‘Mülakatlar iptal edilmeli’

Öğretmen adayları her türlü bilimsel temele ve hakkaniyet ilkesine ters düşen mülakat uygulamasından derhal vazgeçilmesi ve mülakatların iptal edilmesi gerektiğini belirterek, söz verildiği gibi, atamalarda tek kriter KPSS puanı olacak şekilde 20 bin sözleşmeli öğretmen atamasının ivedilikle yapılmasını istediklerini bildirdi.

Öğretmen adayları her türlü bilimsel temele ve hakkaniyet ilkesine ters düşen mülakat uygulamasından derhal vazgeçilmesi ve mülakatların iptal edilmesi gerektiğini belirterek, söz verildiği gibi, atamalarda tek kriter KPSS puanı olacak şekilde 20 bin sözleşmeli öğretmen atamasının ivedilikle yapılmasını istediklerini bildirdi.
HUDUT Haber Merkezi'ne elektronik posta ile ulaşan öğretmen adayları Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda; genel kültür, genel yetenek, eğitim bilimleri ve öğretmenlik alan bilgisi sınavlarına girerek alanlarında derece elde ettiklerini belirterek şunları kaydetti:
“Normal şartlar altında her yıl sınav puanlarının yuvarlaması usulüyle atama yapan Milli Eğitim Bakanlığı 2023 yılında süreci başlatmamış ve eski bakan Sayın Mahmut Özer'in öğretmenlikte mülakatı kaldırdığını ve artık KPSS puan üstünlüğüne göre atanacağımızı söylemesine rağmen koltuk değişimi sonrasında Sayın Yusuf Tekin'in 'mülakat gibi mülakat yapacağız' açıklamasıyla verilen sözlerin tutulmadığı öğretmenleriz. Temmuz ve ağustos aylarında mülakata girmemize rağmen bugün itibariyle hala daha mülakat sonuçları açıklanıp da herhangi bir atama takvimi yayımlanmamıştır.


Tüm bunların yanında girdiğimiz mülakatlarda şehirlerde bulunan komisyonların keyfi puanlamalarını Perşembe günü 'yanlışlıkla' yaklaşık 1 saat gibi bir süre için mülakat sonuçları açıklanmış ve bizler keyfi puanlamaları bu şekilde öğrenmiş bulunmaktayız. Bu yanlışlıkla ilgili bakanlık tarafından hala daha bizlere herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Ülkemizde bulunan mülakat = torpil algısının haklılığını bizler bu 1 saat açık kalan mülakat sonuç ekranından tekrar görmüş olduk, 3 sorudan 3'ünü de bilen kişilere +1-2 puan verilirken, 2 doğrusu olan kişilere +6+10 puanlar verildiğini gördük. Performansımıza göre değil komisyonların il il aralarında anlaştıkları inisiyatif oranına göre değerlendirildik.
Bazı şehirlerde herkese KPSS puanının aynısı verildi, bazı şehirlerde herkese +5 +10 +15 puan verilerek atanmaya hakkı olan sıralamadaki kişiler sıralama dışına çıkarıldı. Atama sözü verilen kontenjan içindeki 20 bin öğretmenin KPSS puan üstünlüğüne göre atanmasını istiyoruz. Hakkımızın yenme teşebbüsünü asla kabul etmiyoruz. Haksızlığa dur der ve bizlere kamuoyu oluşturmamız adına destek olursanız çok seviniriz. Performansımıza göre değil komisyonların il il aralarında anlaştıkları inisiyatif oranına göre değerlendirildik Atama sözü verilen kontenjan içindeki 20 bin öğretmenin KPSS puan üstünlüğüne göre atanmasını istiyoruz. Hakkımızın yenmesini asla kabul etmiyoruz."
