Hıdırlık Tabya; Edirne’nin yakın tarihi!

Geçenlerde, 'Hadi bu hafta Hıdırlık Tabya'ya gidelim' dedi. Gözümün önünde evimin duvarında asılı kaytan bıyıklı dedem Mehmet oğlu Mustafa'nın fotoğrafı canlandı.

Gönül UYANIKTIR yazdı...

Hafta sonları arkadaşımla kafede oturup çay kahve içme rutininden sıkılınca, ne yapalım nereye gidelim diye düşündük. O'nun bana da cazip gelen, 'hayatımızda değişiklik olsun' önerisine uyarak sanki ilk kez görüyormuş gibi Edirne ve civarını dağ tepe dolaşıyoruz. Geçenlerde, 'Hadi bu hafta Hıdırlık Tabya'ya gidelim' dedi. Gözümün önünde evimin duvarında asılı kaytan bıyıklı dedem Mehmet oğlu Mustafa'nın fotoğrafı canlandı. Yıldırım semtinden tırmanıp önce Edirne'nin Kurtuluşunun 100'ncü Yılı anısına Edirne Belediyesi tarafından yaptırılan anıtın yakınına park ettik. Rüzgar eşliğinde adeta savrularak anıtı dolaştık.
Ellerinde kaykaylarıyla tepeye tırmanan, sonra da aşağıya doğru salınan çocukların arasından geçip Hıdırlık Tabyanın önüne geldik. Tabyanın otoparkında hiç de azımsanmayacak sayıda araç vardı. Merakla plakaları taradım 22, 59, 39, 17, 34… DÖSİM kapısından girip turnikelerden tabyanın bahçesine yöneldik…


Buraya son geldiğimde (yaklaşık otuziki yıl önce) muhabirdim ve çalıştığım gazeteye haber yapmıştım. Yaz mevsimiydi, tabyanın serin bölmelerine bir sürü koyun sığınmıştı. Başlarındaki çoban da gölgede şekerleme yapıyordu. Issız, rutubet ve koyun kokan, yıkık haliyle çok ürkütücü bir yerdi.
Hafızamda o günden kalan görüntüyle tabyanın cam kapısından içeriye girince, önce çocuk ve yaşlıları fark ettim. Genç anne babalar çocuklarının ve yaşlı anne babalarını ellerinden tutmuştu.


Yapımına 1886 yılında başlanıp, iki yılda tamamlanan ve İkinci Dünya Savaşı sonrası uzun süre ahır ve depo olarak kullanılan Hıdırlık Tabya, bu günlerde 'Edirne Balkan Tarihi Müzesi' olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Yaklaşık on yıl süren restorasyonun ardından 31 Aralık 2021'de müze olarak kapılarını açan Tabya, ihtişamı, donanımı, ışıklandırmaları ve ses efektleri ile ziyaretçileri adeta geçmişe götürüyor. Edirne'nin yakın tarihinde yaşadığı acı günlerin ve Edirne Savunmasının izlerini taşıyan müze şimdilerde en çok Trakya ve çevresindeki illerden ziyaretçi çekiyor. Odacıklarda dönemi yansıtan materyallar, revir, sedyeler, doktor ve yaralılar, sağlıkçılar, mühimmatlar, geçmişten gravürler, komutanların isim listeleri, defterler, fotoğraflar, hatta odaların açıldığı ışıklandırılmış uzun koridorda bir de kuyu var!
Yıllar önce gördüğüm harabenin burası olduğuna inanamadım. Gaziantep Kalesindeki Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panorama Müzesini ziyaretimizde de benzer duygular
Balkan Savaşları sonrası, tabyalar gelişen top teknolojisi nedeniyle önemini yitirmeye başlayınca, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından burası da atıl hale gelmiş. Yer yer kullanılsa da bilinçsiz kullanım sonucu oluşan tahribata engel olunamamış. Sonraki yıllarda ahır, depo ve zaman zaman da evsizlere barınak olmuş. Restorasyon sonrası yerli yabancı ziyaretçiler için çok önemli bir rota olan tabya, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Edirne ve ülkemiz açısından savaş tarihimizi ve kentimizin savunmasını yansıtan önemli bir eser olarak kazanıldı. Gaziantep Kalesindeki Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panorama Müzesini ziyaretimizde de benzer duygular yaşadığımı düşündüm. Doğrusu konumu itibarıyla orası da çok etkileyiciydi.


