GELİRLER DENGESİ
Herkesin gideri olduğu gibi hayatını idame ettirmek için geliri de vardır. Bu gelir bir hizmet karşılığı olabileceği gibi belirli zamanlarda ödenen emek karşılığı maaş, ücrette olabilir. Serbest çalışanlar için kazanç her zaman değişiktir. İşçi, memur için standarttır, aydan aya, iki haftada bir, haftalık olarak ödeme yapılır. Ödeme zam gördükçe miktarı artar, bu zamda enflasyonu neden olur.
Türkiye’mizde AKP hükümet olduğundan beri enflasyon endeksli olarak ücretlerde artış yapılmaktadır. Bu politikaya halkı enflasyon karşısında ezdirmeme politikası deniyor. İyi güzel ama, asgari ücrete ne oranda zam yapılırsa aşağı yukarı en yüksek memur maaşına da o oranda zam yapılıyor. Mesele asgari ücret 17.500 TL’ye çıkmışken, Bakanın aldığı maaş 192.422, Milletvekili maaşı 188.816, en düşük emekli maaşı 14.469 iken emekli Milletvekili 129.031 TL SI, Vekil emekliyse maaşı 317.849 TL maaş alıyor. Bunda mesele en düşük maaşla en yüksek maaş arasındaki oran farkıdır. Bu oran bazı karşılaştırmalarda yirmi mislinden fazladır, buna ücret adaleti denemez.
Peki özel sektör yöneticilerine ne diyelim. Özel sektördür, kimse karışamaz diyebiliriz. Özel sektör kazanca bakar, eğer yönetici iyi kazandırmışsa yıl sonunda firma CEO suna birde maaştan başka prim verir. Gelir kazanca bağlıdır, böyle mukayeselerde özel sektör baz alınmamalı.
Bu gelir adaletsizliğindeki konu gelirin azlığı çokluğu konusu değildir. Konu azla çok arasındaki dengesizliktir. Buna benzer bir olayda en az asgari işçi maaşı 17.500 lira iken, en az memur maaşı da 4. 000 lira oluyor, arada 22.500 TL fark var. Memura da niye asgari ücret kadar verilmiyor, işçilik daha fazla el hünerine dayanır. Peki bu işlem nasıl olmalı, en düşük geçim endeksine dayanan aylık bir ücret belirlenmeli, diğer kademelerdeki ücretler asgari geçim endeksindeki ücretin üç veya dört misli gibi bir seviyede olmalı. Bizler enflasyondan şikayetçi isek enflasyona da sebep devletin piyasaya bol para sürmesidir, çok enflasyona sebep oluyor. Herkesin şikayeti gelirimiz geçinmemize yetmiyor, kıt kanaat geçinmeyi bilmiyoruz. Ne o herkesin altında bir araba, içmeye ayranımız yokken, her evde doğalgaz, yurt dışı geziler, vur patlasın, çal oynasın düğünler, sahi nereye gidiyoruz?
Benim neslim fukaralık devriydi, insanlar kıt kanaat geçinmesini bilirdi, eskimiş elbisesi varsa onu terziye götürür, ters yüz ettirir, yeni diye giyerdi. Demek bu şekilde de yaşanabiliniyormuş. Şimdiki insanların eline para geçtimi hepsini harca, sonra ağlaş dur.
Asıl konu en az kazanç ile en çok kazanç arasındaki oran farkıdır, bu fark çok açılmıştır, fark azaltılmalı. Bu açıklık sosyal huzursuzluğa neden olur, halkın isyanına kadar gider. Seçim zamanı oy toplayacağım diye habire zam yapılmıştır, piyasaya bol para sürülmüştür, enflasyona sebep budur.
Enflasyona bir sebepte liberal ekonomi uygulamaktır. Bizim bugünkü ekonomik düzenimiz liberal ekonomiyi kaldıramaz. Liberal ekonomi, ekonomisi güçlü devletler için. Bugün Türkiye’de zengin olmanın bir yolu da sattığın ürüne zam yapmak. Zamlar kontrol altına alınmalı, olur olmaz zamla bir yere varamayız. Halkın elzem gıda ihtiyacı olan ürünlere izinsiz zam yapılmamalı, hatta bazı gıda ürünlerine narh uygulanmalı, belki o zaman biraz enflasyonun önüne geçebiliriz. Nasıl ekmeğe narh uygulanıyor, diğer elzem gıda ürünlerine de uygulanmalı. Devlet bazı gıda ürünlerine fiyatlarını korumak için destek vermeli. Piyasada satılan ürünlerin çoğunun fiyat etiketi yok, satıcı ne tutturursa o fiyattan satıyor, bu önlenmeli, bazı iş yerlerinde fiyat listesi uygulanmalı. Ücretler ve maaşlar arasındaki fark aşırı olmamalı, GELİRLER DENGESİ sağlanmalı . . .