ORTAK ELEŞTİRİ METNİ
20 bin sözleşmeli öğretmen atamasında mülakat uygulamasına dair ortak eleştiri metninde de şunlara yer verildi:

  1. Bir Ölçme ve Değerlendirme yöntemi olarak Mülakat:
    Mülakat yöntemi "doğası gereği" onlarca ölçme ve değerlendirme yöntemi içerisinde objektiflikten ve standartizasyondan belki de en uzak olanıdır. Her ne kadar 5 veya 10 kişilik bir gruba aynı jüri üyeleri tarafından, aynı ortam, süre ve soru, kayda alma gibi kriterlere göre uygulandığında mantıklı ve etkili bir yöntem gibi gözükse de, bu yöntemi 60.000 kişilik bir aday grubuna uygulamak tam bir ölçme ve değerlendirme katliamıdır. *"Güvenirlik" kavramıyla ters düşer. Sabit, sistematik ve tesadüfi tüm ölçme ve değerlendirme hatalarına açıktır. Kişisel duygular ön planda olur. Duygu etkileşimi kaçınılmazdır. Mülakat sırasında jüri üyelerinin ön yargıları, anlık duygusal durumları, hayat görüşleri, dinleme, anlama, muhakeme becerileri gibi, adaydan kaynaklanmayan, çok sayıda, tespiti ve telafisi mümkün olmayan tesadüfi hatalar meydana gelebilir. Aday da jüri üyesinin duygu, jest, mimik ve tavırlarından etkilenebilir ve bu durum soruya yanlış veya eksik cevap vermesine neden olabilir. *"Geçerlik" kavramıyla ters düşer. Bir öğretmene Eğitim Bilimleri konusunda sorulabilecek binlerce konu ve soru varken sadece iki veya üç tanesini sorarak onun mesleki bilgi ve becerisinin tamamını ölçmeye çalışmak ve hatta öğretmen olup olamayacağına karar vermek, ölçme ve değerlendirme disiplininin kapsam geçerliği kavramına ve diğer tüm geçerlik türlerine ters düşer ve zaten hakkaniyetli de değildir.
    *Nepotizm Adam kayırmacılığa ve torpile yol açar. Hak ve hukuk ihlaline sebep olur. Sınav sırasında alınan güvenlik önlemleri sayesinde yapılamayacağı iddia edilen torpil, sisteme erişimi olan yetkili kişiler tarafından listenin son hali üzerinden kolaylıkla yapılabilir.
  2. Aynı başarı sıralamasına tabi tutulan adayların aynı koşullarda aynı sınava girmesi ve aynı değerlendirici tarafından değerlendirilmesi gerekliliği:
    Mülakatlarda onlarca farklı jüri üyesi, onlarca farklı sınav ortamı, yüzlerce farklı sınav sorusu ve adaylara tanınan farklı sınav süreleri söz konusu idi. Ama tüm bu farklı koşullara maruz kalan her aday aynı başarı sıralamasına tabi tutulmuştur. Bu eşitlik, adalet ve herşeyden önce mantığa aykırıdır.
  3. Mülakat değil "Deneme Dersi" iddiası:
    Her eğitimci bilir ki; bir dersi işlemenin belirli ögeleri ve şartları vardır. Gerçek bir ders ancak gerçek bir sınıf ortamında işlenebilir. Öğrenci, ders planı, ders hazırlığı, kitap, materyal, teknolojik imkanlar, öğrenci geri dönütleri gibi bir dersi gerçek bir ders yapan hiçbir öge mülakatlarda yoktu. Dolayısıyla "Deneme Dersi" talebi uygulanması mümkün olmayan, gerçek dışı bir taleptir. Mülakat kıyımını kamuoyu vicdanında yumuşatmak ve hoş göstermek için ortaya atılmıştır.
  4. Değerlendirme ölçütündeki oranın akıllara ziyan bir mantıksızlığa ve haksızlığa yol açması:
    4 yıllık bir eğitim fakültesi öğrenimi, onlarca vize, final, staj, KPSS Genel Yetenek Sınavı, KPSS Genel Kültür Sınavı, KPSS Alan Bilgisi Sınavı gibi zorlu ve yıllar süren süreçlerin tamamının değerinin de % 50; 15-20 dakikalık bir mülakatın değerinin de % 50 olması, yani eşit değerde görülmesi akıl, mantık ve vicdanın kabul edemeyeceği bir durumdur.
