MİŞİĞED IYATLURUK (1)

CHP’de bir tüzük kurultayı masalı daha hitama erdi.

Bu kez farklı olan ise, “DEĞİŞİM KURULTAYI”  iddiasıydı.

Parti içi demokrasiye işlerlik kazandıracak tüzük değişikliği umuduyla sadece partililer heyecanlı çalışmaları içine girmediler; TÜSES, SODEV, SDD, Toplumcu Düşünce Enstitüsü gibi fikir kulüpleri de katkı vermek için çırpındılar.

Fevkalade umutlu bir hava hâkimdi kurultay öncesi.

Sonuç, hiç de beklendiği gibi olmadı; salondaki birtakım guruldamalar yadigâr kaldı.

İmamoğlu ve Özel’in içini doldurmaktan itina ile kaçınarak terennüm ettikleri  “Değişim” kavramının bir oyalamadan ibaret olduğu, bu tüzük kurultayında iyice ifşa olmuştur.

Yaşanan hayal kırıklığı, CHP’de katılımcı demokrasi beklentisinin ‘fos’ çıkmasından kaynaklanmaktadır. Hatta bir geriye gidiş söz konusudur. Değişim ters yöndedir yani…

CHP tarihinin yaşayan tanığı Erol Çevikçe, sorunun kronik yanını güzel ortaya koymuş…

//Yarım yüzyıldır bu kurultayların içinde oldum. Dikkat ederseniz 20. Tüzük kurultayı, yani nerde ise 2 yılda bir tüzük kurultayı görmüşüm. Her genel başkan geldiğinde ilk sözlerinin başında ön seçim var olmuştur. Ama sonuç hiç değişmemiştir.

Çünkü büyük hukukçu ve en deneyimli partili Prof. Turan Güneş’in hep söylediği gibi, “asıl olan partinin yazılı tüzüğü değil genel başkanının aklındaki tilkilerdir, O ne isterse hukuk ona göre yorumlanır”.// (BİZİM TV, 16 Eylül)

Çevikçe’in saptaması önemlidir; çünkü 20 tüzük kurultayından çıkan sonuç aynı, merkez yönetimin demokratik yapıya kavuşmasına izin verilmiyor, CHP’de oligarşik düzen esastır!

Parti üyesinin yıllarca CHP’ye demokrasi getirmek için sergilediği çabaların, teşebbüslerin akamete uğratılmasının nedenini iyi analiz etmek ve sorunun özünü kavramak gerektiği apaçık ortada değil mi sizce?

Bu tüzük kurultayı öncesinde de parti içinden ve dışından demokratik tüzük önerileri sunulmasının bir netice doğurmayacağını kavramak için bir 20 yıl daha tüzük kurultaylarıyla mı oyalanılacak?

“Aynı şeyi defalarca deneyip farklı bir sonuç almayı beklemek akıllara ziyan” demiş Einstein. Einstein’ın kemiklerini sızlatmaktan hicap duymak lazım...

Şimdi bakalım tüzük kurultayının doğurduğu fareye…

Ana hedef neydi?

Özelikle parti içi demokrasi!

Ayrıntıya girmeden önce belirtelim: bir komisyonca hazırlanan, 81 il başkanının oybirliğiyle kabul edilen tüzük taslağının görüşmeler ve oylamalar başlamadan yarım saat önce delegelere ulaştırılması, zaten daha baştan bir oldu-bitti anlayışıyla hareket edildiğini gösteriyordu.

24 sayfalık bir taslak metnin yarım saat içinde okunması, ayrıntıların özümsenmesinin mümkün olamayacağını anlayamayacak kadar kifayetsiz olabilir mi CHP üst yöneticileri?

Elbette hayır; fakat demokratik bir tüzük konusundaki samimiyet de tabak gibi ortada…

Haliyle geride kalan bir değişim kurultayı değil, yine bir gurultaydır, guruldamadan ibarettir.

