Taş ocağı firmasından iddialara yanıt

Cantaş İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi, sahibi olduğu Lalapaşa ilçesine bağlı Vaysal köyündeki taş ocağının ormana ve tarım arazilerine zarar verdiğine ilişkin iddiaları reddederken; ocağa yürütmeyi durdurma kararı verildiğine dair iddianın da gerçek dışı olduğunu bildirdi…

Cantaş İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi, sahibi olduğu Lalapaşa ilçesine bağlı Vaysal köyündeki taş ocağının ormana ve tarım arazilerine zarar verdiğine ilişkin iddiaları reddederken; ocağa yürütmeyi durdurma kararı verildiğine dair iddianın da gerçek dışı olduğunu bildirdi.
Edirne'nin Lalapaşa ilçesine bağlı Vaysal köyündeki Cantaş İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi'ne ait taş ocağı ile ilgili firma sahibi Selim Bakırcı basın açıklaması düzenledi. Kentteki bir işletmede düzenlenen basın açıklamasına firma sahibi Selim Bakırcı'nın yanı sıra şantiye şefi Davut Akıncı ve firma avukatı Fatih Coşkun da katıldı.


“BİLİMSEL DAYANAK YOK”
Basın açıklamasını okuyan şantiye şefi Akıncı , taş ocağı ile ilgili iddiaların bilimsel dayanağı olmadığını söyleyerek; “Kamuoyunu yanıltıcı bilgiler üzerine bu açıklamayı yapmamız hasıl olmuştur. Maden üretimi, 'ÇED gerekli değildir' kararı sonrası orman izinlerinin de alınmasına müteakip MAPEG'ten alınan maden işletme izin belgesiyle yapılmaktadır. Bu süreç oldukça uzun, onlarca kurum onayı ve incelemesini gerektiren bir zamana yayılmaktadır. Bu nedenle maden işletme izinli olan bir sahanın, uzman ve tecrübeli kişiler tarafından her yönden incelendiği, teftiş edildiği ve ancak ondan sonra üretime geçildiği bilinmelidir” ifadelerini kullandı.
“YÜRÜTMENİN DURDURULMASI GERÇEK DIŞI”
Akıncı, Vaysal köyündeki taş ocağının projesi ve kurulumu sırasında kamu kurum ve kuruluşları tarafından raporlar hazırlandığı ve görüşler belirtilerek sürecin ilerlediğini belirterek; “Şirketimizden istenen tüm yükümlülükler yerine getirilmiştir. Ocak sahasında üretim ve istihdam ile çevrenin korunması dengesi içerisinde gösterdiğimiz hassasiyetle üretimimize devam etmekteyiz. Ancak son günlerde Vaysal köyünde yaşayan köylülerimiz de dahil olmak üzere bölge halkının istihdamına katkı sunan tesisimizle ilgili olarak kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi suretiyle bilgi kirliliği oluşturulduğunu söylemek isteriz. Şirketimiz çok sayıda denetimden başarıyla geçerek tüm yasal hükümlülüklerini yerine getirerek faaliyetine devam etmekteyken, bunun aksine bölgede oluşan istihdamı engellemek amacıyla açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verildiği, buna rağmen faaliyete devam edildiği iddiaları gerçek dışıdır. Verilen bir yürütmeyi durdurma kararı söz konusu değildir. Şirketimizin hukuka saygısı ve inancı tam olmakla yasal tüm yükümlülükler yerine getirilmiş olduğundan devam eden yargısal sürecin lehimize sonuçlanacağından eminiz” dedi.
“İDDİALAR GERÇEK DIŞI”
Ocağın doğayı tahrip ettiği ve gerekli bazı izinleri almadığına dair iddiaların gerçek dışı olduğunu söyleyen Akıncı; “Ormanla ilgili birtakım söylemler oldu. Orman alanlarında yetki ve sorumluluk kendilerinde olan Orman Bölge Müdürlüğü'nce ormancılık bilimi eğitimi almış, uzun yıllardır bu mesleği icra eden orman mühendisleri tarafından hazırlanıp, kontrol edilip onaylanan teknik, idari ve hukuki sosyal boyutlarıyla değerlendirilmiş projelere göre faaliyet yürütmekteyiz. Biz bütün faaliyetlerimizi buna göre yapıyoruz” sözlerine yer verdi.


