Kılıçdaroğlu’nun emperyalistlerle imtihanı (1)

Erdoğan’a ‘Başçalan, Hırsız ve Başhırsız’ dediği için hâkim karşısına çıkan Kılıçdaroğlu,  işlediği bir suçtan ötürü kendisini savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldiğini belirterek sıra dışı bir çıkış yaptı. 

Erdoğan,  500 bin liralık yeni bir tazminat davası ile cevap verdi.

AKP’nin ülkenin yakıcı sorunlarının konuşulmaması için gündem oluşturan ataklarına alışığız.

Gelin görün ki, AKP ataklarına set çekemiyor CHP, sürekli savunmada. Oysa cevval Özgür Özel AKP’ye laf yetiştirmek yerine ülke sorunlarını gündemde tutacağını söylüyor hep ama bir türlü başaramıyor.

Bunu Erdoğan’ın danışmanlarının maharetine,  iktidar medyasının gücüne bağlamak makul gelebilir fakat yanıltıcıdır.  

Çünkü Kılıçdaroğlu gibi Özel’in de reaksiyoner siyaset tarzı yani Erdoğan’ın belirlediği gündeme laf yetiştirmekle sınırlı belagata dayalı muhalefet yapma biçimi, siyaset kavramının içini doldurmayan sabun köpüğü açıklamalar, popülizm nedeniyledir CHP’nin geride kalması.

CHP’nin muhalefet yapma biçiminde bir mecburi sınırlılık da söz konusudur elbet ve bu da sistemin çizdiği dairenin dışına çıkmakta duyulan çekincelerden kaynaklanmaktadır.

Diğer bir ifadeyle, CHP’nin sistemden, kapitalist düzenden kaynaklı marazaları gidermeye odaklı siyasi pozisyonu yani rasyonel yönetilen kapitalizme bel bağlaması, hareket alanının koordinatlarını da belirlemekte ve haliyle ekonomi politikalarda AKP’den farklı yanı hakkında soru işaretleri yaratmaktadır.

Sosyal demokrat dünya görüşünü temsili eden CHP’den kapitalizm ötesi radikal çözümler beklemek, melankolik bir yaklaşımdır. Ancak, yoksullukla mücadeleden sadece yardım yapmayı, karın doyurmayı anlayan bakış açısı, sosyal demokrat politikalarla da örtüşmez.

İktidara geldiği ilk yıllarda kömür ve makarna ile yoksullardan oy devşiren neoliberal AKP’ye alternatif olmak, 40 liraya menü sunmak mıdır;  bu mudur sosyal demokrasi kapsamındaki sosyal belediyecilik?

Gerçi CHP yönetici elitlerinin halktan toplanan vergilerin bir kısmını halkın karnını doyurmaya ayırmanın çelişkisine vakıf olmadıkları söylenemez. Mamafih, kapsamlı sosyal politikaların yanı sıra yoksullukla mücadelenin ekonomi politiği, yoksulluğun kader olmaktan çıkarılmasıdır halkın asıl beklentisi.

Aksi takdirde vatandaşın çaresizliğini oy devşirmede kullanan bir anlayışın 22 yıl sonra daha kapsamlı bir versiyonu sahnede demektir ve etkisi tartışmalıdır haliyle.  

Evet, CHP’nin AKP’den farklılığını net ortaya koyması gerektiği bir dönemden geçtiğimiz bahse konudur. Kapitalizmin rasyonel işleyişinde hangi çözüm getirici uygulamaların devreye sokulacağı ve etki süresi kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. İktidara hazırlanmanın yolu, altı dolu bir etkin muhalefetten geçmektedir.

Reaksiyoner siyasetten medet uman, AKP’nin belirlediği gündemin arkasından koşan, kendi gündem yaratmakta zayıf bir CHP’nin iktidar yürüyüşü engebelidir.

Kılıçdaroğlu’nun 25 sayfalık tarihe not düşme iddialı saptamalarını da bu çerçevede değerlendiriyoruz. Heyecanlı, Dreyfus davasını çağrıştıracak kararlılıkta; ancak metnin içindeki çelişkiler, genel başkanken AKP’nin değirmenine su taşıyan uygulamaları, sahicilikten/inandırıcılıktan/güvenilirlikten uzak siyaseti, metni çok zayıf düşürüyor.