  5. Mülakatın etkisi % 100 den % 50'ye düşürüldü iddiası:
    2024 yılında ilk defa yapılan “mülakat gibi mülakat”ın "geçmiş yıllarda da yapılmış, ancak o zamanlar etkisinin % 100 olduğunu fakat bu oranın bu atama döneminde % 50'ye düşürülmüş" gibi gösterilmeye çalışılması gerçeklerle uyuşmamaktadır. Önceki yıllarda atama puanına kaynaklık eden puan her ne kadar resmiyette %100 mülakat puanı olsa da, iş bu mülakat puanı da jüri üyeleri tarafından KPSS puanının aynısı(yuvarlanmış hali) olarak verildiği için aslında realitede öğretmenler KPSS puanlarına göre atanmış oluyordu. Yani mülakatın etkisi %100 değil, neredeyse %0'dı. Ancak bu oran bu yıl %0'dan %50'ye çıkarıldı. Yani etkisi %50 azaltılmadı, artırıldı.
  6. Mülakat için alınan güvenlik önlemleri:
    Alınan güvenlik önlemleri yanlış seçilmiş bir ölçme yöntemini doğru yapmaz. Yöntemin sebep olduğu hataları engellemez. Adaletin garantisi değildir. Ölçmeye karışabilecek onlarca hata her türlü kayıttan bağımsızdır. Kameranın veya tutanağın olması ölçme yöntemini doğru, geçerli, güvenilir yapmadığı gibi, tüm adayların tüm sınav kayıtlarına ulaşamaması da yapılmış olan muhtemel kayırmanın tespitini imkansız kılmakta ve dolayısıyla önleyememektedir.
  7. Sistemin torpile izin vermeyeceği iddiası:
    Bilgisayar sistemleri bilgili ve yetkili kişiler tarafından oluşturulan, geliştirilebilir, değiştirilebilir, silinebilir, manipüle edilebilir yapılardır. Şifrelenmiş olsa dahi yetkili mühendislerin ve üst düzey bakanlık yetkililerinin müdahelesine açıktır. Mülakata giren 60.000 öğretmenin böyle bir müdahelenin olup olmadığını bilmesi imkansızdır. Bu, sınavda alınan tüm güvenlik önlemlerini tamamen boşa çıkaran ve güvenilirliği yok eden başka bir durumdur.
  8. Diplomaları geçersiz hale getirmenin bir yöntemi olarak mülakat:
    Bir öğretmenin diplomasının öğretmenlik yapabilmesi için yeterli görülmemesi, üniversitelere ve bizleri yetiştiren akademisyenlere “Ben sizin öğretmenleri yetiştiremediğinizi düşünüyorum, bu yüzden onları test edeceğim” denmesinin bir başka yoludur. Öğretmen yetiştirme noktasında bir sıkıntı varsa bu MEB ile YÖK arasındaki bir mevzudur. Faturası öğretmenlere çıkarılmamalıdır.
  9. "En iyi öğretmenleri seçmek istiyoruz" iddiası:
    Tıbbi dökümantasyon, yaşlı bakımı, maliye, harita ve kadastro gibi öğretmenlikle yakından uzaktan hiçbir alakası olmayan bölümlerden mezun ve hiçbir öğretmenlik vasfına sahip olmayan 100.000'e yakın sayıdaki ücretli öğretmenlerin hiçbir yeterlilik testine veya mülakatına tabi tutulmadan milyonlarca öğrencinin karşısına öğretmen diye çıkarılıp, diplomalı ve alanında uzman öğretmenlerinse yeterliliklerinin sorgulanıp teste tabi tutulması samimiyetten ve gerçekçilikten son derece uzaktır.
  10. Puanların Sızdırılması Skandalı:
    Geçenlerde yaşanan Mülakat Puanlarının Sızdırılması skandalı da haklılığımızın en somut ispatıdır. Skandalla birlikte görülmüştür ki puanlar ölçme kriterlerine ve adayların cevaplarına göre değil, farklı illerdeki farklı komisyonların ortak yönelimlerine göre verilmiştir. Bir ildeki bir komisyonda sınava giren tüm adayların puanları KPSS puanlarının yuvarlanmış hali olarak verilmişken, başka bir ildeki başka bir komisyonda sınava giren tüm adaylara aynı ölçüde artırımlı puanlar verilmiştir. Bu da mülakatı geçersiz ve hükümsüz kılmaya yeterdir.
    Her türlü bilimsel temele ve hakkaniyet ilkesine ters düşen mülakat uygulamasından derhal vazgeçilmeli ve mülakatlar iptal edilmelidir. Söz verildiği gibi, atamalarda tek kriter KPSS puanı olacak şekilde 20.000 sözleşmeli öğretmen ataması ivedilikle yapılmalıdır.”