Şifayı kendi formülüyle buldu!
Edirne'de 54 yıllık eczacılık yapan, eski belediye başkanlarından eczacı İbrahim Ay (80), 20 yıldır çektiği eklem ağrılarından, kendi ürettiği formül sayesinde kurtuldu… İstanbul'da firmalarla anlaşarak seri üretime de geçen Ay, "Yalnızca eczacılık demek tezgahta ilaç satıp, al gülüm ver gülüm reçeteyi verelim değil. Şimdiki eczacılık artık eczaneciliğe döndü. Eczacılık değil, eczanecilik oldu. Benim avantajım araştırma yapmak, okumak" dedi…
Olgay GÜLER
Edirne'de 54 yıllık eczacılık yapan, eski belediye başkan-larından eczacı İbrahim Ay (80), 20 yıldır çektiği eklem ağrılarından, kendi ürettiği formülle kurtuldu.
Edirne'nin en eski eczacı-larından Ay, 20 yıl boyunca çektiği eklem ağrıları nedeniyle bir çok doktora başvurdu. Geride kalan süreçte 10 ameliyat olan Ay, hiçbir tedaviden yüzde 100 sonuç alamayınca, mesleğinin de verdiği avantajla, eczanesinde kendi formülünü üretti. Torunu Meriç'ten esinlenerek MRC ismini verdiği gıda takviyesi ilacı kullanmaya başlamasının ardından ağrılarından kurtulan Ay, İstanbul'da firmalarla anlaşarak, satışa sundu. Son dönemdeyse çok sayıda müşteri sadece bu ilaç için eczaneye gelerek, talepte bulunmaya başladı.
'KENDİM İÇİN ÜRETTİM'
Ay, kendisinin sadece tezgah eczacılığı yapmadığını, sürekli araştırmalarını sürdürdüğünü belirterek, "Eskiden çok spor yaptığım için iskeletlerde arızalar başlamıştı. Bu arızalar başlayınca doktorlara muayene olduk, derken 10 tane ameliyat oldum ben. 10 ameliyattan sonra rahatladım. Fakat ilaçlar artık demode mi olmaya başladı benim kafamda, onu bilemiyorum, gıda takviyesi ilaçlara yöneldim. Fitoterapi belgem de var. Bu belgeyle de bazı araştırmalarla ilaçlar yapmaya başladım kendim. Derken bu glikofleks diye bir ilaç kendime imal ettim. Bunun için de şeytan pençesi var ama tabii bunun içinde glukozaminden tut da diğer şeylere hepsi var. İstanbul'daki firmalarla konuşarak, kimyagerlerle konuşarak, imalatçı fabrikalara giderek danışmanlarla bu işi hallederek tamamen resmi hale getirip Türkiye'ye bu ilacı sürdüm. Bu ilaçla beraber 6 tane ilacım var benim. Altı tane ilaç imal ediyorum şu anda. Bu 6 ilacı da Türkiye çapında bütün firmaları Türkiye'deki depolara verdim" dedi.
'BENİM AVANTAJIM ÇOK ARAŞTIRIP, OKUMAK'
Eczacılığın yalnızca ilaç satmak anlamına gelmediğini ifade eden Ay, "Yalnızca eczacılık demek tezgahta ilaç satıp, al gülüm ver gülüm reçeteyi verelim değil. Şimdiki eczacılık artık eczaneciliğe döndü. Eczacılık değil, eczanecilik oldu. Niye? Bilgisayar idare ediyor seni. Şunu vereceğim, bunu veremeyeceğim, bunu yapacağım. Bu sefer ne oluyor? Eczacı kardeşlerimizin hepsi bilgisayara tabi oluyor. Ne araştırma yapılabiliyor, ne bir şey yapılabiliyor. İşte bizim avantajımız o. Benim avantajım o. Araştırma yapmak, okumak. Benim şurada kütüphanemde belki 100'e yakın benim bitkisel kitabım var. İstanbul'da çok büyük firmalar var, isim vermek istemiyorum. Onların takviyelerinden bu daha iyi. Çok iyi tutuldu benim ilacım şu anda. Bu lokomotif ilacım oldu" diye konuştu.
TORUNUNUN İSMİNDEN ESİNLENDİ
Ürettiği formüle torunu Meriç'in isminden esinlenerek 'MRC' adını verdiğini söyleyen Ay, "Bu ilaç için arkadaşlarım bana devamlı gelirler buraya. Biliyorlar benim araştırdığımı. Açıyorum kitabı, senin neyin var? Tavsiyelerde bulunuyoruz. Eczanemin köşesine bu ilaçları aktar gibi yapıp da satabilirdim, bunu yapmam, mesleğime ihanet etmem. Böyle imal ettim, piyasaya sürdüm. MRC Natura'nın manası da şu; benim torunumun adı Meriç. Meriç'in kısaltılmışı MRC olarak aldık. Sesli harfleri çıkardık. İnşallah daha da genişleriz ama benim önem verdiğim şey; Edirne'lilerin de bu işleri yapabileceği ama biraz da destek lazım tabii" şeklinde konuştu.