EDİRNE'DEKİ TABYALAR VE HIDIRLIK TABYA
Edirne'de ilk istihkâm (savunma amacıyla arazi üzerinde yapılan her türlü yapı) inşaatlarına, 1829 yılındaki Rus işgali karşısında Divan-ı Hümayun tercümanı Hoca İshak Efendi'nin nezareti altında başlandı. Balkan Harbi'nde Edirne'yi savunan tabyalardan en büyüğü olan ve 1912 yılında I'nci Balkan Savaşı'nda son derece önemli bir işlevi olan Hıdırlık Tabya, Şükrü Paşa'nın karargâhı olarak kullanıldı. Şükrü Paşa komutasında Bulgar askerine karşı büyük bir direnişin gösterildiği Tabya; karargâh binaları, 18 adet topçu odası, 120 metrelik tünel ve 4 adet dehliz odasına sahip.
Balkanlar üzerinden yabancı orduların ciddi bir direnişle karşılaşmadan İstanbul'a kadar gelmesini önlemek amacıyla Osmanlı yönetimi Edirne'de savunma hattı oluşturdu. Bu nedenle Edirne'de en büyüğü Hıdırlık olmak üzere toplam 24 adet tabya inşa edildi. 1886-1888 yılları arasında inşa edilen Hıdırlık Tabya Balkan Savaşları'nda ünlü Edirne Savunmasının karargâh binası olarak kullanıldı.
1912-1913 Balkan Savaşlarındaki Edirne Savunmasının simge mekanı olan tabyada, bu savaşların 100'ncü yılı anısına 2011 tarihinde restorasyon çalışmalarına başlandı. Edirne'de Kültür turizminin vazgeçilmez duraklarından biri olarak gösterilen tabya 31 Aralık 2021 tarihinde "Edirne Balkan Tarihi Müzesi" olarak kapılarını ziyaretçilere açtı.


HIDIRLIK TABYA BİRİNCİ DERECE ANITSAL ESER
Müze; Türklerin Rumeli'ye geçişi, Edirne'nin 1361 yılındaki fethinden 1913 Balkan Savaşı sonrasına kadar Türklerin Balkanlar'daki 600 yıllık tarihini anlatıyor. Yaklaşık 1800 metrelik çevre uzunluğu ve 60 dönümlük bir alanı kaplayan müzede toplam 22 adet karargâh odası, 4 adet dehliz odası ve 18 adet topçu odası olmak üzere teşhir-tanzim çalışmaları kapsamında toplam 44 adet oda düzenlendi. Bu çalışmalar kapsamında restorasyon sırasında açığa çıkan buluntu ve tabyanın faal dönemini yansıtan materyaller ile Balkan Savaşları ve, Erken Cumhuriyet Dönemini yansıtan top, tüfek, tabanca gibi ateşli silahlar, gülleler, bilumum savaş araç gereçleri ve yine dönemini yansıtan askeri kıyafetler kullanıldı.
Tarihsel öneminin yanı sıra Birinci derecede Anıtsal Eser konumunda olan Tabya, II'nci Dünya Savaşı'ndan sonra zaman içinde önemli ölçüde tahribata uğradı. Yapıda, taşlar sökülüp götürüldü ve yer yer çöküntüler oluştu. Yer teslimi sonrasında eserin toprak altında kalan kısımları için Jeoradar tekniği ile araştırma çalışmaları yapıldı. Bu çalışmada; toprak altında kalmış topçu bataryaları, dehliz odalarında bulunan havalandırma kanallarının bacaları, sarnıç ve kanal olduğu belgelendi. Bu mekanların gün yüzüne çıkartılması için Edirne Müzesi yetkililerinin denetiminde araştırma kazıları yapıldı. Kazılar sırasında ortaya çıkartılan rütbe, kama, mektup vb. gibi tarihi değeri olan buluntular müze yetkililerine teslim edildi.
(Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Edirne Valiliği kaynaklarından yararlanılmıştır) (SON)