Son röportaj: Öztürk Güngör -2-
(DÜNDEN DEVAM)
Sezon başında yönetimin prim sözü vardı. İçerde 2 puana 2500 lira, dışarıda 5000 lira. Maaşımızın 1800 lira olduğunu düşünürsek iyi paraydı. Ama bakıyoruz ilk maçlardan sonra maç başına gelen sadece bin lira. Takım olarak toplandık konuştuk ve beni sözcü seçtiler konuyu görüşmek için. Kervan Hotel Ali ağbimizle bizzat ben görüştüm durumu anlattım.
PRİMLERİMİZİ İSTERİZ
Bana 'seni kullanıyor bunlar' dedi. Bende geri adım atmadım, 'Buraya kendim için değil, bütün takım için geldim' deyince yönetim söz vermiş olduğu primleri ödemeye başladı bizlere.
Hocamız Rıdvan Kösemihal işini çok seven, hırslı, sert ama futbolcunun ruhundan anlayan iyi bir hocaydı. Bazen bizleri kusturana kadar idman yaptırırdı. 'Şampiyonluk istiyorsanız bedeli var, ödeyeceksiniz, futbol böyle bir oyun işte'
İçerde veya dışarıda toprak sahada karşılaşacaksak 25 Kasım'ın toprak zemininde yapıyorduk antrenmanlarımızı. Ama deplasmanda çim sahada oynayacaksak Söğütlük'te, Tavukormanı'nda antrenmanlara gidiyorduk.
Deplasmanlarda çok çektik. Ülküspor deplasmanına otobüsle gidiyoruz. Bolu civarlarında kar ve fırtınaya yakalandık. Dağ başında çıktık otobüsü itiyoruz. Neyse zor bela çıktık o geçitten, ilk mola yerinde işletmeciler hayret ediyor, nasıl çıktınız o geçitten diye. O şartlarda deplasmana gidiyoruz ve oynayıp şampiyonluk için gerekli puanları alıp dönüyoruz. Ama her dönüşümüzde Edirne'de muhteşem taraftarlarımız bizleri Edirne girişinde karşılıyorlar.
İZMİR DEPREMİ
Uşak deplasmanı için İzmir'deyiz. Kordon'da Kilim Hotel'de Nurettin ile aynı odada kalıyoruz. 16 Aralık 1977. Gece Nurettin'in bağırmasıyla uyandım. “Kalk, kalk deprem oluyor” diye uyandırdı beni. Gerçekten de deprem oluyordu ve o depremde 2 sarsıntının ardından bazı evler yıkılmış İzmir'de.
Sabah oldu maç için Uşak'a. Ben en arkada kitap okuyorum. Hocalar ön tarafta, oyuncular arkada. Kağıtlardan uçaklar yapmışlar can sıkıntısından her türlü şakalar gırla otobüste. Hoca bir ara arkaya doğru dönerek 'Öztürk seninle görüşeceğiz' dedi sinirli bir şekilde. Anlayamamıştım ne olduğunu, arkadaşlarımın bir tezgahı vardı sanırım. Benim en çekindiğim şey haksız bir şekilde itham edilmek ve yedek kalmaktı.
SABREDEMEDİN Mİ?
Neyse maça çıktık ilk 11'deyim ve rakibim Uşakspor'un en iyisi Ahmet. Görevim maç boyunca onu durdurmak, oynamasına engel olmak.
Durdurdum Ahmet'i. 66.dakikaya kadar. Yanından ayrılmıyorum, koşuyorum, baskı kuruyorum, nefes aldırmıyorum. 1-0 da öndeyiz. Ama yorulmuştum, bir anda kramp girdi ayağıma. Kıvranıyorum saha içinde, müdahale falan ettiler ama nafile. O zaman masör yoktu sanırım, sonradan Mehmet Akpençe geldi de masör gördük sporculuk hayatımızda. Sakatlık sonrası ben kulübeye, Ahmet atınca golü maç bitti 1-1. Hoca isyanlarda 'Sabredemedin mi 24 dakika daha' diye.
FATİH TERİM'İN AYAKKABILARI ŞAMPİYON OLDU
Giydiğimiz krampon ayakkabılarının bulabildiğimiz sadece Yugoslavya'da yapılan Adidas'lardı. Ayağa tam oturmayan çok sert ayakkabılar. Turgay Kazancı'nın babası Galatasaray'da malzemeci olarak uzun yıllar görev yaptı.
