EDOSK Traklar’ın izinde…
Edirne Doğa Sporları Kulübü üyeleri geçtiğimiz hafta sonu Lalapaşa ilçesinde soğuk bir sonbahar gününde tarihle dopdolu 14 kilometre süren yürüyüş gerçekleştirdi. ..
Edirne Doğa Sporları Kulübü (EDOSK) üyeleri geçtiğimiz hafta sonu Lalapaşa ilçesinde soğuk bir sonbahar gününde tarihle dopdolu 14 kilometre süren yürüyüş gerçek-leştirdi.
EDOSK'un yürüyüşün ardından sosyal medya hesabından “Muh-yiddin Abdal ile Traklar'ın izinde” başlığı ile yapılan paylaşımda şunlara yer verildi:
“Soğuk bir Kasım sabahında doğaya yolculuğumuz için aracı-mızla hareket ettiğimizde sessizlik hâkimdi. Yolda, sessizliği bozan ve içimizi ısıtan şey ise, Cem Adrian'ın o muhteşem sesi ile söylediği, Fazıl Say bestesiydi: 'İnsan insan derler idi / İnsan nedir şimdi bildim / Can can deyu söylerlerdi / Ben can nedir şimdi bildim…'
Lalapaşa İlçesindeki Vaysal Göleti'ne varıp aracımızdan indiğimizde doğa bizi sakinliğiyle karşıladı. Vakit kaybet-meden Traklar'ın izini sür-mek için başladığımız yürü-yüşün birinci kilometre-sinde 4.000 yıl kadar önce yapılmış bir dolmenin yanına varmıştık. Trakların mezar olarak kullandığı bu dolmenlerden Lalapaşa ve civarında 25 tane olduğunu öğrendikten sonra, kafamızı kaldırıp batıya doğru baktı-ğımızda Muittin Baba Tepeyi gördük.
Soyu, Dânişmendliler'e dayanan ve konar göçer bir yörük olan Muhittin Ba-ba'nın (Muhyiddin Abdal) Aydın tarafından bu bölgeye geldiği biliniyor. 1500'lü yılların başında bu bölgede yaşayan ve Hacı, Süleyman ve Sarı adlı üç oğlu olan Muhittin Abdal'ın, oğulları arasında paylaştırdığı ara-zide, bugün Hacıdanişmet, Süleymandaişment ve Sarıdanişment köyleri bulunuyor. İşte Muhittin Baba Tepe tam da bu üç köyü gören bir konumda adeta; Traklar'ı, kendi oğulları ile soyunu ve de bizleri izler gibi hâkim bir konumda bulunuyor!
Gelirken aracımızda Cem Adrian'dan dinlediğimiz 'İnsan İnsan' ve daha onlarca şiir/deyişin yazarı, 16. YY. tekke şairi Muhyiddin Abdal'ı saygıyla anıp, dolmenin yanından ayrılıyor ve yolumuza devam ediyoruz.
Yürüyüşümüzün ikinci duraklaması ise, boyları 1-2 metre kadar olan yüzden fazla sayıdaki dik taşların bulunduğu ağaçlık bölgede oluyor. Trakların çok daha mütevazı ve belki de halk tipi diyebileceğimiz bu mezarlıklarının adı ise menhirler!
Menhirleri görünce; ünlü çizgi romanı Asteriks'teki, mesleği olan menhir yapımı ve satımı olan Oburkis'i de anıyoruz. Traklar'ın izindeki rotamızda tarihteki en ünlü Trak Spartaküs'ü da anmadan geçmek olmazdı elbet!
Tarihle dopdolu bir sonbahar gününde doğa da bize cömertçe kendi güzelliğini sunuyordu.
İşte bu güzellikler içinde 14 km süren yürüyüşümüz bitip dönüşe geçtiğimizde ise bu defa aracımızda Musa Eroğlu'nun o tok sesi ile söylediği sözleri Muhyiddin Abdal'a ait türkü vardı:
'Sazımızı elem aldı / Namusu deryaya saldı / Aşk ile meydana geldik / Zincir ile dar bilmeyiz…
Muhittin Abdal coşunca / Çiğler özünde pişince / Gönlümüze yar düşünce / Biz sabrı karar bilmeyiz…'
Doğa, tarih ve kültürle kalın…”