BİR ASIR BİR ÖMÜR

Erdoğan Köylüoğlu’na gazetesini alırken Süleyman Tıpış’ın önünde sohbet ederlerken rast geliyorum.Eski Edirne’den Cumhuriyet Sineması’nın karşısındaki bisikletçi İbrahim’i anlatıyor.

Eski Edirne ve eski bisikletçi. Konu önemli, ilgimi çekiyor. Erdoğan Köylüoğlu ayrıldıktan sonra Süleyman Tıpış ağabey ile vedalaşıp Balıkpazarı’na doğru iniyorum.

Erdoğan ağabeyi uzun yıllardır büro olarak çalıştırdığı, sonradan kızıyla birlikte kafes kuşları, akvuryum ve malzemelerinin satışını yaptıkları dükkanda masasında oturur buluyorum. Yine kuş yemleri ve yıllar içinde iyice azalmış yan ürünler.

Kendimi tanıtıyorum, eski Edirne ve bisikletin ilgi alanımda olduğunu, gazeteci Süleyman Tıpış’la olan sohbetlerine kulak misafiri olduğumu, bu konuda sohbet etmek isteğimi, eğer izni de olursa bunları yazmak isteğimi belirtiyorum. Kırmıyor Erdoğan ağabeyimiz bizi ve sohbet başlıyor:

TAŞLAR ESKİ DEVLET HASTANESİNDEN

“1938 yılı Edirne doğumluyum. Yaş 86.  İlk, orta ve liseyi Edirne’de okuduktan sonra Yıldız Teknik’te inşaat mühendisi olarak mezun oldum.

Çalışma hayatım daha lise yıllarında başladı. 1953 yılında lise öğrencisiyim. Okullarımız Çarşamba ve Cumartesi günleri yarım, diğer günler tam gün. Yarım olduğu günlerde de öğretmenlerimiz, büyüklerimiz bizleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için çeşitli alanlara yönlendiriyorlar. Ben kasap kağıdını kalıp olarak kullanarak çini desenleri çıkartmayı ve onlarla ilgilenmeyi seviyordum.

Ekrem Sülün Edirne Belediyesi’nde Fen İşleri müdürü. Benim bu uğraşımı duyunca ‘Bu çocuk mühendis olmalı’ diyerek beni Edirne Belediyesi’ne işe başlamamı sağladı. Geçici olarak okul tatillerinde çalışıyorum sadece ama gözü kulağı benim üzerimdeymiş Ekrem Sülün’ün. Amacı beni denemek, bakalım çalışmayı seviyor mu, yoksa kaçacak mıyım diye.

KIRKPINAR TRİBÜNLERİNİN AHŞAP İSKEMLELERİ

1953 yılında Kırkpınar tribünlerinin yapımında çalışıyorum Edirne Belediyesi için. Tribünlerin yapımında kullanılan taşlar ve diğer inşaat malzemeleri artık faaliyetine son veren eski Devlet Hastanesi’nden geliyor. Taş, toprak, ağaç taşıyoruz eski kamyonlarla, tribünlerin inşaatına. Son aşamada bakıyorum ahşap sandalyeleri indiren kamyon sürücüsü kamyonu uzakta park ediyor ve oraya indiriyor sandalyeleri. Meğerse Ekrem Sülün’ün talimatıymış, çalışmanın zorluklarını bana göstermek istiyormuş. Kırkpınar tribünlerinin eski halini anımsayanlar bilir. O tribünlerdeki ahşap sandalyelerin tamamının montajında ben de çalıştım.

EDİRNE GARI/RABBANİ BEYİN ÇİFTLİĞİ

Lise bittikten sonra İstanbul’da üniversite yılları başladı. İlk stajını Edirne DSİ’de yaptım, son stajımı Devlet Demir Yolları’nda. Edirne’ye yeni tren yollarının yapıldığı yıllar. Pehlivanköy-Kapıkule hattında çalıştım, görev aldım. Bu yolun bütün aşamalarında çalıştım.

İstasyon binasının projesi Van İstasyon binası ile aynıdır. O dönemde Demiryolları masraf olmasın diye bu tür projeleri birçok yerde aynı  uyguluyordu.  Edirne Tren İstasyonu’nun yapıldığı yer ‘Rabbani Bey’in çiftliğinin olduğu yerdir. İnşaatında emeklerim vardır Gar binasının da.

ESKİ TREN YOLU KAT KATTIR

Şu anda hızlı tren yolu çalışmaları nedeniyle yan tarafından toprağın kazıldığını gözlemliyorum. Dikkat edilirse görülecektir her 35-40 santim yüksekliğinde tabaka tabakadır, önce optimum su mehtevası hesaplanarak ıslatılır her katman kaz ayağı denen silindirle sıkıştırılır, ondan sonra yeni katman çalışmaları başlar. Bir yıl çalıştıktan sonra Demir Yolları’nda askerliğim geldiği için Diyarbakır Asker İnşaat Müdürlüğü’nde mühendis olarak yaptım askerliğimi.

Askerlik dönüşümde Devlet Su İşleri’nde işe başladım. DSİ’de 3.Şube müdürü olarak 3 yıl çalıştıktan sonra serbest mühendis olarak çalışmak için ayrıldım.

70 YAŞIMDA BELGELERİM GEÇERSİZ SAYILDI

Serbest çalıştığım dönemde 15 yıl boyunca Edirne Mimarlık Mühendis Fakültesi’nde “Betonarme Statik” derslerine girdim, yüzlerce mimarın yetişmesine katkı sundum.

70 yaşıma geldiğimde elimdeki bütün belgeler geçersiz sayıldı. Çok üzüldüm. Oysa en verimli dönemimdeydim ve daha çok çalışarak ülkeme, yaşadığım kente katkı sunmaya devam etmek istiyordum. Bu yaştan mecburi emekliliğe bir türlü alışamadım.”

NERİMAN MERİÇ KÖYLÜOĞLU’NDAN EDİRNE ANILARI GELİYOR

Erdoğan ağabeyi eşinden söz ederken kendisi geliyor. Neriman Meriç Köylüoğlu anılarını yazdığından söz ediyor. Oldukça sağlıklı görünüyor o da eşi gibi. Sadece biraz ayağının ağrıdığından ve baston kullandığından söz ediyor:

“1968 yılında Sanat Tarihçisi olarak müzede başladım çalışmaya. Anılarımı yazmaya başladım. Yazdıkça neler çıkıyor ortaya. Unuttuğumu sandığım yüzlerce anı gün yüzüne çıkmaya başladı. El yazısıyla yazıyorum, çok yorucu oluyor ama bir o kadar da keyifli”.

Heyecanlanıyoruz hepimiz. Anılar önemli, eski Edirne bir de onların gözünden yazılırsa Edirne yerel tarihine büyük katkı olacağı üzerine bitiriyoruz görüşmemizi.

Eski Edirne ve bisikletçi İbrahim konusu artık bir sonraki görüşmeye kalıyor. Daha konuşacaklarımız yeni başladı Edirne’nin bu aydınlık çınarlarıyla.