Esasa geçelim…

Milletvekili ve belediye başkan adaylarının, yargı denetiminde tüm üyelerin katılımıyla belirlenmesinden kaçınmak, sadece bir seçenek olarak sunmak, uygulanacak seçim yöntemini parti meclisi kararına teslim etmek;  adayların belirlenmesinde genel merkeze yüzde 5 yerine 15 kontenjan tanımak, neyin değişimdir?

CHP’deki ayrıcalıklı zümrenin nazik hanımefendileri, latif beyleri, önce bu sorunun cevabını verin.

Mahalle delege seçimlerinden itibaren çarşaf liste uygulaması neden tek yöntem yapılmadı? Kongrelerde blok liste uygulaması niçin kaldırılmadı; temsilde adalet sorunu niye görmezden gelindi? 

Evet, parti içi iktidarınızın devamı için antidemokratik uygulamaları -üstelik bir değişim kurultayında(!)- içinize sindirmekte neden bu kadar rahatsınız?

Blok liste uygulaması kaldırılsaydı, çarşaf liste zorunluluğu gelseydi, parti üyesinin söz ve karar hakkı görünür olacak ve CHP’nin üye/örgüt/program partisi olma yolu açılacaktı.

CHP’ye demokrasi gelecekti yahu… 

Tedbirlisiniz tabii, parti içi iktidarı,  kontrolü kaybetmek istemiyorsunuz; lakin demokrat pozlarda ortalarda dolaşmaktan da geri durmuyorsunuz. Bu nasıl bir yaman çelişkidir!

Nerede sizin demokrasi anlayışınız CHP’nin parlak yıldızı İmamoğlu ve heyecanlı genel başkanı Özel; Türkiye’yi demokratik/saydam/dürüst yönetme iddianızın altını böyle mi dolduracaksınız?

CHP’nin demokrasi reflekslerini körelterek, örgüt dinamiğini törpüleyerek, parti üyesini kuklaya çevirerek Türkiye’yi tek adam yönetiminden kurtarma, hukuk devleti inşa etme iddianızın halkta karşılık bulacağını mı sanıyorsunuz?

CHP üyesi de artık gözünü açmalı.

Bir kere CHP’deki oligarşik yönetim tarzına bayrak açmadan demokratik bir açılım sağlanamayacağını beyinlere nakşetmek icap ediyor. 

Partililerin adam yerine konulma istemi de kadim sorundur CHP’de ve parti içi demokrasi talebi şeklinde dillendirilir. Parti içi demokrasiden anlaşılan ise genelde önseçimdir. Mamafih bunun kifayetsiz bir yaklaşım olduğu pek dikkate alınmaz, fikri sabit bir tutumdur, konunun özünü kavramaktan uzaktır.

Dahası, partide sadece temsil ve yönetim koltuklarına odaklı bir hedef ve bunun için önseçim istemek, faydacı/ hesaplı bir partili tutumudur ve haliyle temel sorunu perdeler.

Oysa parti içi demokrasi, lider ve dar kadrosunun yönetim kademelerine, temsil görevlerine seçtiği yandaşlar, uzmanlar, akademisyenler, sivil/asker bürokratlar, seçkinler düzeni değildir. CHP’de yüz binlerce üye var, çeşitli organlar var. Bunların hepsinin partide oluşacak düzene dair karar alma süreçlerine katılması, parti içi demokrasidir.

CHP’nin “üye ve program” partisine dönüştüğü; “aşağıdan yukarıya” doğru işleyen, merkez yönetime kadar tüm kademe seçimlerinde parti üyelerinin özgür irade ile belirleyici etkisinin görünür olduğu bir yönetim modeli, parti içi demokrasidir.  

Evet, parti içi demokrasinin kapsamını geniş tutmak, önseçime indirgememek lazım…

Ancak, “önseçim sakıncalıdır, temsil kademelerine seçileceklerin genel merkezden belirlenmesi uygundur” gibi bir anlayışa prim verildiği sanılmasın. Tüm illerde hâkim denetiminde önseçimin geçerli kılınacağı bir sistem kuvvetle savunulmalıdır.

