FARKINDA MIYIZ?
Toplumlar görünce sarsılır ve sorar bazen. Resmî kurumların, hepimize atalarımızdan miras kalan taşınmazlarımızı kendileriyle uyumlu olan kurumlara vermesi ve bunun mevzuata uydurulması. Bugüne kadar bunu düşünmemiştik belki de. Hani “devlet baba” tanımı, güveni var ya, ama bu taşınmazların dinci tarikat iltisaklı derneklere verilmesi tepki topladı.
Bin yılların “devlet baba” kültürü gibi kendimiz de sorgulanmaya başladık sanırım. Farkında olduk da diyebiliriz.Hepimiz can dost olarak gördüğümüz, yeni yitirdiğimiz Edip Akbayram şarkısında dendiği gibi; “güzel günler göreceğiz çocuklar” sloganını dilimizden düşürmeyiz. Bir yanda Osmanlı’nın borçlarını 1954 yılına kadar öderken her alanda geleceğe dair sanayi tesisleri kuran, övündüğümüz Cumhuriyet kuşağından kalan mirası çocuklarımıza aktaramazken yüzümüz kızarmayacak mı? Bana ne diyebilir miyiz? Sokaktan başlayıp kente dair her şeyin farkında olmak gerekiyor. Elbette yerellerin geleceğini belirleyecek dünyada olan bitenin de farkında olmalıyız.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri sonrasında Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV)da İbrahim Varlı vardı. TAKSAV; kente farklı hava getiren bir yer. Benzerleri kitap cafelerde var. Sürekli farklı etkinliklerle tekliğe karşı farklılıklar sunan etkinliklerle düşünme alanımızı geliştiriyorlar.
İbrahim Varlı konusunda uzman bir dış politika yazarı ve Birgün Gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü. Ülkemizden Ortadoğu’ya, Yemen’den Ukrayna’ya, Asya’dan Çin ve Rusya’ya, Grönland’dan Afrika yerli kabilelerine gelişen durumların hiç birisinin tesadüf olmadığını örnekleriyle anlattı bizlere. Bilgilendim, bilgilerimi paylaşayım dedim.
Hepimiz duyduk; Trump Grönland’ı istedi. Oysa Grönlanda Danimarka’ya bağlı ve Danimarka ABD’nin Avrupa’daki en sadık dostu. Ama reis Trump olunca sus pus. Trump, “Panama Kanalı’nı da alacağım” dedi. Diğer ülkelerin bir şey diyemeyeceğini ekledi. Çünkü Panama Kanalı Çin’e yarıyor. Ya Kanada? Başkanıydı sanırım, ağladı ama çare yok. Oysa Kanada İngiliz Milletler Topluluğu’ndan ve örnek demokrasi olduğunu sandığımız bir devlet diye bilirdik. Trump; askeri operasyon tehdidi de yaptı. Farkında olmalıyız.
Bizim kuşak dünya gidişatı ve cumhuriyet aydınlanması dönemine denk geldi ve demokrasi, katılım, şeffaflık gibi güzel talepleri dinleye anlata bu günlere geldik. Geldik ama bu talepler hayata geçmediği gibi tam aksi tek kişilerin öne çıktığı seçilmiş(!) otoriter rejimler her yerde.
Tek kişilik yönetimlerin başkanları ülkelerini ve dünyayı şirket gibi yönetmekte. Erdoğan bunu söylemişti zaten. Putin ve Trump veya diğer liderlere bakınca dünyada çok varlar. Cumhuriyetin kuruluştan öncesi kurtuluş sürecinde meclisin birlikte yönettiği gerçeği var iken bugün cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde meclisin anlamı kalmadı.
Dünyada etkin olan tek kişili yönetimleri yeni tekno-sermaye grupları tarafından el üstünde. Dünya yenilenmeli diyorlar. Neden sorusunu İbrahim Varlı örnekle anlattı: Telefonun pilinden tut birçok parçası ve bilişim, iletişim teknolojisi için bazı madenler gerekli. Bu madenler Kolombiya, Bolivya gibi ülkelerde ama hem azaldı hem de ülke halkı bıktı bu sömürüden. Aynı madenler Ukrayna, Kanada ve Grönland’da var. O nedenle bunlar olacak.
Ukrayna ile maden anlaşması yapılması amaçlanan buluşmada zorba Trump dilini, diğer zorba Zelenski’ye nasıl kullandığını gördük. İnsanlığın bittiği an olmalı, kınanmalı.Ama…
İbrahim Varlı Ortadoğu’ya da değindi. Ortadoğu’da herkesin birkaç planı olduğunu ve herkesin bir tarafa yanaşmak zorunda olduğunu söyledi. Bu yeni paylaşımın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)nin güncellenmiş hali. Anladığım kadarı ile bize düşen de PKK’nin silahlı mücadeleyi bırakması. Öte yandan Cumhurbaşkanının da bir dönem daha aynı görevde kalabilmesi umuduna yeşil ışık yakılması.
Dünyanın yeniden kurgulanması elbet toprak ve kan ile oluyor. Her yüz yılda bir küresel pazarlıklar olduğunu ve bunun sonucunda dünya planlamaları yapıldığını bu bilgi çağında hepimiz farkındayız da ona göre davranış sergilemiyoruz sanki.
Bir Bektaşi anlatısı vardır; Bektaşi Babaya sormuşlar, “Cenaze giderken tabutun neresinde olmalıyız?” Bektaşi; “Valla içinde olmayın neresinde olursanız olun” demiş.
İyi de hepimiz tabutun içindeyiz? Farkında mıyız?
Farkında olmadığımızda geleceğin yüz yılı emlakçı turp Trump ile falcı muskacı Musk ve aidiyetlerinin egemenliğinde geçecek.