Hafta sonları izinli olarak İstanbul'a gidiyorduk. Turgay'la Galatasaray tesislerine gittik babasını ziyarete. Galatasaray idmanda. Turgay babasıyla konuşurken ben konuyu ayakkabıya getirdim. Babası duyunca konuyu, 'hallederim' dedi, heyecanlandım. Birlikte soyunma odasına gittik. Ayakkabımı numaramı sordu, “39-40 giyerim dedim” Dolaptan bir çift Adidas uzattı bana; 'Bunlar Fatih Terim'in ama kullanmıyor, güle güle giy' dedi. Orijinal Alman malı Adidas ayakkabılar. Ne güzellikti onlar öyle, top istediğim her yere gidiyordu. Fatih Terim Galatasaray'da şampiyonluk göremedi belki ama onun ayakkabıları Edirne'de şampiyonluk sevinci yaşadı.
BİZİM MAHALLE AŞAĞIKİ MAHALLE
Edirne'de Arda bizi Roman mahallesinde bir yere yemeğe götürdü. Mangalı yakmışlar, her türlü içki gırla gidiyor. Çalgılar dersen her türden. Birazdan mahallenin kız erkek gençleri de geldi. Alkol birlikte, oyun havalarıyla mahalle ayağa kalkmış durumda. Bir kalabalık ki sanki bütün mahalle orada. Çok ilgi ve sevgi vardı o gün bizlere. Edirne'yi nasıl unuturuz biz mümkün değil.
Sezon sonu beklenen şampiyonluk geldi. Mutluyduk, coşkulu da. Edirne'de o günlerce süren şampiyonluk havasını yaşadık. Nefes nefese İzmirspor ile girdiğimiz şampiyonluk yarışını bir puanla önde bitirmeyi başarmış ve 2. Lig'e çıkmayı başarmıştık.
Bize şampiyonluk primi olarak Keşan Erikli'den yazlık arsa sözü vermişti yönetim. Sezon sonunda şampiyon olduk arsaları hala bekliyoruz.
BEŞİKTAŞ OLMAYINCA İSTANBULSPOR'A
Beşiktaş'tan transfer görüşmesi teklifi geldi sezon sonunda. Gittim görüştüm, umutluydum ama nedense olmadı. Edirne'ye dönemezdim. Beşiktaş hayaliyle çıktığım yolculuk bitmişti.
İstanbulspor ile anlaştım, 3. Lig'de 3 yıl İstanbulspor formasını giydim. Kupa maçında Fenerbahçe ile oynarken rakibim Şevki'ni çalımını yemedim, kendisine çalım attım ve geçtim. O arada Fenerbahçe'nin meşhur oyuncusu menüsküs problemi yüzünden kenarda bekleyen Cemil Turan arkadan bağırdı 'Yapma Şevki' diye. Meğerse çalımı yiyen Şevki'nin tekmeyi yapıştıracağını hissetmiş Cemil Turan o yüzden bağırmış arkadan. Yediğim tekme yüzünden yığıldım kaldım, menüsküs ameliyatına giden, futbolu bırakmama neden olan en büyük sakatlıkla tanışmam o gün olmuştu.”
TEKİRDAĞSPOR
İstanbulspor'dan Tekirdağspor'a gider bir süre orada oynar Öztürk Güngör. Ardından asker futbolcu olarak Kütahya'ya. Bir puan farkla kaçırırlar şampiyonluğu. Oradan Bayrampaşa'da yine kaçan şampiyonluk ve yine yaşanan sakatlıklar sonunda futbolu bırakır 1985 yılında.
ALMANYA YILLARI
Bir süreliğine Almanya'ya giderek antrenörlük ve Almanca kursuna katılır. 1992 döner, İstanbul Bakırköy'de butik açar, istediğini bulamayınca Antalya Kemer'e geçer su sporları alanında 17 yıl çalışır yaşamını idame ettirir.
Türkiye'de emekli olduktan sonra 2009 yılında evlenerek Almanya'nın Münih kentine gider..
Ve, yaşamını orada devam ettiriyor artık….
(SON)