DEDEMİN KAVI (1)
Güneşin doğmasını bekleyemeden sıyrıldı kalın yapak yorganın altından yatağın yanına doğru.
50 yıllık karısı Hatice’sini uyandırmamak için önce kalın yelvesini (2) ardından sessizce ayağına şayak pantulunu da giydikten sonra sakin sakin kuşağını sardı beline. Kuşağına özenle deri para cüzdanını, tütün tabakasını ve kav ile çakmağının olduğu çıkıyı sırasıyla tıkıştırdıktan sonra setresinin (3) ucundan tutarak ocaklığın yanından geçip yeşil boyalı evin kapısını açarak süzüldü sessiz havlusundan aşağıya doğru.
Bakacak tarafından esen soğuk havanın etkisiyle kasketine sardığı büyük mendili kulaklarına doğru bastırarak adımlarını hızlandırdığında yan evden Paşa Hasan’ın kesilmeyen öksürüklerine kulak kabarttı. “Şimdi gelir kahveye o da” diye mırıldanarak adımlarını hızlandırdı.
Kahveye girdiğinde gürül gürül yanan meşe sobasına doğru yürüdü. Selamını verdi, ondan önce gelmiş olan Koten Ismayıl, Gurşalı Ismayıl, Delaan Ismayıl ve Pili Ismayıl sırasıyla gürültülü bir şekilde selamını aldılar.
İkisi peykeye oturmuş, ikisi iskemlelerde dört Ismayıl’ın yanına oturduğu gibi kuşağından çıkardığı tütün tabakasını, kavını, taşını ve çakmağını masaya koydu Aptıraman Hasan.
İsmail Demiray'ın ninesi Hatice ve dedesi Hasan Demiray
Kahveci Hasan Engin çayları getirdiğinde Aptıraman Hasan tütün kesesinden çıkardığı tütünleri çakısıyla ince ince kıyarak içilecek hale getirmeye uğraşıyordu. Soğuklardan, yozdaki (4) hayvanların durumundan konuştukları anda kahvecinin sabah haberlerini dinlemek için radyoya uzanmasıyla sessizliğe büründüler.
Radyoda spiker Deniz Gezmiş, Hüseyin Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam kararlarının onaylandığını ve idam edileceklerini açıkladığında sessizlik iyice arttı masada. Aptıraman Hasan da çakısıyla tütün kıymaya ara vermiş gözleri masada haberi dikkatle dinliyordu. İhtiyarlar neler düşünüyor, neler hissediyor yüzlerinden belli olmuyordu.
Kahveci Hasan’ın çayları tazelemesiyle sessizlik dağıldı masada. Akılları radyoda haberde kıyılan tütünlere sırasıyla ellerinde sigara kağıtlarıyla uzandı Vaysal köyünün yaşlıları. İtinayla sardıkları cıgaralarını Koten Ismayıl’ın yaktığı kavı sırayla gezdirerek tüttürmeye başladılar. En son Aptıraman Hasan ucu yanan cıgaralardan kararmış ağızlığına taktığı cıgarasını yaktı.
Çaylar yine tazelendiğinde bakkalı yeni açan Hacı Mehmet’ten alınan ikişer tek bisküvi eşlik etti masaya. Ağaran hava artık yaşlıların dağılma zamanının geldiğini işaret eder gibiydi.
Aptıraman Hasan gürültüyle havlu kapısını açıp sundurmaya doğru yürüdüğünde bir gece önce Edirne’den köyüne gelmiş torunu küçük Ismayıl dedesini karşılamak için ona doğru kopuşmaya (5) başladığında ocaklıktan gelen tarhana çorbasının kokusunu içine çeken dedesi şaşkınlıkla sülenmeye başladı;
“Pa sen nerden çıktın be çocuk? Kahveden gelirim bi sürü Ismayıl, eve gelirim bizim Ismayıl, hadi hoj geldin bre çuçuğum!”
--
(1) Kav: Genellikle meşe ağaçlarının gövdesinde bulunan bir bitki. Ateş ve sigara yakmak için çelik ve döven taşı ile birlikte kullanılır.
(2) Yelve: Gömlek.
(3) Setre: Ceket.
(4) Yoz: Merada bir çoban kontrolünde başı boş gezen büyük baş hayvan sürüsü.
(5) Kopuşmak: Hızlıca koşmak.