“BELGELER HUKUKA UYGUNDUR”
Avukat Fatih Coşkun ise ocak ile ilgili kamuoyunu yanıltmaya yönelik mahkeme kararıyla yürütmeyi durdurma kararı verildiği ve faaliyete devam edildiği konusunda yanlış bir algı oluşturulduğunu söyleyerek; “Küçük bir grup tarafından, bölgenin ekonomisine büyük katkı sunan taş ocağının faaliyetini engellemek amacıyla açılan bir dava söz konusu. Yasal süreç devam ediyor. O dava ile alakalı sürecin lehimize sonuçlanacağını kanaatindeyiz. Çünkü şirketimizin tüm kamu kurumlarından aldığı belgeler hukuka uygundur” dedi.


“AĞAÇ BEDELİ ÖDÜYORUZ”
Akıncı da firmanın ocak ile ilgili kurumlardan aldığı belgeleri basın mensuplarına sundu. Bölgede çok sayıda ağaç kesildiği ile tozumadan dolayı bölgedeki tarım arazilerinin etkilendiği ve köylülerin durumdan rahatsız olduğuna dair iddialara da cevap veren Akıncı; “Davaya konu olan sahamızda almış olduğumuz işletme izin alanımız 24,47 hektar. Bunun 18,44 hektarı maden üretim alanı olarak kullanılacak ve bu alanda üzeri örtülü olan, üzerinde ağaç olan alan 1,44 hektar. Burada da maden üretim faaliyeti yapılmayacak. Sadece ocağımızın üzerinde 25-30 santim toprak örtümüz var. Bu toprak örtüsü toplanıp bir yerde stoklanacak ve rehabilitasyon işlemlerinde tekrar kullanılacak. Onun dışında hiçbir alanda ağaç kesimi yapılmadı. Bahsedildiği gibi herhangi bir ağaç katliamı yok. Bizim orada ağaç kesmemiz icap edebilir ama buna karşılık Orman İşletme Genel Müdürlüğü'ne ağaç bedeli ödüyoruz. Onlar bizden 24,47 hektarlık alanın ağaç parasını bizden aldılar. Buna karşılık başka verimli bir toprakta ağaç dikimi yapacaklar. Biz de kullandığımız alanı bir kiracı gibi her yıl Orman İşletme Genel Müdürlüğü'ne kira bedelini ödeyeceğiz. Orada bir ağaç kesildiyse Orman İşletme Genel Müdürlüğü başka bir yere bunun için ağaç dikme ile mükellef” ifadelerine yer verdi. Ocak ruhsat alanı içerisinde 1 adet tarla olduğunu açıklarken; “Onun dışında bizim ne ruhsat alanımızda, ne de güzergahımızda tarım arazisi yok” dedi.
“AĞAÇLANDIRMA TUTMUYOR, SU KULLANILAMAZ RAPORLARI VAR”
Firma sahibi Selim Bakırcı da işletmeye açtıkları alanda Orman İşletme Genel Müdürlüğü'nün 3 defa ağaçlandırma yaptığını söyleyerek; “Ayrıca ağaçlandırma olmuyor, tutmuyor diye rapor var. Ayrıca vatandaş su kaynaklarından dolayı şikayetçi. Su sıkıntısı Türkiye'nin her yerinde var. Benim ocağımın yaklaşık 600 metre aşağısında bir kuyu var. Bu suyu arıtamadılar ve kullanılamaz raporu var. Hukuka karşı kıyım yapıyormuşuz; yapmıyoruz. Yapıyorsak ispatlasınlar. Bizim belgelerimiz burada” diye konuştu.