “Saros'a neler oluyor?” sorularının sorulmasına neden olur.
Bu yıl da kış döneminde farklı bir sorun baş göstermiş durumda bu daracık sahilde.
Denizin içinde ekosistemin önemli bir parçası olan deniz çayırlarının denizin içinde olması gerekirken sökülen büyük miktarlarda deniz çayırı sahilde yarım metre yüksekliğinde farklı genişliklerde şimdiye kadar görülmeyen bir görüntü oluşturmuş durumda.


Sahilin bittiği denizin başladığı yerden itibaren yaklaşık yirmi metre genişlikte bir alanda denizin dibinin görünmesini engelleyecek kadar çok deniz yosunuyla kaplı.
Bu deniz yosunları aşırı tuz yüzünden asla yanmıyor. Çöplüğe atılsa çok büyük alanlar oluşturacak. Hiç kimse şimdilik ne yapacağını bilemiyor.
Hadi diyelim sahil temizlendi, denizin için ne olacak. Her fırtınada denizin içinden gelen deniz çayırları kalıntılarını tekrar sahile yığılacak.
Sahildeki bu deniz çayırlarının bilimsel bir açıklaması mutlaka vardır, onu da yakın dönemde göreceğimizi düşünüyoruz.