AŞURE

Neyi bulmak istediğini bilmeden sürekli aramaya kalkma.

Hiçbir şeyi bulamazsın, ancak inanarak bilerek ve kendini vererek aradığını bulabilirsin.

Unutma bal arısı çiçeğe konan tek böcek değildir. Ama ondan bal çekmeyi bilen, yalnız odur.

                                                                                     GOETHE

Orijinali ve Türkçe kalıba uygun olanı aşura aslında ama Trakya’da ağız değiştirip aşure olmuş en sevdiğim tatlıların başında geliyor. Hele şeker probleminden sonra baklava gibi tatlılardan uzaklaşınca daha da önemi arttı.

Aşure Hz. Hüseyin’den Nuh’a kadar var olan bir tatlı. Her şey içinde kaynıyor, kaynaşıyor. Anadolu bir mozaik diyoruz ya, onun daha da güzeli. Aşure birbirine tat veriyor ve birleştirici, farklılıkları eritmede çok önemli bir oluşum. Entegrasyonda çok önemli bir oluşum. Çok özel bir çözüm. Asimilasyonların Osmanlı pratiğini çok iyi anlatıyor. Kültürler üzerinden de bir birleştiriciliği var. Eritmeden, dönüştürmeden uygun kıvamda tutma aşureyle oluyor ya da böyle bir iş yapılacaksa aşure gibi olmalı.

Aşurede mühim olan kıvamıdır, aşureye de kıvamı veren buğdaydır. Diğerleri de tat verir, her ikisi de bir araya geldiğinde güzel tatlar ortaya çıkar. Oradaki buğday Osmanlıdır. Aşurelik kayısı denmez, aşurelik fasulye denmez, ama aşurelik buğday denir. En önemlisi buğdaydır yani.

Avrupa’daki ulus devletler lapa gibidir. Farklılıklar arasında dengeyi kuramazlar. Farklılıkları yönetemezsen kötü bir aşure olur.

ABD bu işi en iyi anlayanlardandır. Türk günleri kutlanır. Herkes kendi geleneklerini yaşar. Çin, Japon günleri olur ama kimse rahatsız olmaz, kimse tepki vermez.

Derdimiz hayatsa bunları iyi bilmeliyiz, ilişki yönetimi çok önemli.

Bugünü anlamanın yönü dünden geçiyor.

Yarını yönetmek için se bu günü çok iyi bileceksin.

Hal böyle olunca da insanı, ilişkisini, evini, dostluğunu, konumunu çok iyi bileceksin.

Hatıralar, seyahatnameler bu yüzden çok önemli. Farklı olanı ne zaman fark edersek o zaman huzurlu oluruz. Farkı fitne fücür olarak değil de birer tat, birer lezzet olarak görürsek tadına varırız. İnsanoğlu istesek te istemesek te farklılığını korumak üzere yaşıyor.

BORÇ 80 BİNİ AŞTI

‘Borç bini aştı mı tavuk yiyeceksin’ demiş büyüklerimiz. Artık devir değişti, tavuk eti ucuzladı, kırmızı et daha pahalı ama biz işin borç kısmına bakalım.

Olumsuz bakanlar sadece borç kısmına bakıp veryansın ediyorlar. Ama burada resmin bütününe bakarsak ekonomi büyüdü. Bu da yoksullar için pozitif bir durum. Kötü olan her maaşa zam yapıldığında tüketim ürünlerine de zam yapılıyor olması. Ne zaman maaşa zam yapılmışsa bilin ki alacağınız ürünlerde zamlanacak ve zammın bize faydası olmayacak. Bankalar Birliği kişi başına borcun 80 bini aştığını söylüyor. Bu gibi sisli havalarda birileri yoksullaşırken, birileri de daha zenginleşir. Halk Bankası’nın dönem karı beş milyara yaklaşmış.

FİLENİN SULTANLARI

Filenin sultanları Milletler Ligi ve Dünya Şampiyonluğunu kazandıktan sonra beklentileri ve kendilerine olan güveni yükselttikleri için olimpiyatlarda da umutlar çok fazlaydı. Altın hayal değildi yani. Bunda voleybol kulüplerimizin başarıları da etkili oldu. Son yıllarda Vakıfbank, Fenerbahçe ve Eczacıbaşı takımlarının başarıları böyle düşünmemizde etkili oldu şüphesiz. Ama ben şahsen alınan neticeden memnunum. Hiç ulaşamadığımız yere ulaştık, zamanla bunu da aşacağız. Yarı finali geçip final hatta şampiyon olacağız ama bu yıllarca oralarda bulunmakla oluyor. Yoksa geçici başarılar saman alevi gibi çabuk sönüyor. Bu başarılar kızlarımızın dünya pazarında da var olmasına, transfer de önde olmalarının önünü açtı.