Bu, genel merkez oligarşisinin kırılması için gerek şarttır.

Yeter şart ise, kapsamı geniş bir parti içi demokrasi anlayışının parti yönetiminde/örgüt işleyişinde kendini göstermesidir.

Taybıllı Harikalar Diyarı

Tüzük kurultayı sonrası ayağının tozuyla basın açıklamasında bulunan, genel merkez atamasıyla Edirne il başkanlığı koltuğuna oturtulan Taybıllı CHP üyesinin önemine öyle bir vurgu yapmış ki, genel merkez yöneticileri tüzük kurultayından bu sonuçları mı çıkardık diye endişeye kapılmış olabilirler.

Bakın neler demiş Taybıllı…

//Üyelerin daha önce sahip olmadığı kadar söz sahibi olduğu bir tüzükten bahsediyoruz.

Yani artık parti meclisi karar merci gibi değil, onay merci gibi rol oynayacak.

Parti meclisi örgütün görüşü doğrultusunda karar alacak.//

Bakın burası da çok önemli, çokomelli…

Taybıllı’ya göre, yeni tüzükte aday belirlemede son karar parti meclisinde değil, üyede!

Dil sürçmesi midir, yoksa bilinçli midir bilemeyiz; fakat basına yansıyan inciler böyle…

Bu saptamalar da heyecan verici…

//Partimizin onayladığı tüzük ve uygulayacağımız program çerçevesinde, çok çağdaş, katılımcı, demokratik bir tüzüğe kavuştuk.  Dolayısıyla bu bizim iktidara giden yolculuğumuzda öncümüz olacak hareketlerimizi kolaylaştıracaktır. (…)

Ne kadar demokratik, ne kadar çağdaş, ne kadar katılımcı bir parti olduğumuzu ve bunu ülkeye yayacağımızın da göstergesini bu tüzük kurultayındaki güzel tabloyla tüm ülkeye gösterdiğimizi düşünüyorum //

Yok, yanlış okumadınız, önceki tüzük az çağdaşmış, katılımcı ve demokratik değilmiş.

Az çağdaş veya çok çağdaş nasıl oluyor, pilav üstü az döner, ya da ne kadar köfte o kadar ekmek” gibi mi, mesela…

Taybıllı’nın katılımcı ve demokratik tüzükten ne anladığı ise apayrı bir araştırma; sabır ister!

Hele tüzük kurultayından çıkan sonuçları demokratik, çağdaş, katılımcı yönetim anlayışı ile bağdaştırmak ve ülkeye umut aşılamak: üstün bir mülahaza yeteneğinin göstergesi değil de nedir?

“Kambersiz düğün olmaz” misali Recep Gürkan da yeni tüzük hakkında bir şeyler söylemiş; aslında yerel mühür sahibi, genel merkezin halen muteber elemanı konumunu hatırlatmış.

Gerçekleri çarpıtma ustası Gürkan’ın önseçim ile ilgili incilerine girmek, yer ve zaman kaybıdır. Ayrıntıları okumak isteyenler linke tıklayabilirler; hediyesi bedava… (https://hudutgazetesi.com/siyaset/taybilli-chpde-soz-uyede-olacak/)

Neticede her ikisi de tüzük kurultayından çıkan sonuçları çarpıtarak, gerçekleri örtbas ederek sunma maharetini ziyadesiyle göstermişler; tüzük kurultayına mizah da katmışlar.

Kendilerini kutlamak lazım…

Yazıyı tamamlarken bir sorumuz da olsun…

Harika Taybıllı ‘çağdaş parti CHP’nin demokratikleşmesine hakikaten katkı sunacak mı, böyle bir niyeti var mı, yoksa selefleri gibi mevzuat uygulayan genel merkez elemanı gibi mi günlerini geçirecek?

Madem sorduk, cevaba katkı vermek isteriz.

Çağdaş CHP’de çağdaş il başkanı nasıl olunur? Bu soruya cevap arayarak başlayabiliriz.

Harikalar Diyarında gezinirken Andersen’den masallar da bizden olsun, haftaya…