CHP üye seçmenine kısa süreli heyecan ve biraz da tatmin duygusu veren böylesi Kılıçdaroğlu çıkışlarının etkisizliği de iyi biliniyor.

Gelelim sabık başkanın ilginç tespitlerine:

//Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle malvarlığının hesabını veremeyenler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar. Bakınız, Büyük Ortadoğu Projesi’nin 2. fazına geçildi!

Emperyalistlerin, işgalcilerin ve vatanımızda çocuklarımızda geleceğimizde ve canımızda gözü olan düşman cephesinin kurduğu planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ikinci aşaması uygulamaya kondu. 85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum; Büyük Ortadoğu Projesi’nin ilk aşaması şudur: Rüşvet ve yolsuzluk yoluyla zenginleştirdikleri, teröre ve uluslararası suç teşkil edecek işlere girmesini sağladıkları, ülkeyi toprak tavizleri vermek zorunda bırakacak kadar borçlandıracak ‘tek adam’ rejimi kurmaktı.

Hatırlayın Sayın Yargıç! ‘Bu can bu bedende olduğu sürece o papazı vermem’ diyen Erdoğan, ne oldu da bir anda çark etti?

Sayın Yargıç, Erdoğan ailesinin malvarlığı dolayısıyla dönemin ve şimdinin ABD Başkanı Trump tarafından tehdit edildiğini ve Erdoğan’ın bu tehdide hemen boyun eğdiğini sadece biz değil bütün dünya biliyor. Egemen güçler tarafından teslim alınan bir devlet başkanı ülkesine hizmet edemez. //

Bu iddiaları ortaya atarken CHP’nin başına nasıl getirildiğini, ‘Proje Kemal’ sıfatını nasıl kazandığını da açıklaması icap etmiyor mu Kemal Bey’in?

Teknik kısmını CIA aparatı FETÖ’nün üstlendiği iddia edilen bir kaset operasyonu sonucu oturtulduğunuz koltuktaki icraatları bu milletin unutacağını mı sanıyorsunuz sabık genel başkan?

Atadığınız bazı danışmanlarınızın FETÖ ilişkisinde emperyalistlerin parmağı olabilir mi?

Misal, Rasim Bölücek gibi “FETÖ bağlantısı” iddiasıyla yargılanan, eski başdanışmanlarınızdan Fatih Gürsul, “FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi'ndeki akademik yapılanması”na ilişkin davada “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmadı mı?

Eski danışmanlarınızdan “Fethullahçıların akademik yapılanması”na yönelik soruşturma kapsamında 10 Temmuz 2017 tarihinde gözaltına alınan Koray Çalışkan ile ByLock'tan “FETÖ” yöneticileriyle irtibat kurduğu iddiasıyla hakkında yakalama kararı çıkarılan ama yurt dışına kaçan Alper Keten’i kim(ler) soktu yanınıza?

Yahu bir BOP muhteremi Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’lilere” tıpış tıpış sandığa” diyerek cumhurbaşkanı adayı dayatan siz değil misiniz?

Atatürk’ü içine sindiremeyen Mehmet Bekaroğlu’nu merkez yönetim kademelerine taşıyacak kadar fütursuzluğu/cesareti gösteren, Cihangir İslam gibi AKP artıklarını CHP’ye doldurmayı marifet sayan bizzat siz zat-ı şahaneleri değil mi?

Aklınızca muhafazakâr kesimden oy alıp iktidara mı gelecektiniz?

Takiye siyasetinin CHP’nin oy havuzunu genişletmediğini aksine daralttığını aldığınız seçim sonuçları gösterdiğinde yüzünüz kızardı mı hiç?

Ve…

Proje müelliflerince kenara çekildiğiniz için mi hayal kırıklığı yaşıyorsunuz, emperyalistlere laf söyler hale gelmeniz bundan mıdır, daha önce nerelerdeydiniz?

Emperyalistlerin CHP üzerindeki tasarrufları şimdi mi kafanıza dank etti?

Dahası var tabii: AKP ekonomi politikalarına nasıl payanda olduğunuzu da konuşmak lazım.

CHP’nin örgütsel dinamiklerini nasıl körelttiğiniz, hak/hukuk/adalet deyip partinizde ne demokrasi ne adalet bıraktığınız da mevzu edilmeli.

Edeceğiz.