BESLENME VE MUTFAK KÜLTÜRÜMÜZÜN TOPRAKALTI SOMUT BULGULARI (1)

(DÜNDEN DEVAM)

Keza Balkan coğrafyasında kadim uygarlıklar üzerinde kurulan Kentimiz Edirne'nin mutfağı Anadolu'dan sonra 14.yy itibariyle de kültürel olarak özgün katkılar ile şekillenip zenginleşerek bugüne taşınmış kültürel bir mirastır.


Bu mirasın somut örnekleri Edirne merkez ve ilçelerinde değişik zamanlarda yapılan kazı çalışmaları sonucu elde edilip tarih öncesi ile etiketlenen (tarihlenen) mutfak eşyalarıdır.
Bu eşyaların tarih sonrası çağlarda da yapım malzemeleri ve şekilleri itibariyle gerek ilk örnekler gibi gerekse benzerlikleri ile varlığını sürdürdüğü gözlenebilmektedir.


Tarih öncesine ait ilk örnekler Edirne ilçesi Enezde Enez Hoca Çeşme Höyüğü buluntularında tarihlenmiş.
M.Ö.6400-6300 yıllarında Balkanların en eski yerleşimlerinden biri, Neolitik Kültürlerin başlangıç ve gelişim süreci ve Avrupa da çiftçiliğin başladığı evre olarak kabul edilir. Besin Üreticiliğine geçilmiş, Doğadan ve topraktan elde edilen hayvansal ve bitkisel ürünler ile beslenmenin sağlandığı, bu dönemde yerleşik hayata geçiş ile besin stoklaması paylaşımı yapıldığı, çanak çömlek yapım uğraşlarının başlayıp geliştiği anlaşılmış. Gerek bu dönemlere ait gerekse Roma, Hellenistik dönemlere ait çeşitli mutfak eşyaları buluntuları var.


Merkezde; Edirne çöplüğünün karşısında Çardak Altı Yerleşmesi. Edirne Saray Kazıları alanının hemen yakınında.
Çardakaltı yerleşmesi, Neolitik dönemden demir çağına kadar kesintisiz yerleşim ve yaşam olduğunun belirlendiği bir yer. M.Ö. 7. Ve 6 bin yıllar boyunca Yakın Doğudan gelen neolitik çiftçiler tarafından iskân edildiği belirleniyor. Böylelikle Marmara bölgesi bir kavşak haline gelmiş, insanlığın gelişiminde en önemli dönem olan üretim devrimi olan bilinen süreçte Tarım ve hayvancılık ürünleri ile beslenme var. Kap kacak örnekleri bulunmuş.


Kumocağı Avarız Yerleşmesi de Çardakaltı yakınında. Avarız köyünün tamamı tarafından tahrip edilen bölgede toplanan malzemeler tarihlendirilme sürecinde olup, bu bölgedeki kültürün Balkanların Karanova IV . Kültürü ile bağdaştığı düşünülmekte.
Çömlekakpınar İkiztepe Timülüsü. Tarihlenmesi olmayan kap kacaklar bulunuyor
Dolmen Kalıntıları ile ilgili Edirne Müzesi sergi bilgilerinde, M.Ö.1200-800 yılları civarında göçlerle gelen yerli bir topluluk belirtiliyor. Trakya bölgesinin kuzey kesimlerindeki yerleşmelerden. Lalapaşa Hacılar köyünde ve merkezde Arpalık dolmeninde bulunan mutfak eşyaları son tunç çağı ve demir çağına tarihlendirilmiş. Buluntular arasında tören kabı da var.


Roma Bizans Dönemi Edirne Makedon kulesi kalıntılarında toprak kap kacaklar yanında cam eşyalar da var.
Edirne müzesinde sergilenen çeşitli şekil ve güzellikteki mutfak eşyalarını incelerken Hadrianus dönemine ait bulunan kap kacaklardan bazılarının süt ve peynir kapları olma ihtimalini düşündüm. Zira yazılı kaynaklara göre imparatorun Lejyon askerlerinin günlük gıda istihkakında şarap, buğday ve koyun eti yanında peynir de var.
Ve dönüyorum diğer kap kacak vitrinlerini tekrar inceliyorum. Acaba neolitik çağ insanları ne yemiş ne içmiş?


Buğday arpa gibi başlıca tarım ürünleri yanında baklagillerden neler varmış.Trakya tarhanasının izleri bulunabilirmi örneğin?
Koyun eti ile yapılan soğanlı kapama varmıymış? Veya asma yapraklı kuzu kebabı?
Kap kacaklar arasındaki buluntularda isimlendirilen balık tabağı önünde Tunca ve Meriç Nehri ve derelerden tutulan Tatlısu balıklarına ait lezzetlerimizi düşünüyorum belki de aynı özelliklerle günümüze yansımış.
Birçok köfte tarifine rastlanan Antik Roma yeme kitabı Apiciustaki köfteler Edirne köftesi ile benzeşiyor olabilir……gibi gibi….
Zira, arkeologlar, beslenme arkeologları veya agroarkeologlar bitkiler ve hayvansal ürünleri baharatlar ile karıştırarak yemek yapmanın neolitik çağ başlarında yayılmaya başladığı varsayımları ve olasılıklardan söz ediyorlar.


Bunları kanıtlamak üzere kap kacaklar üzerinde bulunan birikintilerden, ayrıca kemikler üzerindeki kurumuş et parçaları ve iliklerden örnekler alınarak özel laboratuvar testlerinin çeşitli ülkelerde olduğu gibi ülkemizde yapılmakta olduğuna ilişkin edindiğim bilgileri düşünüyorum. Hal böyle olunca arkeolojik kazılarda elde edilen ve tarihlenen buluntulara göre toplumların yemek çeşitleri ve kültürleri bilimsel olarak netleşip kanıtlanıyor.
Ve beslenme ve mutfak kültürümüzün toprak altı somut değerlerinin bir hazine olduğunu
Ve sonuç olarak beslenme ve mutfak kültürümüzün toprakaltı somut bulgularının henüz açılmamış bir hazine olduğunu, korunması gereken mirasın gelecek nesillere taşınması için hazinenin daha çok verisine kavuşmamız gerektiğine inanıyorum.
Kaynaklar.
Süt Uyuyunca-Artun Ünsal Kitap
Beslenme Arkeolojisi: Günümüz Ankara Yemeklerinde Geçmişin İzleri-Makale
Şensoy Funda (Fenerbahçe Üniversitesi), Tiritlioğlu Sena (Okan Üniversitesi) Resimler. Edirne Müzesi

(SÜRECEK)